Bölüm 12. 💙

363 298 51
                                    


İyi ki varsın dediği insanları kaybetmek de yoruyor insanı...

Aylanın kaybolmasından yaklaşık olarak 48 saat geçmişti. Saatime baktığımda 03:23 olduğunu gördüm. 14 ekim ve biz hâlâ bulamıyoruz.

Haberi aldığımdan bu yana çok yorgunluktan ve uykusuzluktan bir kere Yiğitin kollarına yığıldım. Bu karmaşa bir tarafdan Yiğitle sorunlarım bir taraftan. Yıpranıyormuşum gibi hissettim bir an. Yiğit öyle davranıyor ki, sanki çok seviyor, masum gibi. Her canım yandığında gözlerindeki öfkeyi, acıyı aynı zamanda şefkati göre biliyordum. Gözler yalan söylemez ya hani. Şimdi hastanede elimi tutmuş uyuyakalmış yorgunluktan. Hemşire içeri girip serumu kolumdan çıkartıp "Geçmiş olsun. Kendinizi fazla yormayın lütfen henüz tam iyileşmediniz" dediğinde gülümseyip başımı onaylar gibi salladım. Yiğit uyandığı gibi ayağa kalktı "İyi misin? Ağrın var mı? Doktor, hemşire çağırayım mı? Pansuman yaptılar mı?" Diye ard-arda sorular sordu. "İyiyim, hemşire az önce çıktı. Serumu çıkarttı kolumdan" dediğimde rahatlamış gibi gözüküyordu. Kolumu gösterip "Baksana, resmen delik-deşik ettiler. Kolum acıyor artık iyneden, serumdan" dedim ona olan üzüntümü bir kenara bırakıp. Yanıma oturup kolumdaki serum, iyne yerlerine öpücük bıraktı. Bir anda sarılmıştı. Ona o kadar üzgündüm ki belki de hayal kırıklığı. Bana sarıldığında onu itmedim. Bana sarıldığında hiç bir şey hissetmedim.  Salaksın Açelya. Nasıl izin verirsin? Gözümden bir damla yaş düştüğünde "Lütfen üzüntümün, öfkeye dönmesine izin verme. Ve artık Aylayı bulalım" dedim çaresizce. Saçlarıma tam dokunacakken telefonuna mesaj geldi. Mesaja baktığımızda Aslandan geldiğini gördük. "Abi, yengenin çıkış işlemlerini ben hallettim. Çıkalım mı?" Yiğit sesli şekilde okuduğunda üzerimdeki hastane örtüsünü çektim. Yiğit kalkmama yardım etti. Koltuktan çantamı alıp omzuma taktığım gibi odadan çıktık. Dışarı çıkıp Aslanın yanına gittik.

Tam o sırada bir mesaj geldi telefonuma. Bir numaradandı. "Bir numaradan mesaj geldi " dediğim gibi ikiside telefonuma baktı. Bir video göndermişti. Videoyu açtığımda dikkatlice izlemeye başladık.

Videoda Aylanın eli kolu bağlı şekilde uyuduğunu çekmişlerdi. Ve bir erkek kadraja girdi. "Kim ya bu?" Diye sorduğumda Aslan telefonumu elimden alıp resmen telefonun içine girecekmiş gibi yakından tutuyordu. Aylanın saçına dokundu..yüzüne dokundu.. elini omzuna götürdü ve durdu. Aslana baktığımda alnındaki damarları göre biliyordum. Son saniyede videodaki başını kameraya doğru döndediği gibi video bitti. Son saniyesine bakıp durdu. "Doğru işte. Doruk bu. Bittin lan sen." Dediğinde resmen yemin etmiş gibiydi. Koşup arabaya bindiğimizde Yiğit Aslanın omzundan tutup "Abi kim bu Doruk? Okuldakı mı?" Diye sorduğunda başını onaylarcasına sallamıştı. "Ne istiyor peki? Neden yapıyor bunu?" Sorduğumda sesli bir şekilde küfür savurmuştu Aslan. "Sevdiğim kadını istiyor karşılık olarak" dediği gibi arabayı çalıştırdı.

Hiç bir şey anlamıyordum. Neyin karşılığı olarak istiyordu? Ağızlarını bıçak açmıyordu resmen ve Aslan aşırı hızlı kullanıyordu arabayı. Aslan arabayı sağa çektiği gibi Yiğit "İniyoruz, Aslanın evine geldik" dedi. Koşarak Aslanın evine girdik. "Senin başka bir evin mi vardı?" diye sordum merakıma yenik düşerek.  Aslan şifreli olan bir kapının önünde durdu. Bence ilk defa böyle bir şey görüyordum."Evet yenge, bazen kafamı dinlemek için geliyorum buraya. Ayla biliyor" dediğinde kapının şifresini yazıyordu. Kapıyı açtığı gibi eliyle içeri girmemizi gösterdi. Odaya girdiğimde mest olmuştum. Bem-beyaz oda ve sim-siyah ışıklarla dolu olan odada silahlar vardı. Resmen silahlar parlıyorlardı. Muhtemelen gözü gibi bakıyordu hepsine. Silahın ikisini Yiğite verdi. Diğer ikisini de beline yerleştirdi. "Bir dakika ya ne yapacaksınız bunlarla?" Diye sorduğumda Yiğit bana küçük çantaya yerleşecek kadar bir silah verdi. "Merak etme güzelim sadece tedbir amaçlı. Bunu da çantana koy, çantanı da yanından asla ayırma" dediği gibi hemen çantama bıraktım. Kusursuzdu adeta. Sorgulamadan çantama attım silahı. Aslanın silahları sevdiğini biliyordum. Grupta hep silah fotoğrafları atıp bilgilendirirdi. 

Hayaller Limanı Where stories live. Discover now