12

126 22 10
                                    

" Yeter artık."

" Biraz daha sert çekersem olacak gibi."

Yanımda durmuş, başımın üstünden duvara sabitlenmiş olan zincirleri çeken gencin elindeki sargıların usul usul kırmızıya boyanmasını görmemle tekrardan durmasını söylemiş fakat inatçı çocuğu yaptığı şeyden alıkoyamamıştım. Sözümü dinlemiyordu. Dinlemiyor ve her fırsatta canının yanmasını umursamadan yaptığı şeye devam ediyordu.

" Ellerini koparmayı mı düşünüyorsun?"

" Ufak bir yara sadece."

" O ufacık yara intihap kaparsa elini kesmek zorunda kalabilirim."

" Ne?"

Anında duran gencin ellerini göğsüne çekerek masum korkusunu yansıtan gözlerini bana dikmesiyle gülmemek adına daha da ciddi bir ifadeye bürünmüş ve onu durdurmak için küçük oyunuma devam etmiştim.

" Bir çok askerimin elini kesmek zorunda kaldım. Onlarda senin gibi sözümü dinlememiş, yapma dediğim şeyleri yapmışlar-"

" Benimkileride kesecek misin?"

Aldığım soru ile afallamadan edememiş ve derin bir iç çekerek bakışlarımı ondan çekip önüme dönmüştüm. Masumiyeti yaptığım şakadan bile pişmanlık çekmeme yetiyor, onu kollarım arasına alarak her şeyden sakınmak istememe sebebiyet veriyordu.

" Kesmeyeceğim. Sen sözümü dinleyeceksin sonuçta değil mi?"

" Evet, dinleyeceğim."

Verdiği cevap ile tebessüm etmiştim fakat kalbimdeki sızıyı yansıtmış olmalıyım ki masum genç yatağa çıkarak kaçındığım gözlerini ve gülümsemesini meraklı bir hale büründürerek görüş hizama sokmuş, tekrardan onun gözlerinde ve gülüşünde kaybolup acı çekmeme sebebiyet vermişti. İnanın bilmiyordum...neden bu halde olduğumu bilmiyor fakat ona kapılmadan edemiyordum. Aşktan bahsetmiyorum size. Ona karşı hissettiğim bu garip şey aşk değildi. Olmamalıydı...

" Sana bir şey yapmayacaklarmış. Dayım söz verdi."

" Ne karşılığında?"

" Ne?"

" Ne karşılığında söz verdi sana? O adamın sana durduk yere iyilik yapacağını sanmıyorum Jimin."

" Bir yere bir şey bırakmam gerekiyormuş."

" Ne bırakman gerekiyormuş?"

" Bilmiyorum ki."

" Nereye bırakacakmışsın peki."

" Onuda bilmiyorum."

İçimdeki rahatsız edici his yüzünden sıkıntılı bir nefes verdiğimde yüzümü saran sargılı küçük eller ile afallayarak yüzünü yüzüme yaklaştıran çocuğun değerli bir mücevher gibi parıldayan gözlerine dikmiştim irice açtığım gözlerimi. O an hayat durmuştu. Nefesimi tutmuş, deli gibi hızlanan kalbimin ritminde kaybolurken bulmuştum kendimi. Gözlerine bakarken, kokusunu bu denli yakından solurken bambaşka bir dünya açılmıştı sanki benim için. Keşfedilmeye değer, beni bekleyen mutluluklarla dolu, huzur bulabileceğim ve gerçek dünyanın kötülüğünden kaçabileceğim büyülü bir dünya...

" Benim arkamdan geldiğiniz için bu halde olmanızın bedeli ne olursa olsun ödeyeceğim komutan. İyiliğinizi karşılıksız bırakamam."

" Hiç bir bok yapamamışken sana iyilik yaptığımı mı söylüyorsun?"

" Hiç düşünmeden benim arkamdan gelmeniz benim için yapabileceğiniz en büyük iyilikti zaten. İnanın dahasına gerek yok."

" Jimin-"

Betrayer Where stories live. Discover now