15.Bölüm(Konser2)

7.2K 385 81
                                    

Nihayet eli tuttu da bölüm yazma zahmetine girdi diyeceksiniz çok özür dilerim ama uzun zamandır yayımlamak için bekliyordum; ancak fırsat olmadı. Siz yb diye sıralayınca benim okurcanlarım çok mu şey istiyor yazayım gitsin diye atıldım sayfaya. Emin olun yorumlarınız bana ilham veren tek şey. Benimle olduğunuzu ve okurken yaşadığınız duyguları benimle paylaşın lütfen. Desteğinize ihtiyacım var❤ Bu arada telefondan yazıyorum yazım yanlışları için afedin lütfen. Öpüldünüz keyifli okumalar...

Koşuşturmadan yorulmuş Korkmaz beyin odasında koltuğa oturmuş randevuları gözden geçiriyor bir yandan da toplantı saatlerine göz geciriyordum. Not defterime yazdığım ismi tekrarlamaya çalışıyordum ki istemsizce bu eylemi sesli bir şekilde yapmıştım.

''Man...chu y-yang...Manchu Yang'' kulaklarımı dolduran gülme sesiyle gözlerimi Korkmaz beye yöneltmiş öfkeden küplere binmiştim.
'' Kulaklarım bunları da mı duyacaktı.'' Diye yakınıyor işaret parmağını masada sektiriyordu.
''Geçin dalganızı. İstesem su gibi okurum.'' İnanmadığı her halinden belliydi ben de inanmamıştım söylediklerime. Ancak bir şey söylemeden, önündeki bilgisayara gömüldüğünde aklıma gelen düşünceyle ani bir tepki verdim.

'' Bu adam Çinli olduğuna göre tekwando iyi biliyordur değil mi?' Gözlerini bilgisayarından ayırmadı.
''Yine ne saçmalıyorsun?'' Ayağa kalkarak tuhaf hareketlerle olmayan tekwandomu konuşturuyor. Onun şaşkın bakışlarından ben de ne yaptığımı çözmeye çalışıyordum.

''Ayşe hiç seni çekecek durumda değilim otur şuraya.''

''Bir gün öğrenirsem ilk işim sizi dövmek olur.''

''İmkansız hayal dedikleri bu olsa gerek.'' Baştan savıyor umursamıyordu. Pes ederek tekrar yerime oturdum. Önce önümde sehpada duran vazoyla oynadım sonra telefonumda Orhan'ın hesaplarına göz atıp karıştırdığı haltları öğrenmek için, irdelemediğim gönderi bırakmadım. Bir fotoğrafı gözüme çarptı. Yüzündeki bu yaramaz gülümseme hiç te yabancı gelmiyordu. Biran kendimi geçmişin sularına bıraktım. Bu duyguya bir taraftan direniyor diğer taraftan iliklerime kadar hissetmek istiyordum. Onu kendim için seviyordum. Onu sevmeye düşünmeye ihtiyacım vardı yoksa hayat nasıl geçinir durumda olabilirdi ki? Aklımdaki varlığına bile alıştığım bir adamı dilimin ucuyla sevmiyorum diyerek itemiyordum işte. Seviyordum;düpedüz seviyordum.

'' Siz erkekler nasıl kadınlardan hoşlanırsınız.'' Anlık sorumla şaşkınlığını gizleyemedi.

'' Bugün saçmalık kotamı illa dolduracağım diyorsun.'' Bütün işleri bıraktı ve ellerini masaya dayayarak asık suratımı inceledi.
'' Neden böyle sorular sorup duruyorsun.''
'' Kadınların gözünde bir ayı profili yaratmış erkeklerin gerçek yüzünü bilmek istiyorum. Yoksa siz erkek değil misiniz?'' Hah bu sahnede elinizdeki telefonu sıkıca kavrayın çünkü Korkmaz'ın öfkesi bir deprem büyüklüğünde.
'' Seni öldürürüm!''
''Al işte ayı!''
'' Hayır anlamıyorum bir çeşit imtihan mısın? Delirttin lan beni.''

'' Ne diyor Serdar abimiz ' İki deli bir araya gelmemeliydik..."

'' Kalk .Kalk.Kalk.''
'' Ne oldu ya.''
'' Ben elimi kana bulamadan çık şu odadan.''

'' İste gidiyorum bir şe...'' nakaratın devamını getiremeden göklerde kartal gibi uçan bir dosyanın üzerime doğu geldiğini görünce arkama bile dönmeden koşmaya başladım. Nasıl da gürlüyordu kereta kuyruğuna basmıştım yine. Valla helal olsun, adam iyi dayanıyordu. Kim inanabilirdi odadan çıkar çıkmaz bir şeyler yemek için yemekhaneye inerken merdivenden yuvarlanacağımı hem de düz tabanla! 1 2 3 yerde seke seke merdivenleri popomla pırıl pırıl yaptım. Tuhaf bakışlar tekrar üzerime toplanmış iyi misin diye sorup duruyorlardı.

ACEMİ ASİSTAN (Sakarlar Kraliçesi)Where stories live. Discover now