BÖLÜM 17

80 25 47
                                    

Sanırım yoğun bir bölüm olacak... Umarım sizi sıkmam. :')

Keyifli Okumalarrrr☆

Üstümde püfür püfür bir beyaz elbise varken açığa kaçan kahverengi saçlarım belime doğru sarkmıştı.

Gözlerimde güneş gözlüğüyle beraber denizin nayif sesiyle elime aldığım sandaletim yalın ayaklarla kuma temas ediyordum.

Yüzümde ki içten gülümseme bana bile yanabcı gelirken sağ ve solumda olmak üzere Defne ile Kumsal'ın da alışık olmadığım bir şekilde gülümsemeleri içimi daha bir hoş yapıyordu.

Evet. Alışık değildik. Gülümsemek bize bir o kadar yabancıyken sahte ve ya gülme çabamızsa bir o kadar çok kullandığımız bir maskeydi.

Ege ve Demir'le beraber kolunu Yavuz'un omzuna atan Tuna'nın bize doğru geldiklerini gördüm.  Gözlerinde ki pırıltılar beni heyecanlandırıyor ve daha çok gülebilecekmişim gibi gülümsememi genişletiyordu.

Yanımıza ulaştıklarında Defne ve Yavuz komik bir şeyden bahsederken kahkahaları kulaklarıma bir yankı gibi geliyordu.

Tuna ile Ege'de Kumsal'da heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatırken Kumsal'ın hevesle ağzını oynattığını gördüm.

Herkes çok mutluydu. Onları izlemek beni daha çok mutlu ediyordu.

Demir'i de beni izlemek mutlu ediyordu.

Ona döndüğümde benim ela gözlerimle onun siyah gözleri kesişti. Sözsüz bir konuşma vardı sanki aramızda.

Ben ona, "O olmasaydı herşey böyle mi olurdu?" Diye sordum. O ise sadece gülümsemeyle cevap verdi.

Gülümsemesinde ki mutluluk yine bir hüzünü çağırıştırdığını hissettim. Bizim hikayemizde hüzün baş rol karakterdi.

Bunu bize biz yapmamıştık. Bunu bize dışarıdaki insanlar yapmamıştı. Bunu bize belki de ailemiz de yapmamıştı.

Bizler hiç bir zaman ailemizi suçlamamıştık. Suçlayamamıştık. Onlara kin beslemek içimizde ki ufak bir umudu öldürebilirdi. Ve eğer bu olsaydı Adnan Kaya'nın istediği kişiye dönüşebilirdik.

Son zamanlarda çok büyük bir şeyin farkına vardım; Adnan bize her zaman böyle davranıyordu. Peki ya biz neden onu hâlâ bizi kurtaran adam olarak görüyorduk? Asıl o bizim hayatımıza çamur attı!
Evet, bu olay aslında basbariz ortada bir konu olmasına rağmen biz nasıl şimdi bunu fark ediyoruz?

Gözlerimi açtığımda rahatsız eden ışık ile gözlerimi kapadım ve acıyla inledim. Başımda felaket bir ağrı vardı.

Sağ elimi başıma götürmek için kaldırmaya çalıştığında hareket ettiremediğim için ani bir şekilde acıyı umursamadan gözlerimi açtım.

Başım hâlâ acısını gösterirken zorla etrafa bakındım. Boş bir odanın ortasında tezgah gibi bir yerde yatıyordum! Arka tarafımı göremiyor ve Sağ ile sol el bileklerimde tezgaha bağlı bir şekildeydim.

Gözlerim hemen başka bir şeyi arar gibi odanın içini incelerken çaprazımda kalan siyah kapının yanında ki köşe duvarda bir televizyon olduğunu gördüm.

Yerimde kıpırdandıkça bileğimi tutan ipler canımı yaktığından durmak zorunda kaldım.

Buradan kurtulmam imkansızdı!

O anın telaşından sonra hafızam yeni yeni yüklendi. Diğerleri? Kahretsin!

Bağırsam pek bir fayda edeceğini düşünmediğimden sinirle burnumdan solarken beklemeye hazırdım ki arkadan kıkırtı sesi geldi.

GEÇMİŞİN GERÇEKLERİ Kde žijí příběhy. Začni objevovat