Giriş

858 235 145
                                    

Nerdeyse İstanbul'dan büyük bir evin içinde nefes nefese götüm üç buçuk atarken kulağımdaki düğmeye basıp, "Kumsal! Allah'ın belası kasayı hâlâ açamadın mı?" Diye kısık ama yüksek bir sesle bağırdım. Kumsal'da, "Deniyorum, ama bu kadar zor olacağı aklımın ucuna bile gelmezdi!" diye kendini savunurken karanlıktan dolayıçok seçemesem de yatak odası olarak tahmin ettiğim odaya geçip tam kapının yanına geçtim.

Ah Nisa! Birazcık daha bekleseydin, hepsi net bir şekilde uyumuş ve onlarda evde birinin olduğundan şüphelenmiyecekti!

"Nisa!" Kulaklıktan telaşlı gelen Defne'nin sesiyle kendime kızmayı bir kenara atıp oraya odaklandım.
"Evde, evin sahibi olmayan 3 kişi daha var. Onlarda bizim gibi bir şeyin peşinde sanki!" Bu iki cümle keşke sadece iki cümle olarak kalsa...
Bu Bülent denilen herifin Allah bilir kaç düşmanı vardır da onu öldürmeye gelmiştir. Ya bizde içinde kaynarsak?

Bilgisayar tuşlama sesleriyle beraber Kumsal, "Ben şu an iki kişinin yerlerini tespit ettim." diyince az da olsa rahatlamıştım.
Kumsal'ı arabada bırakma fikrimin iyi olduğunu bir kez daha anladım. Şu kasanın şifresini bulsa süper olucak da...

Artık o kahrolası evden çıkmak istediğimden, "Defne sen çıkışa doğru git. Kumsal şifreyi sökene dek ben idare ederim." diye Defne'nin asla kabul etmeyeceğini bldiğim halde konuşmuştum.

Tabii ki Defne'nin "Yok ya başka?" diye karşı çıkma cümlesi gecikmemişti.
"Defne, Kasa zaten elektronik olduğundan Kumsal bir dakikaya çözer. Bende kasaya yakın olduğumdan dosyaları alıp çıkarım."
"Ya ama-" Defne yine Defne'liğini yapıp karşı çıkacakken sözünü kesip "Hemen alıp gelicem!"diye üsteledim.

Çok geçmeden Kumsal'da beni destekleyince gitmek zorunda kaldı. Defne pencereden çıkmaya çalışırken ben biraz daha kasanın olduğu odaya yakın bir yere gitmeye çalışıyordum.

Odaya tam girecekken, odada iki kişinin olduğunu gördüm. Sanırım bunlar Defne'nin bahsettiği üç kişinin iki kişisiydi.
Yoksa onlarla aynı şeyin peşindemiyiz?
Peki ya üç kişiden ikisi burdaysa diğeri nerede?

Onları görür görmez elimden geldiğince ses çıkartmayarak odanın karşısındaki lavoboya girdim.

"Of! Hem gönderdi beni buraya hem de hiç bir boka yaramıyor." diye söylenen Defne'yi duydum.

"Oda da iki kişi var! Ne diyim; 'Siz beni görmezden gelin şurdaki dosyaları alıp çıkıcam.' mı diyim?" diye üstü kapalı bir şekilde kendimi savunmam bir oldu.

Off, cidden sıkıldım ama. Ne zaman çıkıcaktı bunlar? "Kumsal, şimdi kasayı açma." Diye Kumsal'ı uyardım.

Defne, "Açamıyor ki zaten." Diyerek Kumsal'ı kızdırdı ve Defne'nin kahkaha ile gülerken birden inleme sesine döndü. Kumsal ona vurmuştu. "Ne var ya? Doğru değil mi? Haksız yere vuruyorsun! Allah bunun hesabını sorarken ben de dinliycem." 

Artık dışarıya çıkmak istiyotdum. Kapıdan dışarıya baksam ne olurdu ki?

Onlar gitti mi diye bakıcakken arkamdan benden baya uzun boylu olduğunu tahmin ettiğim biri; elimi ve kolumu kullanamıyacağım şekilde tuttu ve diğer eliyle de ağzımı kapattı.

GEÇMİŞİN GERÇEKLERİ Where stories live. Discover now