12. bölüm (karanlığa yalvaracaksın)

16.5K 1K 240
                                    


30k olmuşuz. İnsanlık için küçük benim için büyük bir adım:).

Keyifli okumalar.

Karanlık ve orman bana her zaman huzur vermiştir. Sanki ruhum oraya aitmiş gibi. Hiç bir zaman karanlıktan yada yalnızlıktan korkmadım. Şimdi ise korkuyorum. İçimde garip bir duygu vardı. Korku ile harmanlanmış bir heyecan. Taksinin camından esen Rüzgar hafifçe üşümeme sebep olsada umursamadım.
Beni çağırdığı vrank şehrine gidiyordum. Sahi birine ne zamandır böyle heyecanlı gitmiştim. Hafızamda buna dair bir anı yoktu. Hayatımı hep kaçak bir oyun gibi oynamıştım. Küçüklüğüm deki acıları annemin sevgisi bile dindirememişti. Bir yanım hep eksikti.

Taksi durunca başımı camdan çekip önümdeki siyah arabaya baktım. Beni bekliyordu. Bunu bilmek bile huzur veriyordu. Gülümsedim ve ücreti verip hemen indim. Burası şehirden biraz uzakta kalıyordu. Arkama bakınca ışıklar içinde bir yer görüyordum. Ama biz karanlık tarafataydık.
Ona yaklaştım, beni görmüş olmalı ki indi. Uzun bacağının arabadan çıkışını ve heybetli bedeninin önünde dikilmesini izledim. Üzerinde beyaz bir gömlek ve Siyah bir pantolon vardı. bu kadar özenli olmasına rağmen siyah saçlarını dağınık bırakmıştı. Beni süzüp hemen yanıma geldi. Beğeni ışıltıları karanlıkta bile parlıyordu.
"Söyle bakalım" dedi elimi tutarak. "Benim için mi bu kadar süslendin. Yoksa kutsal gün için mi" cevabını biliyordu. Beni rahatlamak istiyordu biliyordum. "Birazdan görüceğim güzel manzaranın altında kalmamak için" gülümseyip beni kendine çekip sarıldı. Kolları arasında kayboldum. Bir süre Sıcaklığı ve o güzel kokusunun nimetinden yararlandım."Hayır Zeyna. Bu gece en güzel manzara sensin"
Biraz çekilip kollarının arasından ona baktım.
"Yalancı. " Dedim şaka yolu ile. "Ben nasıl kanlı aydan daha güzel olabilirim ki"
Başını hayret ediyor gibi iki yana salladı.
"Kendine bir benim gözümle baksan. Eğer Tanrı sana öyle bir imkan verseydi. İşte o zaman bu dünyada Tanrının mucizesi görürdün. "

Ona bakıp sözlerinin ağırlığını sindirmeye çalıştım. Beni seviyordu biliyordum. Ama bu kadar büyük bir sevgisi olduğunu şimdi hissediyordum.
Belkide bu zeyna'yı seviyordu. Kurda dönüşe bilecek olan kızı. Peki diğerini sevebilir miydi. Hiç bir vasfı olmayan, babası belli olmayan o kızı sevebilir miydi. Bir mucize olarak gördüğü o kız ya bir musibet ise.

Dalgınlığı mı fırsat bilip burnuma bir öpücük kondurdu. "İçinde ne yaşıyorsun bilmiyorum ama dünyaya dön. Sana burda ihtiyaç var".
"Dalmışım" diye mırıldandım. Artık bu gece bunları düşünmek istemiyordum. Düşüncelerimi en ücra köşelere atıp Garip ruh halimden çıktım. Onunla birlikte ormana girip bir tepeyi aşmaya başladım. "Kanlı ayı en güzel yerinden seyredeceğiz." Aşacağımız tepeyi gösterdi. Biraz yamaçlı ve dik bir bölgeydi.
"Tehlike bir yürüyüş olmaz mı? Ya düşersek"

Böyle bir şeyi beklemiyormuş gibi bana baktı. Ne! Çok mantıklıydı söylediğim.
"Yani biz kurtlar için çok zor olmaz diye düşünmüştüm. demek sizin klanınız düşündüğüm den daha güçsüz ." Düşünceli gözleri beni esir alırken. Ben ne karşılık vereceğimi düşünüyordum.
"İstersen kurda dönüşüp hemen gideri-"

"Hayır" dedim cümlesinin devamını getirmesine izin vermeden. "Sandığından daha güçlüyüm. Ben senin için söyledim. Yoksa dağ, tepe, bayır her şeye tırmanırım."
Kaşları alayla kalktı. "Benim için mi " dedi anlam veremeyerek. Tamam saçmaydı kabul ediyorum. Zaten hangi akılla ülkenin en güçlü adamına bu cümleleri kurmuştum ki. Olmayan aklınla zeyna. Bu geceden sonra orda bir beyin var mı Yok mu diye kontrol et. Belki insanlık içinde bir ilke imza atarsın.

ALFA'NIN GELİNİ Where stories live. Discover now