7

155 24 39
                                    

" Nasıl?"

Yoongi'nin sessizce sorduğu soru üzerine elimdeki konserveyi kaşıklamaya bırakarak bir kenara koymuş ve öylece yeri seyreden arkadaşıma dönerek yüzünden okunan pişmanlık duygusu ile derince iç çekmiştim.

" Yemek yemiyor, uyumuyor...sadece ağlıyor. En kötüsü de ne biliyor musun?"

" Ne?"

" Onu bu hale soktuğumuz için değil, öldürdüğü adam, ateşlediği silah için ağlıyor. Geceleri kabuslarında sürekli özür diliyor. Tanımadığı bir piçi öldürdüğü için özür diliyor Yoongi."

Derin bir sessizlik olmuştu bu sözlerimden sonra. Sessizliğe ses olan zihnimizdeki sesler ile ikimizde susmuştuk bir süre. İkimizinde gözleri, aradan geçen üç günden sonra kaçmayacağına emin olduğumuz gencin bizden uzakta bir yerde seçtiği ağacın altındaki dalgın bedeninde, titreyen ellerinde gezinen gözlerindeydi.

" Sence gerçektende masum olabilir mi?"

" Olabilir."

Arkamızdan gelen Seokjin yanımıza oturmadan hemen önce sessizce mırıldandığında gözlerimi kapatarak ellerimle sertçe yüzümü sıvazlamış ve derin bir iç çekmiştim. Bu ihtimalin sesli bir şekilde dile getirilmesi yakmıştı canımı. Masum bir gencin canını yakma ihtimalimiz sıkmıştı içimi.

" Çevre köylerde bir dedikodu dolanıyor...bir genç varmış. Sarışın, kısa boylu ve sevimli. İçine kapanık bir çocuk olmasına rağmen köylüsüne oldukça kibar ve saygılı davranıyormuş. Bir gün...bir gün bunu köye gelen askerlerin yanına koştururken görmüşler. Üstü başı kan içindeymiş. Ağlayarak annesinin yerini göstermiş askerlere. Jimin'in annesi...köylü Jimin'in onu ihbar ettiğini, askerler annesini meydanın ortasında öldürken ise deli gibi ağladığını söylüyorlar."

" Anlattıkları doğru mu yani?"

" Doğru gibi komutanım. Fakat ne yazıkla dahasıda var."

" Anlat."

" Köyde kim varsa sordum... beni yanlış anlamayın ama içime öyle dert oldu ki, sormazsam olmazdı."

" Uzatmada anlat işte."

" Askerlerden biri Jimin'in annesini öldürdükten sonra meydanın ortasında Jimin'i dövmüş. Sonrada peşinden sürükleyerek kurdukları kamp alanına götürmüş. Bir hafta boyunca...bir hafta boyunca işkence etmişler çocuğa. Etraftaki köylülerden Jimin'i seven bir kaçı yalvarmış askere. O köylüleride tehdit ederek susturmuş bir süre sonra. İnsanlar uzak köylerden Jimin'i görmek için gelenlerin olduğunu söylüyor. Ve bizim aşırı onurlu askerimiz ne yapmış biliyor musun? Çocuğu onu görmeye gelen herkese satmayı denemiş. Hepsine izin vermiş. Köylüye duyurmuş...Gelipte gencecik çocuğu siksinler diye. "

" Ne kadar doğru bunlar sence. O düşmanımızın çocuğ-"

" Sende onun düşmanısın Yoongi. Taehyung'da. Taehyung'u kurtarmak için öldürdüğü adam var ya. O adamların hepsi annesi için çalışan insanlar. Onlar bile öldürmek istiyor onu. Sanki...sanki yer yüzündeki herkes iyi bir o kötüymüş gibi."

" Ne yapacağız o zaman?"

" Şimdilik ne isteniyorsa onu yapmamız en doğrusu."

" Susun biraz."

Ellerimin arasına aldığım başımı kaldırarak bıkkınlıkla mırıldandığımda arkadaşlarım sözümü dinleyerek susmuş ve benim gibi bir anda ayaklanan gence dikkat kesilmişlerdi.

" N'oluyo-"

" Ah!"

Çığlığı basarak yanımıza koşturan genç ile üçümüzde ayaklanarak ellerimizi silahlarımıza atmış ve yanıma geldiği anda resmen üstüme atlayarak kıyafetimi çekiştire çekiştire daha demin oturduğu yeri göstermeye çalışan çocuğun kesik nefeslerinin arasından sarfettiği belli belirsiz kelimelerini anlamaya çalışmıştık.

Betrayer Where stories live. Discover now