24.Bölüm (Tehdit)

709 26 3
                                    

Merhaba Merhaba Merhaba yine bennn! Bundan sonra olabildiğince sık bölüm yayınlayacağım okurkuşlarım. Beğenil yorumlarınızı benden esirgemeyin lütfen sizi çoooook seçiyorummmmm ❤️

Sabah kalkıp dolabım önünde durdum kıyafetlerime bakıp hangi kıyafeti giyeceğimi düşünüyordum. Çok heyecanlıydım ancak bir o kadar da çok korkuyordum. Kırmızı elbisemi üstüme tuttum önü baya açıktı, bunu giyersem adamın konuşacağı varsa da konuşmazdı. Sürekli farklı farklı kombinler denedikten sonra mavi elbisemi giymeyi tercih ettim v yakalı çiçekli omuzları üstü tülden çok sevdiğim bir elbiseydi. Geç kalıyordum biran önce çıkmam gerekiyordu...

Şirkete girdiğimde, ayaklarım istemsiz geri geri gidiyordu. Yüzleştiğimiz duygulardan dolayı, kaşılaşacağım tepki beni geriyordu. Ne konuşacaktık neyi konuşacaktık ki biz sevgili değildik flört te etmiyorduk neden birbirimize karşı bir açıklama ihtiyacı hissediyorduk ki aranızda beynini bu kıza bağışlayacak bir gönüllü arkadaşımız var kes sesini iç ses! Ben gerçekten olanların gidişatından hiçbir şey anlamamıştım, bir yanda Orhanın itirafları bir yandan Korkmaz bey ile aramızda yaşanan o tuhaf hisler. Kırgın da olsam ona bazı şeylerin oturması için onunla konuşmaya ihtiyacım vardı. Ne olursa olsun sonucu ne olursa olsun her şeye bir açıklık getirilmesi gerekiyordu. Bunları söylüyorum söylemesine de uygulaması benim için o kadar zordu ki kalbim heyecandan yerinden fırlayacak gibiydi. Sahi ben niye süslendim ne bu halim? Korkmaz beyde de akıl yok ne buluyor şu yarım akıllı da cevabını bildiği soruları sürekli soruyor kendine ben olsam sarışın ince belli zeki mavi gözlü uzun boylu... İç seeeeesss! Şu iç sesim bir insan olsa, karşıma dikilse tokat manyağı yapardım onu kesin. Neseler söylüyor kafayı yedirtecek bana. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar canım neyse muhatap olmayacağım seninle...

Masamın olduğu yere çantamı bırakıp dosyaları düzenledikten sonra, Korkmaz beyin odasına yöneldim. Kapıyı açarken kalp atışlarım kulaklarımdaydı. İçeri girdiğimde ne yazık ki Korkmaz beyi göremedim. İşleri mi vardı? Gerçi olsa asistanı olarak bundan haberim olurdu. Pelin hanımı bulup Korkmaz beyin nerede olduğunu sordum, şirkete hiç uğramadığını evde olduğunu söyledi tek bir çare vardı evine gitmek...

Taksiye binip soluğu kapısının önünde aldım. Ev dediğime bakmayın malikane gibiydi çok büyüktü Korkmaz beyin yaşadığı villa gözümü alamamıştım, benim fakirhane bunun tuvaleti kadardı. Aman düşündüğüm şeylere bakın...

Maşallah bugün ordan oraya girip duruyordum. Kapıyı çaldığımda Selviyle karşılaşmam bir oldu şaşkınlıkla ve çatık kaşlarla bana bakıyordu.

"Ne işin var burda?" Ay hanımefendiye hesap vermemiz eksikti. Cevap verme gereksinimi duymadan içeriye girdim.

" Burayı dingonun ahırı mı sandın kime diyorum!" Selvi cırladıkça gına geliyordu bana bu kız sürekli bir şeylere burnunu sokmak zorunda mıydı? Korkmaz bey salonda koltukta yatıyordu ona ilerledim yavaş adımlarla Selviye aldırmadan.

" Uyandırma sakın. Uzak dur abimden sıradan bir çalışan olduğunu unutuyorsun galiba." Dönüp nefretle suratına baktım.

" Sanane selvi sanane!" Küçük bir inilti doldu kulaklarıma panikle kafamı çevirdim Korkmaz beyden geliyordu. Daha fazla Selviyle muhattap olmadan gidip başucunda oturdum yüzünde bir huzursuzluk vardı kaşları çatıktı. O kadar mahsum duruyordu ki yanına uzanmak ona sarılıp beraber uyumak istedim. İçime oturmuştu bu fikir, garipsedim neler düşünüyordum böyle...

Parmaklarımı uzatıp çatık kaşlarını düzeltirken alnının tenimi yakacak derecede sıcak olduğunu farkettim.

