BÖLÜM 6

259 140 93
                                    

Her gün bölüm atmaya çalıcağacım desem? :)
Artık karakterlerimizi tanımamız gerekiyor bence.

Keyifli okumalar... Oy vermeyi unutmayınnnn!!!

Kumsal Kaya'nın Ağzından.

Ben Kumsal Kaya, gerçek soy adımı bilmiyorum. Hiç birimizin bilmediği gibi. . Annem ile babamın kim olduğunu hiç bir zaman bilemedim. Ve yine hiç birimizin bilmediği gibi.

Henüz altı yaşındaydım. O adam beni aldığında.
Yüzünü hiç hatırlamıyorum, iğrenç içki kokusu haricinde. Kolumuzu kırar ve bizi daha acınacak halde göstermek için dinlendirirdi. Eğer güzel bir para alamamışsak o gün bizi öldüresiye döver ve bir yerimizi morartıktan sonra gece boyu bizi köpek gibi dışarı atardı.

Orada sadece kızlar vardı, en büyüklerimiz Nisa oduğu için hep en az parayı o getirir ve her gece onu döverdi.
O caniye hâlâ teşekkür edebiliyorum. Çünkü, beni her zaman koruyan Nisa ile karşılaştırmasın da araç olmuştu. Her ne kadar çöpçü aracı olsa da...

Hatırlıyorum. Nasıl unutabilirim ki;

(Yaklaşık 20 yıl önce)

Bir gün benle birlikte sekiz çocuk daha o insan kılıklıyı tatmin edecek kadar para getirmemiştir. Yanlış hatırlamıyorsam sekiz yaşındaydım. Adnan bizi yanına aldığı zaman. Evet, sekiz yaşındayım.

Soğuk bir aydaydık. Ve depoda olmamız üşümemize daha çok sebep oluyordu sanki. Hepimizin üstüne yırtık, eski kıyafetler. Kar yağarken terlik giyiyorduk.

Yani kapkalın tatlı bir pembe bir mont giyiceğimiz zaten saçma olurdu. Hayal bile etmek bize lükstü.

Hepimiz tir tir titrerken 'bu sefer nerem hasar görücek?' Korkusu vardı. Ve ellerinde sekiz poşetler ile koskocam gülerek geldi.

Ne oluyor? Neden bu kadar keyifli?

Hepimiz korkan gözlerimizi şaşkınca kocaman açtık ve o adama baktık. O sırada paketin içinde mi pastayı çıkararak masaya koydu.

"Bun... Bunlar bizim için mi?" Diyerek kekeleyen kız ben değil, içimizden bir kızın dı. İsmini bile bilmiyorum.

Ne değişik değil mi? Hepimiz aynı kaderi yaşıyor olmamıza rağmen isimlerimizi bile bilmiyorduk. Birbirimize acıyorduk.

"Tabii ki de güzel kızlarım." Dedi bakışlarını o kıza dikerek. Hâlâ yüzünde o kocaman gülümseme vardı.

"Bizim artık canımızı yakmayacak mısınız?" Dedim kısık sesimle.

"Aaa ne kadar ayıp." Yüzünü alınmış gibi büzdü. "Ben size yeni işaretler yapacağım. Hepinizin hoşuna gidecek."

Yine bir gün dışarıya atıldığım da bir palyaçonun, benim yaşımda ki kızların yüzüne kalpler, şekiller falan çizdiği aklıma geldi.
Nereden bilsin o küçük aklım, kızgın demirin açacağı izi?

Hepimizin için de korku ve mutluluk arasında değişik bir durum vardı. Biraz da olsa gülümsemiştik.

Nisa hariç. O yine bütün kötü ve insanı geri adımlar arttıracak cinsteki bakışlarını ona gönderiyordu.
Pek takmamıştım.

Sıraya geçin dedi. Hepimiz hevesle geçtiğimiz de bir tek Nisa kenarda duruyordu. İlk ben vardım sırada.

Sonra bana pasta ve belki yanında içecek vermesini beklerken büyük bir demir parçası aldı bir kenardan. Sanki bizi bekliyordu o demir.

GEÇMİŞİN GERÇEKLERİ Where stories live. Discover now