Bölüm 30

32 11 34
                                    

Omen Allah'ım! Otuzuncu bölümdeyizzzzzz🔥 Ayyyy buraya kadar bana eşlik eden herkese minettarım. 🧚🏻‍♀️

Keyifli Okumalarrrrr...

Yazarın Anlatımıyla...

Parmaklarının arasında tuttuğu sigara artık sönmeye başlamıştı. Kendini neyin içine soktuğunun farkında değildi ama bunun böyle olması gerektiğini biliyordu.

Defne Kaya'yı o herifin elinden almış, şimdi de sıra Tuna Kaya'daydı. Aslında Defne'yi Adnan kendi isteğiyle verdiği için aldığını biliyordu. Sonuçta Defne hamile ve onun bedenine zarar verecek kadar ileri gitmek istemediğine adı gibi emindi.

Bu yüzden Defne'yi ona vermiş, Tuna'yı esir altında tutmuştu.

Hepsi onun oyuncağı olmuştu, bu çok net bir şekilde ortadaydı.

Siyah paltosunun cebinde çalan telefonunu duyunca heyecanlanmasına engel olamadan telefonu aldı ve kulağına götürerek adamının konuşmasını sakince bekledi.

"Demir ve Süleyman Kaya, Halil Çakmaz'ın evini patlatmışlar. Şimdi haber geldi; Hepsinin cesedi çıkmış, abi."

Bunun üzerine keyifli bir sesle adamına, "Eğer onların başını yakacak bir kanıt varsa hepsini yok edin. Ve o iki haylazı diğerlerinin bulunduğu eve götürün." Diye emir verdi.

Adamı ise titrediği sesini gizlemek amacıyla daha tok sesle konuşup "Abi. İkisi de şu an bahsettiğiniz evde, diğerleriyle beraber  Nisa Kaya'nın yanındalar." Deyince şaşırmadan edemedi.

Oysa Demir'in ya da hiç olmazsa Süleyman'ın hepsini oradan çıkartmak için plan yaptıklarını düşünmüştü.

Bu durum işinin daha kolaylaştırdığı için keyfi yerine gelmiş ve telefonu kapatıp tekrardan cebine koyduğunda bu sefer keyif sigarası yakmak için eli yine paketi buldu.

Sigarasını yaktıktan sonra o iki haylazın, yani Demir ve Süleyman'ın yaptığıyla gururlanıp karşısında olan yıkık dökük binanın içine girdi.

Yanında ne silahı vardı ne de adamı.

Bulunduğu mekan o kadar boştu ki adımlarının sesi bile yankı yapıyordu.

Biraz yürümenin ardından büyük bir alanda ateş yakılı olduğunu görünce adımları yavaşladı.

Her hangi bir tehlikleye karşı tabii ki de hazırdı ama yanında bir şey olmaması onu yine de tedirgin ediyordu.

Yürümenin sonunda arkası dönük olmasına rağmen yine siyah şapka takan adam görüş açısına geçmişti. Yüzü gözükmese de onu tanıdı; Adnan Kaya.

Telefonla konuştuğundan ya da belki de aldığı haberden dolayı dikkati bu kadar dağılmıştı ve kendisinin oraya gittiğini fark etmemiş miydi? Gerçekten ondan beklemeyecek hareketler.

Adnan Kaya, telefonda ki kişiyi dinledikten sonra öfke içinde bağırmaktan çok haykırarak elinde ki telefonu sinirle yere attı ve parçalanmasını izledi.

GEÇMİŞİN GERÇEKLERİ Where stories live. Discover now