BÖLÜM 7

228 139 58
                                    

Biraz bölüm biriktirme lazım. Yarım bölüm gelemeyebilir. Her neyse uzatmadan bailayalım. Heyecanlı olucak bu bölüm.. :) Fakat! Ne yapıyorduk? OY VERMEYİ UNUTMUTORUZZZZ!!!

Ege Kaya'nın Anlatımıyla... (Yaklaşık 20 yıl önce)

O gün yetimhaneden kaçmıştım.

Bunu 13 yıldır yapıyordum. Ama yine tam kaçmayı başaramayıp sonunda oraya beni hapsediyorlardı ve önce ki işkencenin kat ve kat daha fazla acı çektirtiyorlardı.

Benim kaldığım yetimhane, filmler de ki gibi zenginlerin evlâd ettiği ve edilmese bile normal hayat süren normal bir yetimhane değildi.

Seni evlâd etseler bile bu sefer evlâd edildiğin yerde başka türü işkenceler seni sırıtarak karşılıyordu. Ya dilendiriyorlar, ya işkence ediyorlar ya da... Yani kısaca her bütün kötülük yapılıyor. Başka kaçış noktası yok.

Ama bu sefer hiçte yakalanmamış bir şekilde baya yol kat etmiştim. Nereye gittiğimi bilmeden koşuyordum.

Karanlık sokaklardan geçtim. Bir adama çarptım ve onun küfürlerini duymazlıktan gelerek daha çok koştum.

Hava çok soğuktu. Benim ayağımda terlik vardı. Bizim kaderimiz bu; soğuk ta da terlik, sıcakta da terlik. Hiç özel bir şey yok.

Yorulmuştum, bir duvarın en karanlık kısmını seçip nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. Ama nafile. Hızlı hızlı nefes alıyor bir yandan ritmi hızlı atan kalbimin üstüne elimi koyarak bakıyordum.

İmkansız. Gerçekten beni bırakmışlar mıydı? Belki de kendileri bırakmak istemişti.

Az öncekine göre daha sakin iken yerin pisliğini umursamadan oturdum.

Ağlamam gerekiyordu. Ağlamıyordum. Bağırıp çağırma gerekiyordu belki de ama hiç bir tepki vermiyordum.

Yerde dalmış bir şekilde terliklerime bakarken görüş açıma, benim aksime daha pahalı olan botlar girmişti.

Ne yapacağım şimdi? Beni yine götürecekler mi?

"Ayağa kalk." Dedi botların sahibi.

Biraz bekledikten sonra ayağa kalkarken kafamı hiç kaldırmadım. Ve ani bir hareketler benden uzun boyunu umursamadan bir yumruk geçirdim. Tabii çok etki yaratmamıştı. Ama en azından yüzünü sol tarafa çevirmesine sebep olmuştum.

Hiç vakit kayıp etmeden tam kaçmaya hazır bir şekilde koşmaya başlamıştım ki kolumdan yakaladı. Beni arkamda ki duvara canımı yakacak bir şekilde ittirmesini ya da daha kötüsünü yapmasını beklerken "Aferin," dedi. İlk defa yüzüne bakarak ne yapacağımı bilmeyen bakışlarımı ona çevirdim. "Hiç bir halt bilmememene rağmen kendini koruyabiliyorsun."

Karşımda ki adam da en ufak bir dalga geçme ya da sinirli bir yüz ifadesi ya da onun gibi bir şey aramıştım ama karanlık ve başında ki şapka yüzünden pek ayırt edemesem de neyse ki bir ifade yakalamıştım; Gurur.

GEÇMİŞİN GERÇEKLERİ Where stories live. Discover now