Bölüm 11- İhanet

15 5 0
                                    

Yalçın'dan... 10 gün önce...

Herkes farklı bir hayatla karşılaşıyor... Çeşitli insanlar gördüm, eskiden çok zorluk çekip şimdi güzel bir hayat yaşayanlar, geçmişini düşünüp bugünden zevk alamayanlar, önceden sorunu olmayıp şuan sıkıntı çekenler...

Açelya'nın hayatı çok başkaydı. Geçmişini hatırlamıyor ama bugününü mutlu yaşamasına engel olmak için geçmişi karşısına çıkıyor gibi... Tam gülümserken, gözleri ışıldarken, bir kabus ya da halüsinasyon onu mahvediyordu. Ne görüyordu bilmiyorum ama sanki geçmişi sadece onu ağlatarak, canını yakarak ortaya çıkabileceğini söylüyordu.

Yıldızları izlemeyi çok seviyordu ama karanlıktan da korkuyordu. Bu adeta uçmaktan korkan bir kuş olmak değil miydi? Kafa dinlemek için sürekli gittiğim tepeye getirmiştim. Yıldızları gördüğündeki tepkisini merak ediyordum. Yıldızları izlerken öyle güzel bakmıştı ki her birine sanki hepsini zihnine kazımak ister gibi...

Karanlıktan korktuğu için arabanın lambalarını kapatmamıştım. Yine depodaki gibi bir olay yaşanmasını istememiştim ama daha kötüsü olmuştu. Neredeyse uçurumdan düşecekti. Son anda yakalamıştım ama öyle korkmuştum ki ellerim titriyordu.

Neden bu kadar çok halüsinasyon görüyor diye düşünüyordum. Yıldızları ve denizi izlerken bile dünyanın en mutlu insanına dönüşen bu kız neden bunları yaşıyordu? Şu ana kadar anlam veremiyordum ama sabah doktorun söyledikleriyle bazı şeyler anlam kazanmaya başlamıştı. Dün Açelya bayılınca hızla hastaneye getirmiştim ve şu an daha hasretini çekemeden tekrar hastanede bulmuştuk kendimizi. Orhan denen adama çarpmıştım arabayla. Hiç insan kalmamış gibi önce sahilde Açelya'yla konuşup, şimdi de arabayla aynı adama çarpmam ya çok büyük tesadüftü ya da altında başka bir şey vardı.

Hastanede daha fazla kalmak istemedim. Eğer Orhan uyanırsa ve bizi görmek isterse yüzüne bakamazdım. Araba kazası olmuştu. Araba kazası... babam bu yüzden ölmüştü. Orhan'ın durumu iyi olabilirdi ama bu çarptığım gerçeğini değiştirmezdi.

Açelya'yla hızla hastaneden çıktık. Arabaya bindiğimizde çalıştırmadan öylece oturdum. Sanki halüsinasyon görmesi onun suçuymuş gibi bir de ona bağırmıştım. Bu düşünce beni rahatsız ederken, "özür dilerim" dedim.

"istemeyerek yaptığını biliyorum. Tam olarak ne gördün bilmiyorum ama neredeyse ölecektin, o yüzden korktum. Yani sana bağırdığım için özür dilerim, sonuçta isteğin dışında olmuştu ama yani sende durduk yere niye bıraksaydın dedin ki. Ben zaten orda korkmuşum ne desem bilemiyorum bi de sen öyle söyleyin-" diye devam edecektim ki sözümü bitirmeme izin vermedi.

"Yalçın nefes al. Bu konuyu kapatsak artık, söylediklerinde haklıydın ama o sırada uçurumda olduğumuzu o kız atlayınca fark ettim. Gerçi yine giderdim. Neyse ki sadece halüsinasyondu. Gerçek olsa bu kadar sakin olamazdım."

"senin bu gördüklerinin bir çaresi yok mu?" dedim acaba şüphelendiği bir şey var mı onu da öğrenmek isteyip.

"bilmem" dedi. Sanırım gördüklerinin nedenini bile araştırmamıştı.

Yol boyunca konuşmamıştık. En son eve yaklaştığımızda bir mektuptan bahsetmişti. Büyük ihtimalle gerçek değildi ve belki de kardeşinden bir hatıra kalmasını istiyordu. Fotoğraflar birer anıydı ama Açelya onlara bile sahip değildi. Yine de araştırmak istedim, gerçek olsa da olmasa da kesinleştirmek istedim. Sanırım babamdan kalan bir özellikti bu.

Eve geçtiğimizde bol bol soru yağmuruna tutulduk. Orhan'ın durumu kötü olsa endişelenebilirdim. Aslında hala endişeliydim ama Açelya'ya karşı olan endişem daha ağır basıyordu.

GEÇMİŞE GÖMÜLÜOnde histórias criam vida. Descubra agora