17.Bölüm(Selvi)

5.7K 307 84
                                    

Multi;Selvi

Başım önde içimi kemiren korkularla Korkmaz Beyin odasının yolunu tuttum. Bu durum beni niye bu kadar rahatsız etmişti ki bahaneydi sanırım. Dünkü yaşananlardan dolayı, oluşan pişmanlığımı öne sürerek, bu sinire bir ad koymaya yeltensem de malesef fayda etmiyordu. Hiç öyle sakarlık yapacak hevesim de kalmamıştı ki...
Asık suratımı toplamayı umarak kendimi rahatlatmayı denedim kuruntu yapıyordum. Bir süre sonra bu sesli bir siteme dönmüş "kızdan banane" deyip durmuştum. Karşımda Orhan'ı görmeyi beklemiyordum şu mendeburla sürekli karşı karşıya gelmek canımı sıkıyordu. Yüzünde o soytarı sırıtışı, bana doğru yürümeye başladığında kaşlarımı çattım. 'Ne var' der gibi başımı salladım ve yolumu değiştirdim. Ailesi böyle bir hataya nasıl düşmüşler, insan oksijen israfı doğurur mu?
"Ayşe!" Bana seslendi ve yetişerek yanımda yürümeye başladı.

" Sen söyleyince adımdan tiksindim." Yüzümü kırıştırdım. Hiç oralı olmadı bile.

" Seni özledim." Yüzsüzlüğün daniskası!

" Dayak yemek istemiyorsan uzak dur benden." Hızla yürüyerek ondan uzaklaşmayı denediğimde arkamdan kurduğu cümle yere çivilenmeme ve söylediklerini beynimde fokurdatmaya neden oldu. Onun için ölüm planları yapmaya başlamıştım bile.

" Korkmaz bir kızla şehir dışında diye mi bu öfken? Ah! Şu saçma intikam duyguna dayanan çakma kıskançlığını bir kenara bırak ta bana olan hislerinin farkına var artık." Oldum olası zaten öfkemi kontrol edemiyorum yanına ilerleyerek gerizekalının kravatından tutup boyun kısmını iyice sıktım. Kıpkırmızı olmuş, elimden kurtulmaya çalışıyordu. Daha yeni farkettiğim yanındaki adam telaşla ellerimi ayırdı kıravattan. Öksürük krizine girerek derin nefes almaya başladı.

" Seni boğarım. Duydun mu? Seni boğarım!" Gülmeye başladı.

" Sen eskiden de bu kadar hırçındın." Kesik kesik kurduğu cümle iyice celallenmeme neden olunca üstüne atıldım ve saçını çekip kafasını ısırdım.
***
Bana olan sevgisinden, karşılık vermemesi işime gelmişti, yoksa dövse elinden kimse kurtaramazdı beni. Arsız güle güle uzaklaşmıştı yanımdan. Onu geçtim içimdeki hüzne bir türlü ad koyamıyordum içimden bir ses cabbar olsun dedi hayır iç sesimde salak... Geldiğinde Korkmaz efendiyle konuşmamayı planlıyordum ama sonra düşündüm de hangi vasıfla? Durdum saatlerce düşündüm artık bunalıma girecek noktaya gelmiştim. Bananeydi banane! Ama en çok ta banaydı içime çöreklenmişti onun şu umursamaz halleri. Üstelik maymun kılıklı şu herifin dilinede de düşürmüştü. Patron yok bahanesiyle bir günlüğüne izin alıp Kübra ve Merveyle dışarı çıktık ve pizza yemeye gittik. Yüzümün asık oluşundan anladılar bir şeylerin ters gittiğini. Daldığım bir anda kübra elini yüzümün önünde salladı.
"Ayşe iyi misin?" Başımı olumlu anlamda sallayıp iyi olduğum yalanınını onlara inandırmaya çalıştım. Pizzalar geldiğinde bir solukta tabağın hepsini bitiren ben, sürekli tabakla bayışıyordum. Merve çatalını bırakıp seslice ofladı.
"Bunaldım ama... Ayşe neyin var anlatsana artık." Tek diyebildiğim.
"Korkmaz Bey..." oldu. Öyle mahsumca bir mırıldanıştı ki bu sanki yıllarca özlemini çekmişim de adı ilk defa dilimde ağırlanmış gibiydi, boynumu büktüm. İçimden ağlamak geliyordu ama yapamıyordum gururum duraksamama neden oluyordu. İkisi de panikle
"Ne oldu Korkmaz Beye?!"
"Bir kadınla şehir dışına çıkmış." İkisi de sessizliğe gömüldü. Pizzayı yemeye devam ettik. Soru soracak cesareti kimse bulamadı ben de dahil onlara "Acaba sevgilisi midir?" diye soramadım, alacağım cevaptan korkuyordum. Onlar da her ihtimale karşı bu konu hakkında, en ufak bir görüşlerini söylemediler;Ancak Kübra'nın son sorusu günlerdir aklımı kurcalayan soruların tam ortasına değinmişti.

"Sen bu adamı seviyor musun?"

"Sen bu adamı seviyor musun?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ACEMİ ASİSTAN (Sakarlar Kraliçesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin