Bölüm 27

46 15 48
                                    

Keyifli Okumalarrrr...

Kumsal Kaya'nın Anlatımıyla

Oturup çığlık ata ata ağlamak istiyordum. Biz bu hale nasıl gelmiştik?

Birbirimize onca sözler verirken şu an birbirimizi görünce şaşırıyorduk.

Doktorlar bana seslenince kendime gelmek amacıyla gözlerimi ondan kaçırdım ve Nisa'nın yattığı sedyenin yanına, Defne'nin karşısına geçtim.

Elbette yerimden hareket etmek hiç bir şeye yaramamış düz bir şekilde ona bakıyordum.

Dudaklarımı ıslattım, gözlerimi ondan alamazken "Şu halimize bak..." dedim. "Nisa yaralı. Bedenende."

Bizim için ruhun yaralı olması alışıktı. Bu yüzden sadece ima etmek yeterli geldi.

O ise hiç bir şey söylemiyor sadece iç çekip ağlıyordu.

"Ne yapmaya çalıştın, Defne?" Göz yaşlarımı silerek dolmuş gözlerimle yüzüne baktım. Yine dayanamamış, göz yaşlarını durduramamıştım. "Aklınca bize, Nisa'ya ceza mı veriyordun?"

Olduğundan çok daha fazla zayıflamıştı. Bunu yüzünde ki çöküntüden anlayabiliyordum. Her zaman övündüğü biçimli dudakları ise çatlamıştı. Berbart görünüyordu.

Gözleri sürekli Nisa'nın üstünde geziniyor ve ani bir tehlikeye karşı kendini hazırda bulundurmak istiyordu. Ama göz yaşları onun güçsüz olduğunu ele veriyordu.

Giydiği kıyafet hiç onluk değildi. Eli sürekli karnına gidiyor, oraya baskı uyguluyordu. Ya da sadece okşuyordu.

Bir saniye.

Defne... Hamileydi.

Ona sarılıp yine eskisi gibi üstünde tepinmek istiyordum. Patavatsızca soru sormak onunla laf dalaşına girmek istiyordum. Ama şu an çok yabancıydık.

Daha fazla konuşarak hem ona hem kendime işkence etmemek amacıyla susucaktım ki aklıma gelen kişiyle kaşlarımı çattım ve sert bir şekilde ağlamaya son vermek amacıyla göz yaşlarımı sildim. "Tuna nerede?"

Ve sonunda gözlerini Nisa'dan ayırıp bana baktı. Öyle baktı ki işkence çektiği için benden yardım istemek istiyordu ama bunu yapamıyordu.

Bu durumunu görmezden gelmeye çalıştım ama çok şüpheliyi.

Defne, Tuna ile beraber Adnan'ın yanına gitmişti. Ama şu an tam karşımda duruyor ve hiç bilmediğimiz birinin adamlarının arabasındaydık.

"Bu araba Adnan'ın mı?" Dedim aklıma gelen fikirle. Tabii ki bunu sakince değil dehşet ve kızgınlıkla bağırarak döylemiştim.

Sessiz kaldığını görünce "Cevap ver! Bu durumun suçlusu sensin."

Son söylediğin cümle ağrına gitmiş olacak ki bağırarak en sonunda konuştu. "Kapat çeneni!"

Alayla, "Ne o, gücüne mi gitti?" Dedim. Amacım kızdırmaktı ve bunu başardığımın farkındayım.

Dişlerini sıkarak "Bu hikayede hepimiz kirliyiz, Kumsal." Demesi boğazımda bir yumru oluşturdu. "Kim daha kötü yarışı yapsak bir bataklığa girer ve orada boğuluruz. Şimdi kapat çeneni."

GEÇMİŞİN GERÇEKLERİ Where stories live. Discover now