3

126 25 4
                                    

" Hızlı yürü biraz!"

Seokjin hyungun çekiştirdiği gencin yere serilmesiyle duran askerlerimle birlikte durup arkamı döndüğümde karların üstüne oturan çocuğun yüzünü buruşturarak soluklanmaya çalıştığını farketmiştim.

" Kalk." Demişti Yoongi oturan gencin bacağına sert bir tekme geçirerek. Genç çocuk acıyla yüzünü buruştursada dolan gözlerine inat bağlı ellerini yere koyup zorlukla ayağa kalkmış bir kaç adım geri yalpalayarak arkasında dikilen Namjoon'un göğsüne çarpmıştı. Namjoon onu hızlıca yakalayarak ayakta durmasını sağlarken hepimizin gözü genç çocuğun kalktığı yerdeki beyaz karın üstündeki kan lekelerindeydi. Hepimiz oraya bakıyorduk fakat hiç birimiz ağzımızı açıpta yorgun bir şekilde uzakları izleyen çocuğa neyi olduğunu soramıyorduk. Sormuyorduk daha doğrusu. Acımıyorduk çünkü. Askerimizi öldüren düşmanımıza acımıyorduk...

" Yaralı mısın?" Demişti Taehyung üşüyen burnunu çektikten hemen sonra merakla, yerine sinen çocuğa. O acıyordu sanırım. Bizim acımadığımız çoğu insana acırdı zaten o. Belkide henüz yeni olmasından kaynaklıydı körelmemiş olan canlı duygularını sürekli gün yüzüne çıkarma sebebi. Şaşırmıyorduk artık onun bu insancıl hallerine.

" Kanaman olduğunu söylemeliydin. Ciddi bir şeyse biz meydana inene kadar dayanamazsın bile."

" Taehyung-"

" Onu sağsalim üstlerimize götürmeliyiz hyung. Unuttun mu?"

Namjoon sakinleşmek adına derin bir nefes alırken sıkıca tuttuğu genci kontrol etmesi için Taehyung'a doğru iteklemişti.

" Topalladığın zaman anlamıştım. Yaran bacağında mı? Pantolonun siyah ve ıslak olduğu için gözükmüyor ama yaranın yerini gösterirsen bir kaç sargıyla pantolonun üstünden o kısmı sarabilirim."

Taehyung omuzlarından yakaladığı genci bırakıp sırtındaki çantasını önüne alarak kurcalamaya başladığında genç çocuk ne diyeceğini bilemez bir şekilde bir süre genç askerime ve bize bakmış, en sonunda ise dolan gözlerini yere sabitleyerek sessizce önünde dikilen askerime fısıldamıştı. Onun bir kaç kelimelik kısa konuşmasını Taehyung hariç hiç birimiz duymamış bu yüzden kaşlarımızı çatarak daha da dikkat kesilmiştik ona ve yüzündeki samimi ifadesini kaybeden genç askerime...

Taehyung bir süre dumura uğramış bir şekilde öylece önünde dikilen gence bakmış, konuşmak için bir kaç kez araladığı ağzını defalarca kez kapatarak yutkunmuş, tüm bu anlamsız sürecin ardından ise önüne aldığı çantasını kapatıp geri sırtına asmış ve önünde dikilen çocuğun yüzünü üstündeki asker üniformasıyla hızlıca silip onu defalarca kez uyaran hyunglarına aldırış etmeden düşmanımızın koluna girmiş ardından bana bakarak ilerlemeye devam edebileceğimizi söylemişti. Bir süre dik dik onlara baksamda hızlanan kar yağışı yüzünden daha fazla burada durmamamız gerektiğini düşünerek ilerlemeye devam etmiştim bende.

" Daha ne kadar var?!"

" Çok az kaldı!"

Hızlanan kar yağışı ve uğuldayan rüzgar yüzünden bağırmak zorunda kalan askerime aynı şekilde bağırarak karşılık verdiğimde şaşırtıcı şekilde uzun süredir konuşmayan Taehyung'un cılız sesinide duymuştum.

" Jimin iyi değil komutanım!"

" Bizene iyi olup olmamasından asker!" Yoongi'nin hiddet dolu sesi benden önce Taehyung'a cevap verdiğinde susmayı tercih ederek hızlanmıştım. Biraz daha yavaş yürürsek kesinlikle soğuktan ölüp gidecektik çünkü.

" Bu kadar acımasız olma hyung!"

" O bizim dostumuz veya vatandaşımız değil Taehyung! Koluna girdiğin adam arkadaşımızı öldüren bir piç!"

Betrayer Where stories live. Discover now