BÖLÜM 2

387 192 141
                                    

Bunca yıldır sadece kızlarla yürüttüğüm işleri dört kişi daha mı eklenecekti? Ha bir de erkek?
Üstelik bize sormadan, Adnan neyin kafasını yaşıyor?

"Bunu bize sormadan nasıl karar verirsin?" Son derece ciddiydim. Adnan'a kaç defa bize sormadan bizim adımıza karar vermemesini söylemiştim.
"Demek ki öyle gerekmiş." Bu cümleyi kuran Bay Uzun Boylu Sıntır'a ölümcül bakışlar ile, "O zaman gerekmiyecek şekilde yapıcak," demeden çekinmedim.
Benim yerime kimse karar veremez.

Adnan hatasını çok iyi bildiğinden üstünde bir pişmanlık vardı. Sanki bunu ona biri itmiş gibi, mecbur bırakılmış gibiydi.
Bay Uzun Boylu Sıntır'ın verdiği cevap ise bu "sekiz kişi" olayından haberinin olduğunu gösteriyordu. Üstelik görev sırasında beni haber edip depoya getirende o değilmiydi? Yani onun önceden haberi vardı.

Pişmanlığını anladığım ama belli etmemeye çalışan Adnan, "Bu konuyu sonra konuşalım lütfen. Şimdi benim gitmem gerek."
Ne kadar güzel, bu söylediği ne kadar içimi rahatlattı anlatamam(!)
Aman eksik kalmasın o "işi".

Hepimiz birbirimize bakarken Beyaz Maskeli sonunda maskesini çıkarttığında Kumsal'ın onu incelediğini fark ettim.
Kıvırcık Saçlı, "Sonunda çıkarttın be kardeşim, senin yerine ben nefes alamıyordum."
Şu Siyah Maskelide çıkarsa fena olmaz.

Adnan gittikten sonra heres kendi hâline takılmaya başlamıştı; Defne, telefonuyla ilgilenirken Siyah Maskeli ortamdan sıkıldığından dışarıda hava alıcağını söyleyip yanımızdan ayrılmıştı.

Bay Sıntır koltukta ellerini göğsünün altında bağlayıp gözlerini kapatmış sanırım uyuyordu. Kıvırcık saçlı, Beyaz Maskeliyle uğraşırken Kumsal yarı gözü kapalı halde onları izlemeye dalmıştı. Bence hâlâ (eski) Beyaz Maskelinin yüzünü incelemekle meşgul.

Eğer öyleyse Kumsal'a hak veriyordum. Çünkü Beyaz Maskeli'nin de yüzü ilgi çekiciydi.
Yuvarlak koyu kahverengi gözleri çok güzeldi. Buğday ten renginde ki yüzünün sağ kısmında kötü durmayan, küçük ama çok göze çarpan bir beni vardı. Kahverengi ensesine kadar gelen uzun saçları gözleriyle uyumluydu.

"Ege! Eğer bir daha saçlarımı karıştırırsan bütün saç tellerini üşenmeden tek tek yolup sana yediririm!" Kıvırcık saçlı, elektirik çarpmış gibi haavaya kalkan saçlarını düzeltirken bir yandan da Beyaz Maskeli'yi, yani Ege'yi tehdit ediyordu.
"Sende benim götümden uzak dur pis sapık." Bunu söyleyen Ege, yarı alay yarı ciddi bir ifade edinmişti.

Ege ve Kıvırcık Saçlı birbirlerini kızdırmaya devam ederken "Lan Demir yoksa uyudu mu," Şaşırmış gelen sesle Ege ile Kıvırcık Saçlı, ilk sesin sahibine sonra koltukta ki Uzun Boylu Sıntır'a yani Demir'd baktılar.

Demir

Ege, Demir'in uyumuş olması için dua edeceği sırada Bay Sıntır yani Demir, "Bizde uyku ne arar?" Demesiyle Diğerleri üzgün mırıltılar eşliğinde nefesini verdiler.

Depo da diğerlerini incelerken bir yandan da düşünüyordum... Sekiz kişi meselesini.

Sonunda temiz bir havayla buluştum. O deponun iğrenç oda parfümünden bir gün kesin zehirlenicem.

Deponun arka tarafında uçurum gibi bir yere doğru yürümeye başladım. O iğrençtende iğrenç oda kokusundan sonra buranın havası daha iyi gelmişti.

