25. Bölüm

376 50 96
                                    

"Kızımı haksız yere gönderdiniz! Onu geri getirin!"

Konseyin önünde ağlayarak konuşan Leri kızının geri yanına dönmesini istiyordu. Birkaç gün önce Hina'nın suçsuz olduğu anlaşılmıştı.

Askerlerden bir tanesi Hina görev başındayken yanına gitmiş ve onu bir şekilde oradan uzaklaştırıp içeri girerek taşı kırmıştı. Suçu da Hina'nın üzerine atıp cezayı onun almasını sağlamıştı ama birkaç gün önce o askerin arkadaşı gelip her şeyi konseye anlatmıştı.

Hina'nın ailesi durumu öğrendiğinde ise konseyin karşısına çıkıp kızlarının geri getirilmesini talep etmişlerdi.

"Hina'nın nerede olduğunu bilmiyoruz-"

Konsey başkanı sözünü bitirmeden Leri tekrar bağırdığında herkes şaşkınca ona baktı.

"Benim kızım size yalvardı! Ben yapmadım dedi ama siz onu dinlemeyip Dünya'ya gönderdiniz! Şimdi de nerede olduğunu bilmediğinizi mi söylüyorsunuz?! Ya kızımın başına bir şey geldiyse?! Bunu nasıl telafi edeceksiniz?!"

"Kızının yerini bulmak için uğraşıyoruz! Kendine gel ve nerede olduğunu unutma! Yoksa değil kızını geri getirmek diğer kızını da yollarım Dünya'ya!"

"Savunmasız bir şekilde orada tek başına. Ya başına bir şey geldiyse?"

Myungja daha sakin bir şekilde konsey başkanına bakarak konuştuğunda "Kızına koruma gücünü geri vereceğiz, biri ona bir zarar vermeye çalışamaz. Onu en kısa zamanda bulup geri getireceğiz, bu konuda endişelenmeyin ve evinize gidip orada bekleyin." dedi.

Askerler ikisinin yanına gelince itiraz etmelerinin kendilerine zarar vereceğini farkedip ısrar etmeden salondan çıktılar.

"Şu kız her neredeyse bir an önce bulun ve sağ salim evine geri getirin!"

...

Hina

Etrafıma hayranca bakarken Jungkook elini belime koyduğunda ona döndüm. "Çok mu beğendin?"

"Sen hergün buraya mı geliyorsun? Çok büyük burası."

Gülümseyip ilerlemeye devam ederken ona selam verenlere karşılık veriyordu. "Genelde buradayım. Okulun bitmesine az kaldı güzelim, sınavlar ve bir tane de projem var. Onlar bittikten sonra hep burada olacağım."

"Bende geleyim mi artık seninle? Çok güzel burası."

Kapalı bir kutuya bindiğimizde Jungkook saçlarımı kulağımın arkasına itip "Burada ne yapacaksın ki sen? Sıkılırsın." dedi.

Başımı hızla iki yana sallayıp "Sen yanımda olursan sıkılmam ki. Seni izlerim." dememle gülümsedi ve alnımı derince öpüp geri çekildi.

İçinde olduğumuz şeyin kapıları açılınca Jungkook beni belimden tutup dışarı çıkardı ve ilerlemeye başladı.

"Nereye gidiyoruz?"

"Odama gidiyoruz."

Odaya girene kadar Jungkook bir sürü kişiyle konuşmuştu ama ne konuştuklarını çok anlamamıştım.

"Bir şey içmek ister misin güzelim?" deyip yerine oturduğunda "Ne var ki burada?" diye sordum.

"Sen ne istersen onu getirteceğim sana." demesiyle dudaklarımı büzüp bakışlarımı yukarı çevirdim. "Patates kızartması var mı?"

E. T. - Jeon JungkookTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon