14.Bölüm(Enişte)

7.7K 395 48
                                    

'' Enişte?..'' Sorgu dolu bakışlarını Kübra ve Merve'ye odaklayıp ardından bakışlarını bana çevirdiğinde, kırmızının en koyu rengine bürünmüştüm. Aptal aptal gülüp durumu toparlamaya çalıştım.

'' Korkmaz bey, Kübra ilk okul itibariyle Merve ise lise itibariyle arkadaşım. Bizi yan yana görmeleri fesat yönlerini ortaya döktü de bir an aramızda bir şey olduğunu sanıp Enişte diye...'' Eliyle ağzımı kapatıp kaşlarını çattı.

'' Nefes al.'' O iki şeytan altan altan kıkırdarken ben iyice küplere binmiştim.

'' Valla Ayşe Korkmaz beyin ismini dilinden hiç düşürmüyorsun ki; fesatlaşmamak ne mümkün.'' Korkmaz beyin arkasından el kol hareketi yapıp Merve'yi susturmaya çalışmam işe yaramamıştı. Korkmaz Bey gözlerimin içine bakıp elini omuzuma atıp beni kendine doğru çekti ve kulağıma eğildi. Kalbim çayırlarda koşuşuturan bir atın ruh halini alırken nefesimi tuttum.

'' Demek arkadaşlarına benden bahsediyorsun sürekli.'' Nefesimi aniden bıraktığımda öksürük krizine girmiştim. Elimle onu ittirip ters ters baktım yüzüne.

'' Ne münasebet canım!'' Merve ve Kübra kahkaha atmaya başlayınca, Korkmaz beyi bırakıp onları kovalamaya başladım.

'' Beni bu adamın diline düşürdünüz ya öldüreceğim sizi!'' Korkmaz bey de arkamdan gülüyordu. Koridorda koşuştururken tuhaf bakışlar çoktan üzerimize toplanmıştı. Temizlik malzemelerinin olduğu dolaba girdiklerinden ben de son bir hamleye onların beraberinde girip kapıyı üzerimize kitledim.

'' Hainler! İnsan arkadaşına bunu yapar mı?''

''Ne yapayım. Çok güzel bakıyordun adama. İyilik yapasım tuttu.'' Kübra pişkin pişkin konuşurken, onun üzerine atılıp yere devirdim. Lise de hep kimsenin olmadığı yerlerde,  birbirimizin üzerine atlardık; Tabi bu birbirimize yaptığımız bir yanlış sonucu gerçekleşirdi. Dıştan görenler erkeklere özendiğimizi zannederdi ancak bu bizim için bir sevgi gösterisiydi. Kahkahalar eşliğinde Merve 'de benim üzerime atlamıştı. Altta ezilen yine Kübra olmuştu. Nefessiz kalsak ta gülmekten taviz vermiyorduk.

***

Bir kahkaha yoğunluğunun ardından köşeye yığılıp soluklanıyorduk. Benim ani durgunluğum onları tedirginleştirmişti.

'' Özür dilerim bu kadar kızacağını bilmiyordum.''

'' Kübra... Hatırlıyor musunuz sonrasında Orhandan sonra hayatıma başka birini almayacağımı söylemiştim. -Terk edildim, erkeklere olan güvenim yok oldu. Bir daha başka birini hayatıma almayacağım.- Havasında değilim. Biz ne adamlara şahit olduk en mükemmel erkek bile aldatıyor. İstitatiksel olarak bile bu apaçık ortada. Dünyanın en güzel yürekli insanı bile layıkıyla bir adam bulamıyorsa benim gibi bir kadının iyi bir adama rast gelmesi mucizevi bir şey... Kusura bakmayın ama bana ait olan bir adamın gözünün dışarıda olmasını kaldıramam. En iyisi evlenmemek.''

'' Ah be güzelim, bunun aksini söylemek yalancılık olur.'' Kübra'nın gerçekçi konuşmalarının ardından,

'' Olsun biz bize yeteriz.'' demişti Merve. Gözlerim dolu dolu onlara sarılırken onlar da tek bırakmamıştı beni. Ayağa kalkıp odadan çıktık. Korkmaz beyin odasına kadar eşlik etmişlerdi bana. Korkmaz beyle karşılaşmamızın arından buğulu gözlerim. Göz bebeklerini sarmıştı. Şaşkın bakışlarıyla karşılamıştı.  Masama geçmeye kalkıştığımda kolumdan kavradı.

'' Dediğim şeye mi alındın?'' Gözlerinin içine baktığımda ruhumun delik deşik oluşunu hissedebiliyordum. Korkmaz bey de bahsedilen o adamlardan farklı değildi. En azından öyle umuyordum. Eskiden farklıydı ancak aniden bütün algılarım değişmişti.

