Özel Bölüm

7 2 2
                                    

                                                                                                                 3 yıl sonra...

Bir kelimenin nasıl bu kadar zıt iki anlamı olabilirdi?.. nasıl herkese farklı bir anlam çağrıştırabiliyordu?.. Aşk... Aşk hem ilaçtı kalbe hem de zehir... Kimilerine iyi gelirdi, kimilerine kötü...

Benim için ilaçtı sevmek, ruhuma iyi gelendi... Onu sevmek kalbimin verdiği en güzel karardı...

Yalçın... gün yüzüne çıkan geçmişimi çabuk atlatmamı sağlamıştı. Bana iyi geliyordu. Var olduğunu bilmek bile yüzümde tebessüm oluşmasını sağlıyordu. İyiki vardı... iyiki yanımdaydı ve iyiki bizdik...

"neden öyle bakıyorsun? Hayatında ilk defa mı görüyorsun beni?" dedi elindeki kocaman kaptaki mısırı sehpaya koyarken. Tüm dişlerim ortaya çıktığında omuz silktim. 'İlk defa mı mavi göz görüyorsun?.. İlk defa mı top görüyorsun?.. İlk defa mı görüyorsun beni?..' konuşma tarzı hep aynıydı.

"film günümüzü yalnız geçiremeyeceğiz, o yüzden biraz daha mısır patlatmalıyım. Bunlar sana bile yetmez." dediğinde yaslandığım koltuktan doğruldum.

" ayıp be, insan biricik karısına böyle der mi? Yılların karı kocası da değiliz." dediğimde kollarımı göğsümde birleştirip küsmüş gibi yaptım. Evet, evlenmiştik. Nerdeyse iki sene olacaktı ama daha olmamıştı.

"hadi ama... hayallerimin kadını, sanki beni tanımıyor musun? Şaka yaptım, şaka... gül diye" dediğinde ona bakmayı reddettim. Güler gibi olduğunda, başıma geleceği az çok tahmin edebiliyordum. Hemen oturduğum yerden kalktım.

"tamam tamam, küsmedim. Hem misafir gelecek değil mi? Kim gelecek, söylemedin." dediğimde kahkaha attı ve o da ayağa kalktı. Yavaş adımlarla bana yaklaştığında gıdıklayacağını biliyordum. Hep böyle yapıyordu, sonra gülmekten neye trip attığımı unutuyordum.

Tam yakalayacağı sırada ondan hızlı davranıp odadan çıktım. Mutfağa girdiğimde önceden yaptığım kurabiyeleri dolaptan aldım ve tezgahın üzerine koydum. Yalçın saniyeler içerisinde mutfağa geldi ama kapının orada durdu. Kollarını göğsünde birleştirmiş, vücudunu kapının kenarına dayayıp beni izlemeye başladı. Gülümsemesine karşılık bende gülümsedim. Kurabiyeleri kabından çıkarıp tabaklara dizerken, " neden öyle bakıyorsun? Hayatında ilk defa mı görüyorsun beni?" dedim onu taklit ederek. Gülerek yaslandığı yerden doğruldu ve bana doğru yürümeye başladı.

"hayır" dediğinde arkamda durdu." seni ilk defa görmedim ama" ellerini belime dolayıp, eğilerek çenesini omzuma koydu. " ama ilk defa senin kadar güzel birini görüyorum" dedi ve kokumu içine çekip boynuma bir öpücük kondurdu. Yavaşça ona dönüp kalçamı tezgaha yasladım. Gülümseyerek ışıldayan mavi gözlerine baktım.

"seni seviyorum Yalçın" dediğimde biraz eğildi ve yüzüme yaklaştı. " bende seni seviyorum, nefesim" dedi ve alnını alnıma yasladı. Mutluyduk, mutluydum. Başka ne isteyebilirdim ki bilemiyorum. Sanki ihtiyacım olan her şey yanımdaydı. Belki bazı şeyler değildi ama o bana ihtiyaçlarımın eksikliğini hissettirmiyordu.

Annem ve kardeşim yoktu yanımda her ne kadar istesem de... ama Yalçın yanımdaydı, tabiki onların yokluğunu unutturmuyordu, hatta onları unutmamam için çabalıyordu. Anılarımı taze tutmama yardım ediyordu ama güzel olanları... sadece her şeye rağmen annem ve kardeşimle gülümseyebildiğim anları...

Yalçın dudaklarıyla dudaklarım arasındaki mesafeyi kısa bir süre kapattı. Minik bir öpücükten sonra geri çekildi. Tekrar öpeceğini anlayınca sırıtıp kurabiyelerden birini aldım ve dudaklarına dayadım. Hemen ağzını açıp kurabiyeden kocaman ısırık aldı.

GEÇMİŞE GÖMÜLÜTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon