6

150 28 7
                                    

" Hangi yönde ilerleyeceğiz komutanım?"

" Doğu yönünde gitmemiz gerekiyor. Oradan da-"

" Oraya gitmemiz çok tehlikeli olacaktır."

Elleri bağlı bir şekilde tam arkamızda duran gencin bileğinden bağlanmış ipin avuçlarım arasında olan ucunu sıkarak ona dönmüş ve sakin bir ifadeyle bizi izleyen bitkin çocuğu izlemeye başlamıştım. Sinirlenmiştimde. Bir komutan olarak sözümün üstüne başka bir söz söylendiği olmamıştı çünkü. Yaptığım her plan hatasız ve mükemmel olurdu. Her zaman bizi doğru yola sokmanın bir yolunu bulur, başımız belaya girerse bir şekilde bizi kurtarırdım. Sanırım bunlardan olsa gerek...söylediği şeyler sinirime dokunmuş ve ne söylese inadım uğruna kendi bildiğim yoldan gideceğimizi söylemiştim ona. Elbette benim dediğim olmuş ve ıssız bir ormanın derinliklerine doğru ilerlemeye başlamıştık.

" Daha fazla ilerleyemeyiz."

Aniden duran genç yüzünden avuçlarım arasındaki ip gerilmiş ve bir anda tökezlememe neden olarak geri yalpalamamı sağlamıştı. Düşecek gibi olduğum için telaşla bana doğru uzanmaya çalışan gençten önce dengemi kendi kendime koruyarak bana masum gözleriyle bakan çocuğu elimdeki ip yardımıyla sertçe kendime çekmiş, sert çekişimin etkisiyle bana doğru savrularak göğsüme çarpması ile ise elimi sarı tutamlarını atıp saçlarını asılmış ve onu bu şekilde kendimden uzaklaştırmayı seçerek takındığım ciddi ifadeyle acıyla buruşan yüzüne doğru yaklaşmıştım.

" Kendini bizden biri sanmaya başladın iyice. Tutsak olduğun adamların yanında bu kadar çok konuşmaman gerektiğini annen sana öğretmedi mi?"

" Annemin öğrettiği hiçbir şeyi yapmam ben."

Ciddi bir ses tonuyla aldığım cevap üzerine şaşırarak bir kaç saniyeliğinede olsa duraksarken o bu sessizliğimden yararlanarak konuşmaya devam etmişti.

" Annem buralara çok sık gelirdi. Beni de getirdiği olmuştu. İleride aklınızın bile alamayacağı iğrençlikler yapmış yüzlerce insanın sizin ve bizim gibileri rahat rahat öldürebilmek için kurduğu bir kamp alanı var. O kamp alanına yaklaşamadan bizi bulacaklardır. Şu an izliyor bile olabilirler. Sınırlarına çok yaklaştık."

" Bizi tuzağa çekmeyeceğini nereden bileceğim?!"

" Çünkü-"

" İlerisi temiz gözüküyor komutanım. Zaman kaybedeceğimize ilerlesek iyi olur."

Yol üstünde karşılaşabileceğimiz herhangi bir sorun için önlem almak adına önden gönderdiğim Namjoon çalıların arasından çıkarak tekrardan yanımda belirerek beni harekete geçirecek cümlelerini sarfetmiş ve önümdeki çocuğa konuşma fırsatı vermeden onu arkamdan sürükleyerek ilerlememe neden olmuştu.

Aptaldım. Belkide kendi kendimi onun masum yüzüne kanmamam için telkinleyip durmamdan kaynaklıydı bu fütursuz davranışlarım. Belki de mi? Kesinlikle bu sebepten dolayıydı...

Uzun bir süre yürümüştük o gün. Arkamdan gelen gencin attığı her adımda temkinli olması bizi germeye yeterken bir süre sonra tekrardan durduğunu farkedip elimdeki ipi çekiştirerek onu yürümeye zorlamaya çalışmıştım. Daha çok direnmişti bana. Daha çok direnmiş, bir süre sonra bileklerindeki ipe doladığı elleriyle beni yanına çekmeyi denemişti. Gitmiştim de yanında. İlk önce yüzüne sert bir yumruk geçirmiş, yana savrulan bedeninin düşmesine izin vermeden onu yakasından yakalayarak sertçe sarsmayı denemiştim. Denemiştim diyorum çünkü karşımdaki gencin yakalarını sıkıca kavradığım elimi sıyırarak geçen kurşun yüzünden bir anda neye uğradığımı şaşırarak geri çekilmiş ardından askerlerime dağılmalarını söyleyerek kolundan sıkıca yakaladığım genç ile kendimi bir ağacın arkasına atmıştım.

Betrayer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin