BÖLÜM 18

92 22 45
                                    

Yorumlarınıza sevinsem mi yoksa pişman mı olsam diye bir arada kalıyorum ama sanırım sevnicem hahahah

Keyifli Okumalarrrr☆

Bütün yaşanmışlara son verip şu an sarıldığım kişiyle kaçıp gitsek en fazla ne olur ki?

İki kızım ve üç abimi tabii ki unutamam. İstesem de yapamam. O iki kız benim herşeyimdi buna o üç kişi de katıldı. Onlarda benim için özeldi.

Bu beraber geçirdiğimiz aylar boyunca sanki ay değilde yıllar boyu beraberdik aslında.

Derin derin nefesler vererek hıçkırığım hâlâ devam ediyordu ama kendime çeki düzen de vermem gerekiyordu.

Demir'den usulca ayrıldım. "Burdan hemen gitmeliyiz!" Dedi.

"Diğerleri?" Dedim hemen kendime gelir gelmez.

Demir'in onları kurtarmış olacağına zaten emindim fakat nerede olduklarını bilmek istedim.

"Merak etme herşey kontrol altında." dedi beni rahatlatmak istermişcesine. Umarım öyledir.

"Ve bu binada yangın çıkardık. Hemen çıkmalıyız!" İki kulağının birinden kulaklığını çıkardı ve bana verdi. Hiç düşünmeden kulağıma taktım.

Sanki benim kulaklığı takmamı bekliyormuş gibi ses gelmeye başladı.

"Demir. Yavuz'u alamıyorum!"

Bu sesin sahibini hiç duymamıştım. Kim di ki o?

O an Demir ile göz göze geldik. "Sen git ben hemen geleceğim, söz." Dedim.

Burada halletmem gereken çok büyük bir iş vardı.

"Nisa."

"Hadi." Dedim daha fazla ısrar etmemesini diliyerek.

Demir hem vakitin az olduğu için hem de o sesin sahibine yarım etmek için ve bana ısrar etmek yerine yine benim başaracağıma inanarak odayı terk etti.

"Evet..." dedim ellerimi birbirine çakarak.

Az önce olduğum durumdan hâlâ çıkmış değildim fakat kendime gelmem gerekiyordu!

Yerde yatan Adnan'a doğru yavaş yavaş adımımı attım. Onun yanına eğilerek çöktüm.

"Bence senin bana kaldırttığın ağırlıklardan daha ağır olamazsın."
Derin bir nefes aldıktan sonra bacaklarımı ve kaslarımı sıkarak Adnan'ı koltuk altından kaldırdım.

Neyse ki odanın içinde bulunan ve az önce benim yattığım yer biraz daha aşağıda kalıyordu. Bu yüzden az bir zorlansamda o şeyin üstüne Adnan'ın gövdesini oraya koymuş ayaklarını da yere sarkmayacak şekilde halletmiştim.

İlk yaptığım şey onun ellerini benim gibi bağlamak oldu.

Daha sonra memnuniyetle onun haline baktım.

O meşhur şapkası yerde ve Demir'in şaheseri olacak ki kafası hafif kanamıştı.

Bileğimi avuşturduktan sonra yüzüne sağlam bir yumruk geçirdiğim gibi burnundan ses gelmesiyle burnunun kırıldığını anladım.

GEÇMİŞİN GERÇEKLERİ Where stories live. Discover now