" Yanıyor ateşi var." Selviye döndüğümde ellerini göğsünde birleştirip ters ters baktı suratıma bu durumda olmasak yolardım şu kıl kuyruğunu.

" Dünden beri doktorlar başında yeni iğne vurdular dinlenmesi gerekiyor Ayşe sal abimi defol git burdan anlamıyor musun sen beni." Ardından hizmetçiye seslendi

" Serap şu kıza eşlik et yoksa elimden bir kaza çıkacak."

" Ben hiçbir yere gitmiyorum." Serap diye seslendiği hizmetçi olan kıza dönüp

" Bana yardım eder misin onu odasına taşıyalım." Başıyla onaylayıp geldi yanıma ve bir koluna o girdi bir koluna ben Selvinin homurdanmalarına aldırmadan Korkmaz beyi odasına götürdük. Koca yatağın içinde cenin pozisyonunu alıp küçük bir çocuk gibi kaybolmuştu yatakta.

Saatlerce başında bekledim eski bir yöntem de olsak ıslak bez koydum alnına ateşi düşene kadar. Akşam olmuştu hava kararmıştı kendine gelmiyordu ateşin etkisiyle telefonum çaldı Orhan yazısını görünce, panikledim burda olduğumu öğrenirse olay çıkarır huzursuzluk yaratırdı. Odadan çıkıp bulunduğum koridorunda durup telefonu açtım.

"Efendim Orhan"

" O adamın evinde ne işin var?" Sorduğu soruyla afalladım burda olduğumu nerden biliyordu.

"Boşuna inkar etme Ayşe Korkmaz'ın evindesin, sana anlattım Ayşe seni nasıl sevdiğimi neler yaşadığımı neden gitmek zorunda olduğumu anlattım..." sesi ağlamaklı geliyordu korkmaya başlamıştım, derin bir nefes alıp devam etti.

" Sen beni tekrar kabul ettin, sana verdiğim yüzüğü taktın. Duygularımı nasıl hiçe sayarsın senin bu evde ne işin var Ayşe!" Ses tonu yükselmiş son adımı seslenişinde resmen kükremişti.

"Orhan sakin ol ve dinle beni..."

" Ben seni dinlemek istemiyorum, ya o evden çıkar o adamdan uzak durursun yada önce ona sonra kendi kafama sıkarım." Gözlerim dehşetle aralandı.

"Sen ne diyorsun Orhan! Ne biçim konuşuyorsun benime!"

"Çok güzel konuşuyorum duygularımla oynadın sen benim, madem beni kaale almıyorsun geliyorum oraya." Elim ayağıma dolaşmış köşeye sıkışmıştım ne yapacağımı şaşırmış haldeydim.

" Tamam Orhan çıkıyorum sadece 2 saat ver bana sonra çıkıp gideceğim."

"Ayşe.."

"lütfen Orhan."

"Peki bekliyorum seni aşağıda" telefonu kapattıktan sonra göğsüme oturan öküzle burun buruna geldim. Derin bir soluk alıp tekrar odaya girdim. Korkmaz beyin odasına girdim, hüzünlü bir şarkı çalıyordu kafamda deli gibi ağlamak istiyordum. Nasıl bir belaya bulaşmıştım ben? Korkmaz beyin başucuna gidip yatağın boş yanına kıvrıldım iyice sokuldum ona. Niye yaptım bilmiyorum sadece ona bu denli yakın olmaya ihtiyacım vardı. Küçük küçük damlalar akıyordu gözlerimden. Küçük bir inilti daha kaçtı Korkmaz beyin dudaklarından.

"Ayşe..."  Dudaklarından adımı duyduğumda şaşkınlıkla yüzüne bakıp kendinde olup olmadığını yokladım. Hâlâ uyuyordu. Daha çok ağlarken bir yandan sesim çıkmasın diye ağzımı kapatıyordum. Biraz daha kalırsam yanından ayrılmayacaktım. Doğrulup kalkarken bir el sertçe bileğimi kavradı.

"Gitme..." Korkmaz bey gözlerimin içine bakıyordu doğrulup benimle yüzünü hizalamıştı öyle ki nefes alışverişini bile hissediyordum. İyice yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapatarak dudaklarını öpmeye başladım. Benden hiç beklemediği o kadar belliydi ki şaşkınlıkla karşılık vermişti. Uzun uzun öpüştük dudaklarından ayrılan ben olmuştum yine. Yüzünde çocuksu bir gülümseme vardı belli ki çok hoşuna gitmişti bu durum. Oysaki benim içim yanıp kavruluyordu.

"Gitmem gerekiyor." Ellerim saçlarında geziniyordu."

"Ayşe."

"Görüşmek üzere Korkmaz bey."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 28, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ACEMİ ASİSTAN (Sakarlar Kraliçesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin