Bölüm 1 - Doğum Günü

53 8 2
                                    

Geçmişin izleri vardı, ama kendisi yoktu. Zihnim yorgun ama bedenim hala ayakta ve dik... kuramadığım hayaller yormuştu beni, hatırlayamadığım geçmişimin yükleri vardı üzerimde. Erdem amca, yani babam, beni 13 yaşımda evlat edindiğini söyledi. Ona baba diyordum çünkü o öyle istemişti. Başkasının çocuğu olmama rağmen bana karşı hep çok iyiydi. Ona neden beni evlat edindin diye sorduğumda, bir kızını doğduktan bir hafta sonra kaybettiğini, o yüzden de acısı biraz dinsin istediğini söyledi. Evlat acısını başka bir çocukla unutmak mümkün müydü? Bilemiyordum ama cevabı kabullenmiştim.

Koşar adımlarla indim merdivenden hala üstümde pijamalarım vardı. Beyaz puantiyeleri olan siyah renk bir pijama takımıydı.

" Emel teyze bugün pastayı ben hazırlayabilir miyim?" dedim. Emel teyze yaşadığım villanın tatlı minnoş çalışanıydı, genelde mutfak işleriyle uğraşırdı, bende canım sıkıldıkça, yani çoğunlukla, ona yardım ederdim.

" Tabi ki, ama önce üstünü değiştirip kahvaltını yap olur mu?" dedi gülümseyerek. Başımı olur anlamında salladım. Yanına yaklaştım yanağına kocaman bir öpücük bırakıp odama geri çıktım. Bugün Emir'in-üvey kardeşim pardon üvey abimin- doğum günüydü. Tabi ki ona abi demiyordum.

Hemen üstüme beyaz bir crop ve altıma siyah bir eşofman giydim. Saçlarımı siyah mandal toka ile toplayarak aşağı tekrar indim. Emel teyze hem benim hem de kendi için kahvaltı tabağı hazırlamıştı. Genelde evde kimse olmadığı için kahvaltıyı tek başıma yapmam gerekiyordu ama Emel teyze yalnız hissetmemem için bana eşlik ediyordu.

"Pastayı neyli yapacaksın?" diye sordu. Bombalı demek çok isterdim ama diyemedim.

"Çikolatalı yaparım sanırım içine de belki ceviz koyarım" deyip göz kırptım. Gözleri irileşti.

"Sakın, Emir'in cevize alerjisi var" dedi.

"Merak etme şaka yapıyorum ama pastayı çikolatalı yapacağım çünkü ben öyle seviyorum" dedim gülümseyerek. O da gülümsedi ve başını iki yana salladı.

Kahvaltıdan sonra pasta yapmak için malzemeleri ayarladım. İki çeşitte kurabiye yapmayı planlamıştım. Ne de olsa vaktim boldu. Bu evde yaşamaya başladığımdan beri dışarı çıkamıyordum. Erdem amca ay yani babam izin vermiyordu. Nedenini her sorduğumda beni geçiştiriyordu. Kızını kaybettiğini söylemişti. Belki de bu yüzden beni kaybetmekten de korkuyordu, bilemiyordum. Bazı günler özel ders alıyordum ama onun dışında tüm günümü evde ya Emel teyzeye yardım ederek ya film izleyerek ya da bahçede müzik dinleyerek geçiriyordum. Ama genellikle son seçeneği tercih ediyordum çünkü zaten villanın demir kapısından dışarı hiç adım atmamıştım, kendimi eve kapatmak istemiyordum.

Birkaç saatte pasta ve kurabiyeleri hazırladıktan sonra sıra süslemelere gelmişti. Bahçeyi süsleyecektim. Evin geniş bir bahçesi vardı. Duvarın kenarlarına sırayla ağaç dikilmişti ve evin yan tarafında küçük bir havuz vardı. Evin köşe kısmında havuza ne çok yakın ne de çok uzak olan kısmında ahşap masa ve sandalyeler vardı. Masaya yakın olan ağaçlara birkaç balon bağladım. masanın kenarlarına ve sandalyelerin arkasına birkaç parti süsü taktım. Çok fazla süse gerek yoktu. Emir'di sonuçta her şeyin en iyisine layık diyemezdim.

Süsleme işi bitince üzerimi değiştirmek için odama çıktım. Dolabımdan siyah mini tüvit eteği ve onun takım olan ceketini aldım. Ceketin içine de beyaz bir bluz giyecektim. Kısa sürede hazırlandım, kumral olan saçlarımı da açık bıraktım ve siyah topuklularımı giyip odadan çıktım.

Bahçeye geçtiğimde Emir beyimizin arkadaşları çoktan gelmişti. Çok fazla arkadaşı yoktu. Benim hiç yoktu tabi, onlarla arkadaştım. Hüma, mavi kot pantolon giymiş üstüne de beyaz crop ve pantolonuyla aynı renk kot ceket giymişti. Duru bir güzelliği vardi. Sarı saçlarını dağınık topuz yapmıştı. Anlaşılan Emir'in geleceğini düşünmüyordu. Eğer düşünseydi çok fazla süslenip gelirdi. Hatta normal günde bile öyle geliyordu. Bir önceki doğum gününü onsuz geçirmiştik. Belki de Hüma benim bilmediğim bir şey biliyordu.

GEÇMİŞE GÖMÜLÜWhere stories live. Discover now