16. Bölüm(Şehir Dışı)

5.6K 309 54
                                    

'' Yani ben anlamıyorum neden öyle bir şey yaptınız?'' Keskin bakışlarını bana saplayıp yumruklarını sıktı. İlk defa hakaret yahut tehdit savurmak yerine sessiz kalmıştı.
" Korkmaz bey beni duymuyor musunuz?" Öylece sırtını dönüp yürümrye başladı. Bende arkasından onu izliyordum. Kırgın gibiydi bilmiyorum belki bana öyle geliyordu. Karakolun önündeydik olaylar büyümüş korkmaz bey  -nereden bulduğu bilinmez- ahşap sandayleyi adamın kafasında kırmıştı. Adamlar korkudan şikayetçi olmamıştı ve yaklaşık 4 saatin ardından Korkmaz Beyi serbest bırakmışlardı. O anguş ve korumalarını en son arabaya binerken gördüm gerisini hatırlamıyorum.
  Düşüncelerimden sıyrılıp arkasından yürümeye başladım arabası konser yerinde kalmıştı. Elleri ceplerinde adımları sertti.

'' Mecnun oldun başıma kime diyorum." Orangutan gibi yalpalana yalpalana koştum topukluyla bir tarafımı kırmadan nihayet ona ulaşmıştım. Yüzüne bakma imkanım olduğunda çok solgun durduğunu farkettim.

" Şey... Korkmaz Bey niye yolunu kaybetmiş vahşi antilop gibi  melül melül bakıyorsunuz?" Verdiğim örneğe göz devirip tepki vermesini bekledim ama yine aynı yüzle beni inceledi.

" Yarın istersen dinlen gelme, yoruldun." Sonunda konuştuğunda korkudan kalbim duracaktı neden bu kadar sakindi.

" Korkmaz bey yoksa beni öldürme planları mı yapıyorsunuz, başımı kovaya sokup öldürecek misiniz, yoksa ellerimi ve ayaklarımı bağlayıp baş aşağı camdan mı sallandıracaksınız ayyy beynime kan gitsin istemiyorum. Korkmaz bey yoksa pirana cemiyetine beni et diye mi suna..."

"Lütfen benden uzak dur, sadece  uzak dur." Çok üzüldüm. Kırılmadım sadece üzüldüm çünkü bu kadar sakin durması belli ki başına iş açtığım için bana kırgın olmasından kaynaklanıyordu.

" Özür dilerim yemin ederim benim hatam değildi."

" Maksadın ne Ayşe erkeklerin dikkatini çekmek mi?" Sorduğu soruyla afallayarak ürperdim.

" O nasıl söz öyle."

" Onları sağ bıraktığıma dua et." Yüzünü bana çevirdi nihayet ve solgun bakışlarını gözlerimle hizaladı.

" Benim bu tür şamatalıklara tahamülüm yok anladın mı? O adamı boğmamak için kendimi zor tuttum."

" Tuhaf davranıyorsunuz."

" Unut gitsin kendi kendime konuşuyorum." Diyerek gitti. Ertesi sabah şirkete geldiğimde de ben yokmuşum gibi davranıyordu eski hizmetimi esirgemiyor onunla konuşmaya çalışıyordum fakat hiç karşılık vermiyordu. Önündeki dosyalarla uğraşıyor dediklerimi kaale almıyordu. Hatta bir  keresinde

"Benim canım sıkıldı kavga edelim mi?" Dediğimde az da olsa güldüğünü farketmiştim ama hemen kendini toparladı.

" Çıkabilirsin müsade ediyorum." Diyerek veni kibarca kovdu. 2 hafta böyle sürdü sessiz sessiz bu durumun düzelmesini bekledim ama değişmedi. Ne yapmaya çalıştığını çözemiyordum ancak onu çok özlemiştim çünkü patronumdu ve onunla uğraşmaktan zevk alıyordum. Ama o beni hâlâ kaale almıyordu. Bir sabah uyanıp şirkete geldiğimde heyecanla odasına gittim ve  kapıyı çalıp içeri girdim. İçeride yoktu çalışanların verdiği bilgiye göre bir kaç gün iş için şehir dışında olacaktı ve ben asistanı olmama rağmen en son duyuyordum.
Kesinlikle haksızlıktı ancak son noktayı koyan şey ise aralarında konuşurken duyduklarımdı " Kız çok güzeldi." " Acaba aralarında bir şey mi var?" Gibi sık sık kurulan cümleler içime otururken, işin  bahane olduğunu anladım.  Sevgilisiyle gitmişti.

Valla önümde ösymnin çok sağlam bir sınavı var özür dilerim yazmakta zorluk çekiyorum okurcanlar fırsat buldulça yazacağım yorumlarınız çok güzel tek tek okuyorum ve sizi sahiden seviyorum keyifli okumalar😍💜

ACEMİ ASİSTAN (Sakarlar Kraliçesi)Where stories live. Discover now