Bölüm 13- Evlilik?

12 5 1
                                    

Yaşananlar unutulabilirdi ama geçmiş yine de kendine ait izler bırakırdı. Her şeyin kendi hikayesi vardı ve bizim bildiklerimiz gördüklerimizden ibaretti. Peki bu gördüklerimin altında yatan hikaye neydi? Daha fazlası var mıydı..?

Babamın defterinin arkasında bulduğum kağıtta tanıdık isimler vardı.

"Kurban Demet Yılmaz... Bıçakta iki parmak izi vardı. şüpheliler Neşe Yılmaz ve Orhan Yılmaz" kağıtta yazanları görünce çok şaşırmıştım. Babam onları tanıyor muydu? Açelya'yı hiç görmüş müydü? Acaba... resmi Açelya çizmiş olabilir miydi? Sonuçta onun için anlamı olan bir şeydi bu pasta... Bunu öğrenmenin tek yolu vardı, Açelya'ya sormalıydım. Büyük ihtimalle hatırlamayacaktı ama şansımı deneyebilirdim.

Hızla yataktan kalkıp defterle birlikte odadan çıktım. Salona geçtiğimde sadece Emir'i gördüm. Başını kanepeye yaslamış öylece tavanı izliyordu. Geldiğimi fark ettiğinde yüzünü bana döndü.

"daha uyumadın mı?" diye sorduğunda başımı iki yana salladım.

"sen niye uyumadın daha? Diğerleri nerde?" dedim.

"Açelya Şirin'i de alıp odasına çıktı. Uyku tutmuyor beni de. Hala atlatamadım Şirin'in yaşadığının şokunu... " dediğinde hiçbir şey söylemedim. Normaldi çünkü ama benim iş ertelenmişti. Anlaşılan sabahı beklemem gerekiyordu.

"yok valla bulamıyorum. Ne kadar düşünsem de bir sebep bulamıyorum. Babam neden Şirin'i bizden gizledi ki?" diye sordu ama daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi.

"bilmiyorum ama geçerli bir sebebi olmalı." dediğimde iç çekti. "çok fazla düşünme. Git de uyu"

"öyle yapacağım. Bu arada sen neden uyumadın?" dedi ayağa kalktığında.

"hiç uyku tutmadı da, şimdi bende yatarım." dediğimde başını sallayıp yanımdan uzaklaştı. Ellerimi saçlarımın arasına yerleştirdim. Sanki herkesin birbiriyle bağlantısı vardı. O kadar çok cevapsız soru vardı ki... Derin bir nefes alıp ayağa kalktım ve uyumak için odama gittim. Yatağın üzerindeki eşyaları tekrar kutuya koyup kutuyu da yatağın yanına yerleştirdim. Sadece defteri komidinin üzerine koydum. Sabah Açelya'ya da gördüklerimi gösterecektim. Çok geçmeden düşünceler eşliğinde uykuya daldım.

***

Açelya'dan...

Kahvaltıyı hazırladıktan sonra herkesi uyandırdım. Uyku tutmadığı için erken kalkmıştım. Elimde kahvemle salonda oturuyordum. Çok geçmeden Şirin merdivenlerden inip yanıma geldi.

"günaydın" dediğinde bende aynı şekilde karşılık verdim. Pek mutlu görünmüyordu.

"bir şeyin mi var?" diye sordum ama başını sallamakla yetindi.

"çok özür dilerim Açelya... sana yaptıklarım için çok üzgünüm gerçekten." dedi en sonunda dayanamayıp. Elimdeki kahveyi sehpaya koydum.

"Şirin bunu konuşmuştuk. Sana kötü davranacak değilim ama bu çabucak güvenebileceğim anlamına gelmiyor. Bu güveni de sürekli özür dileyerek oluşturamazsın." dediğimde başını eğdiği yerden kaldırıp gözlerimin içine baktı. Dün arabada gelene kadar konuşmuştuk. Biraz vicdan azabı çektirmiş olabilirdim ama hak etmişti.

"ne özrü?" Emir'in sesiyle bakışlarımız aynı anda ona döndük.

"şey... Şirin kahveyi dökecekti neredeyse de o yüzden özür diledi." dedim ama söylediğim cümlenin ne olduğunu unutmuştum.

"ciddi misin? Bununla güvenin ne alakası var?" dediğinde söylediğim şeyin farkına vardım.

"abi... güzel uyudun mu?" dedi Şirin konuyu değiştirmek için ama işe yaramamıştı. Emir gözlerini kısıp Şirin'e baktı.

GEÇMİŞE GÖMÜLÜWhere stories live. Discover now