Bölüm 9- En Güzel Yıldız

10 4 0
                                    

Geçmişimi öğrenmek için girdiğim bu labirentin çıkışına mı yaklaşmıştım yoksa daha da çıkmaza mı giriyordum? Sanki çözmeye çalıştığım ipler daha fazla düğüm oluyordu.

Kafam karmakarışıktı. Birkaç gün önce karşılaştığım Orhan denen bu adam, annemin ölümüne sebep olanın kaç senedir bana babalık yapan Ali Erdem olduğunu söylemişti. Ayrıca bana 'kızım' diye seslenmişti. Bu ne demekti? Belki de bir anlamı yoktu sadece bir seslenmeydi... Karımı benden çalmasaydı derken ne demek istemişti... Kime inanıp, kime güvenmeliydim? Söylenenlerden hangisi gerçekti...

Orhan, Orhan... Kafamı karıştırıp gitmişti evden... Ve ben, söylediklerinden dolayı arkasından şaşkınlıkla bakakalmıştım. Gitmeden hemen önce söyledikleri zihnimde sürekli kendini tekrar ediyordu. Güzel kızım... Belki biraz daha acı çeker... Bu adam karımı benden çalmasaydı... Annen bu adam yüzünden öldü...

"Amca, sanırım Açelya'ya bir açıklama borçlusun." Yalçın'ın konuşmasıyla bakışlarım babamı buldu. En çok sesi çıkan suçlu olan mıydı, suçsuz olan mı? Yutkundum. Söyleyeceklerinden, duyacaklarımdan korkuyordum. Bir adım ilerleyip babama yaklaştım.

"bu sefer kaçamazsın baba. Bana cevap vermek zorundasın." dedim gözlerinin içine bakarak. Başını yere eğdi.

" Bu sefer olmaz... bu sefer susmana izin vermem. Aksi halde o adamın dediklerini doğru kabul edeceğim ve bu beni sonsuza kadar kaybetmen demek." diye eklediğimde gözlerim dolmuştu. Hızla kafasını kaldırıp gözleri gözlerimi bulduğunda, sıkıntıyla nefes verdi.

"tamam, anlatacağım. Gel oturalım şuraya." dedi kanepelerin olduğu yeri işaret ederek. Başımı 'tamam' anlamında salladığımda hepimiz kanepelere yerleştik. Babamla tekli koltuklara geçtiğimizde diğerleri de kanepelere oturdu. "evet, dinliyorum" dedim gözlerimi babamdan ayırmazken.

"nereden başlasam..." bakışları kısa bir an yeri buldu ama sonra tekrar bana döndü.

"Orhan... ben... annen..." deyip yüzünü buruşturdu, elleri saçlarına gittiğinde ofladı.

"anlamıyorum baba. Nereden başlayacağını bilmiyorsan ben sorayım sen sorularıma cevap ver." dediğimde başını olumluca salladı.

"ilk olarak bu adam kim?" diye sordum.

"Orhan... annenle evliydi. Annen onunla evlendiğinde on altı yaşındaydı... yani yaşındaymış. Anneni de öldüren o."

"iyi de o zaman neden senin yüzünden olduğunu söyledi. Ne yaptın?" dedim gözlerimi kısıp.

" neden öyle söyledi bilmiyorum. Ben sizi ilk tanıdığımda annen çoktan ölmüştü." dedi bakışlarını yerden ayırmadan.

" ilk ne zaman tanıdın ki?" diye sordum bu sefer. Kafasını kaldırıp yüzünü bana çevirdi. Bakışları hüzün doluydu.

"ben... çok üzgünüm Açelya... anneni ben öldürmedim inan bana ama... ama sen geçmişini benim yüzümden unuttun." dedi pek de sorduğum sorunun cevabı olduğunu düşünmeyerek.

"nasıl?" dedim kaşlarım çatılırken.

"ben... sana çarptım arabayla. Bir anda önümde belirivermiştin. Bir sene komada yattın. Doktorlar vücudunda bir sürü morluk olduğunu söylemişti. Şiddet görmüşsün. Aileni bulmaya çalıştığımda tanıdım sizi. Sen galiba on üç yaşındaydın." şiddete mi maruz kalmıştım küçükken? Kim tarafından babam mı? Eğer babamsa annem hakkında gördüğüm rüya yalan mıydı? Ya annemse? Hayır değildir, değil mi?

"şimdi bu Orhan... benim babam mı yani?" dediğimde tekrar başını öne eğip zorlukla aşağı yukarı salladı. Bende önüme dönüp dirseklerimi dizime yasladım ve ellerimi saçlarımın arasına geçirdim.

GEÇMİŞE GÖMÜLÜWhere stories live. Discover now