Uçurumla aramda az bir mesafe varken durdum ve gözlerimi kapattım. Zihnimde beliren eski görüntülerden nefret ediyorum. Defne'nin acı dolu bağırış, Kumsal'ın durmak bilmeyen ağlayışları,
Benim, çaresizliğim...
Ama geçti. Atlattık ve biz kazandık değil mi?

Daha fazla geçmişle canımı sıkmamak için geleceğe odaklandım; Defne'nin evlendiğini hatta çocuğunun olduğu gözlerimin önüne getirdim. Çocuğunun altını değiştirirken ki tepkisini düşünmek beni güldürmüştü.
"Neye güldüğünü merak ettim," arkamdan gelen sesle gülmemi durdurdum.
Uzun Boylu Sıntır yanıma gelirken, gülümseyerek, "Hayır, gülmeye devam et." Derken sağ yanağında ki küçük ama konuşurken belli olan gamzeleri belli oluyordu.
Yüzü zaten muazzam bir de gamze gelmiş.

Yüzünü incelemeği burakıp siyah hafif çekik gözleriyle benin gözlerimi buluşturdum.
Gözleri değişik bakıyordu; Anlamlı ama bir o kadar da anlamsız.

"Çok zor bir soru sorduğumu düşünmüyorum?" Gözlerimi kaçırarak, "Cevap vermek istediğimi sanmıyorum." Dediğimde Sırıttığını hissettim. Ama ona bakmadığım dan emin olamadım.

Sessizlik, hissetmelerime göre beş dakikadır sessiziz.
"Sen, bizi biliyormuydun?" Çok merak ettiğim soruyu sorunca tekrardan gözlerimiz buluştu.
Anlamadığını belli ederycesini bir kaşını havaya kaldırarak baktı.
"Yani, ben ve diğerleri ile çalışıcağını önceden biliyormuydun?"
Cevabı kafasını 'Evet'anlamında salladı.

Acaba kendisi mi Adnan'a söyledi bu fikri?
Ya da Adnan söyleyince mecburen kabul mu etti?
Peki ya ısrar etti mi?

"Nerden ve nasıl?" Kafamda oluşan soruları özetleyerek dışarı vurmuştum.
Yine konulmaya tenezül etmeden omzunu yukarı kaldırarak "Bilmiyorum," dedi.
Konuşsana be adam!

"Ne demek bilmiyorum?" Kendimi sakinleştirmeye çalışarak konuşmak zorlsyıcıydı.
"Adnan mı bizimle çalışıcağınızı söyledi?"
Cevabı yine bilmiyorum işareti ile verdi.
Ah, ama cidden!

Artık sabrım taşıyordu. "Ağzından lafı cımbızla mı almamı bekliyorsun? Cevap versene!" Hafif ses yükseltmemle birkikte kaşlarımı çatmıştım.

Bu sinirlenerek konuşmamı da, gıcık bir sırıtış ile, "Konuşmayı pek sevmem," diyince sağ olsun ki daha çok sinirlenmiştim.
Tam 'sana neyi sevip sevmediğini sormadım,' diye lafı çarpıcakken cebinden çıkardığı telefonu hiç bekletmeden açtı.

O telefonda ki kişiyi dinlerken bir anlığına yüzünü inceledim; Şu an gamzesi pek belli olmuyordu. Telefonda ki kişiyi dinlediği üzere hafif gülümsüyen yüzünü düşürüp kaşlarını daha çok çatıyordu.
Acaba kötü bir haber mi geldi?

Artık karşı taraf ne dediyse bu sefer şaşkınlıktan aralanmış ağzından "Ne," kelimesi çıkmıştı.
Konuştuğu kişi kim ve ne konuştuklarını gittikçe ne olduğunu daha çok merak ediyorum. Of.

Telefonu, "Halletmeye çalışıcam," dedikten sonra kapatınca bana konuştuğundan bahsedicek mi diye merak ettim.
Umarım bahseeder, çünkü 'Ne olmuş?' diye sormak istemiyorum.

Demir bir iki dakika sonra hafif çatık kaşlarıyla bana baktı ve sonunda dudakları oynadı. Üzgün, sinirli ve şaşkın ifadeleri taşıyan yorgun sesiyle beraber,
"Adnan ölmüş,"




Okuduğunuz için teşekkürler! ✨
Adnan nasıl ölmüş?
Adnan ölse de sekiz kişi, yedi kişiye dönüşücek mi?
Yedi genç nasıl bir yola savrulucak?
Daha fazlası için oylama yapmayı unutmayın. ✨

GEÇMİŞİN GERÇEKLERİ Where stories live. Discover now