15

88 19 27
                                    

5 sene sonra...

" Jungkook! Jimin!"

Jimin kapının arkasından yükselen bağırtı ile defalarca kez uzaklaştığı kapının koluna elini atarak derin bir nefes çekmişti ciğerlerine. Namjoon buradaydı...yine içmiş bir şekilde kapılarının önünde ağlıyordu. Jungkook evde yoktu fakat birazdan gelecekti ve Namjoon'u o halde kapının önünde görürse bu sefer gerçekten arkadaşını öldüresiye dövebilirdi.

" Hyung...kapıyı açacağım ama üstüme çıkma olur mu? Her yerim ağrıyor."

" Ta-tamam! Söz! Söz dokunmayacağım bile sana!"

Jimin aldığı söz ile titreyen parmaklarını usulca doladığı kapı kolunu çevirip açarak yaşlı gözlerini silipte ona kocaman gülümseyen adama bakmıştı. Birazdan duyacağı şeyleri ezberlemiş olsada karşısındaki adamı böyle görmek bir kez daha sızlatmıştı kalbini. Namjoon hyungu kesinlikle perişan haldeydi.

" Jimin...beni ne zaman affedeceksin. Beni affet olur mu? Be-ben geceleri uyuyamıyorum. Ben...ben kafayı yemek üzereyim."

" Bende uyuyamıyorum hyung. Vücudumdaki yıllanmış yaraların sızısı duruyor hala tenimde...bana söylediğin, yaptığın şeyler kabuslarıma girerek uyandırıyor beni uykumdan."

" Jimin-"

" Yinede bunu duymaya ihtiyacın varsa...seni affettim hyung. Seni affedeli çok oldu. Bu yüzden kendini daha fazla üzme. "

" Beni gerçekten affettin mi?"

" Affettim."

" O zaman bana sarılır mısın?"

" Hyung-"

" Beni affettiğine ancak o zaman inanırım Jimin...lütfen."

Namjoon bunu Jimin'den istemişti çünkü küçük arkadaşı Jungkook hariç bütün insanların dokunuşlarından rahatsız olurdu. Özellikle Namjoon'unkilerden... Jimin Namjoon'dan ve ondan gelebilecek her şeyden delisiye korkar, ona baktığı her an zihnini işgal eden anıları yüzünden kendini ağlamak isterken bulurdu. Fakat yinede bir adım öne çıkarak perişan haldeki adama açmıştı kollarını. Nefesini tutmuş, titremeye başlayan bedenini kasarak kolları arasına atılan adamın artık iyi biri olduğunu defalarca kez tekrar etmişti içinden.

O artık sana zarar vermek istemiyor Jimin...

O artık iyi biri...

" Namjoon!"

Birbirine sarılan ikili duydukları öfkeli ses ile hızlıca birbirlerinden ayrılarak yanlarına gelen öfkeli adama döndüklerinde Namjoon önüne atılan küçük bedeni ve o bedeni gördükten sonra olduğu yerde duran arkadaşını farkederek rahat bir nefes çekmişti ciğerlerine. Bu günde Jimin sayesinde dayak yemeyecekti anlaşılan.

" Yapma Jungkook...o sarhoş. Benden özür diledi sadece."

" Sikerim senin özürünü adi herif! Bu eve adımını dahi atmayacaksın diye yüz kez söylemedim mi sana?! Ne diye kapımın önünde yatıp kalkıyorsun?!"

" Jungkook-"

" Sakın! Sakın özür dilemeye kalkışma Namjoon. Sana ve özürlerine katlanacak sabrım kalmadı artık."

" Jungkook...sakin ol artık."

Jungkook, bağırdığı adam ile arasında kalmış zangır zangır titreyen eşinde kısaca gözlerini gezdirdikten sonra derin bir nefes almış ve kenarı çekilerek sevgilisinide yanına çekip onları izleyen arkadaşına bahçenin kapısını işaret etmişti. Kibarca Namjoon'a evinden siktir olup gitmesini söylüyordu elbette. Ve Namjoon bir kez daha onu dinleyerek kafası önüne düşmüş bir şekilde ayrılıyordu yanlarından.

Betrayer Where stories live. Discover now