'' Bırak kolumu!'' ses tonumdaki yükseliş ve ani tepkim afallamasına neden olmuştu. Gözlerini kızlarda gezdirip ne olduğunu kavramaya çalışıyordu. 

'' Gel benimle.'' kolumdan çekiştire çekiştire beni odasına götürdü. Tepki vermedim, kızlar da öyle... Kapıyı sertçe örtüp beni koltuğa oturtturdu ve gömleğini kıravatını gevşeterek ortalıkta volta atmaya başladı.

'' Dengesiz!'' Gözlerinde ki öfke içime kadar işlemişti.

'' Dışarıda ne bok yiyorsan ye ama şu ayarsız ruh halini şirkete taşıma.'' soluklanıp azarlamaya tekrar tekrar devam ediyordu. Başım önde çıtımı çıkaramıyordum.

'' Daha az önce gülüyordun!Şu ani çıkışlarına bir son ver artık!'' Sehpanın üzerinde duran bardağı eline aldığı gibi öfkeyle yere fırlattı. Yerde parçalara ayrılan bardağa odaklanmıştım. Sesi kulaklarımda uğuldamaya başlamıştı. Silikleşiyordu. Yerimden kalkıp eğildim ve parçaları toplamaya başladım.

'' Sana diyorum!'' Yanaklarıma boşalan göz yaşları dağınık saçlarımın arasında üzücü bir manzara yaratıyordu. Parçaları toplayıp sehpanın üzerine indiriyordum. Aniden önümde diz çöküp bileklerimden kavradığında yüzüne bakmak zorunda kaldım. Bakışlarımda ki hüzün sert yüz hatlarını yumuşatmaya yetmişti. 

'' Ağlıyorsun.''

'' Birine zarar vermeden bu parçaları toplamam lazım.'' Bileklerimi ellerinden kurtarıp şuursuz bir şekilde ufak parçaları toplamaya başladım.

'' Her yerdeler...'' defalarca aynı şeyi sayıklayıp duruyordum. Parmakları çenemi kavramış ardından ellerini yanaklarıma yerleştirdi.

'' Zarar veriyorlar.''

'' Kim...'' sakin bir ses tonuyla beni yatıştırmaya çalışıyordu.

'' Onlar.'' yerdeki cam parçalarını işaret edip şuursuzca ağlayıp duruyordum.

'' Kendine gel Ayşe.''

'' Kırıyorlar.''

'' Ayşe...''

'' İncitiyorlar.''

Kollarını bedenime sarmış sımsıkı sarmalamıştı beni. Göğsünde hafifleyen acı ve yoğunlaşan bir göz yaşı akımı rahat bırakmayacaktı anlaşılan. 

'' Dik durduğun takdirde, bu ufak parçalar sadece ufak kesiklerle canını yakar. Geçici ve canını azıcık yakacak yaralar bırakır; Ancak zayıf olursan o küçücük parçayla canına kast etmek isteyen , o parçayı şah damarına dayamak isteyen insanların önüne geçemezsin.''

'' Canım yanıyor...'' sesimden yükselen feryat göğsünde boğuklaşıyordu.

'' Yaşamak istiyorsan, önce nefes almayı öğreneceksin.''

'' O zaman bana nefes almayı öğret.''

'' Bak şimdi havayı burun yoluyla akciğerlerine dolduruyorsun...''Geri çekilip Şaşkın dolu bakışlarımı iç çeke çeke gözlerine sabitledim. Gülüyordu. Göğsüne yumruğumu geçirdiğimde, ağız dolusu gülüşlerinin arasından zorlukla konuştu.

'' Seni güldürmeye çalışıyordum.'' bu cevap karşısında istemsiz de olsa gülmeye başlamıştım başarılı olmuştu.

'' Çok kötüsün.''

'' Senin de pek iyi olduğun söylenemez.''

'' Oh bütün sümüğümü gömleğine bulaştırdım.'' Nispet eder gibi göğsümü sağ elimle yukarıdan aşağı doğru sıvazlayıp güldüm.

'' Ne alaka?'' 

''Hep sen mi dalga geçeceksin.''

'' Çocuk.''

'' Diyecek bir şey bulamadım.'' cevabıma zafer gülümsemesini yapıştırmıştı.

'' Kahve getir.'' ani komutuyla bön bön suratına baktım.

'' Biraz daha burada durmaya devam edersen kollarımda ağlamak için bahane aradığını sancağım.''

'' Ulan!''

'' Haydi Naş...''


ÇOOOK Uzun bir zaman oldu yazmayalı. İnanın 6 tane kursum var hiç fırsat bulamıyorum yazmaya bunun beraberinde de staj ve okulum var siz düşünün artık. Fırsat buldukça yazmaya çalışacağım inşallah.



ACEMİ ASİSTAN (Sakarlar Kraliçesi)Where stories live. Discover now