17. Bölüm "Tahrip hayatlar"

173 52 222
                                    

"Tesadüfleri bir araya yığan kaderdi."

"Haçin." Elini kapıyla birleştiren ondan başkası olamazdı zaten. "Seni görmek ne güzel." Böyle bir karşılama beklemediği için şaşırdı haliyle. Karşılamanın aslını gözleri arkama sabitlenince aldığını anladım. Birkaç saniye bakmak ve anlamlandırmak arasında kalan gözleri sonunda bana döndü.

"Buyursunlar?" dedim tüm sorularını erteleterek.

Niyetimi anlamış olacak ki beni pas geçti. Pas geçti diyorum çünkü hemen sonrasında "Gel buraya," diyerek elini kapının sağına doğru götürdü ve oradan minyon tipli, ufak tefek, güzelce bir kızı kolundan yakalayıp yanına çekti. "Hüma! Kız kardeşim. Bir süre seninle yaşayacak!"

İnsanların bana ve evime olan merakını asla anlayamıyorum. Yalnız kalmak, sakin bir hayat yaşamayı ummak bu kadar zor olamasa gerekti? Neden etrafımda sürekli kara bulut misali dönen bir takım rahatsız edici meseleler vardı? Ve ben neden hiçbirini istemediğim halde hepsiyle de uğraşıyordum?

"Ah tabii, yanında size de yatış verelim ister misiniz?" Bir metre arkamda duran Artun'a döndüm. "Nasılsa hastamız taburcu, yerimiz de var. Ne dersin, olur mu?" Deminki dolgun bakışları sinmişti. Gözleri artık kendi renginde, yeşilin en yeşil tonunda, tasalı ama umursamazdı.

"Ben anlamıyorum," dedim Artun'u kolundan yakalayıp bıkmışlıkla kapının dışına çekiştirirken. "Kapımda darülaceze mi yazıyor?" Haçin'i de aynı hışımla tutup içeri aldım. Ve ironinin böylesi! İsteksizliğimi açıkça gösterirken hâlâ doldur boşalt yapmaya devam ediyordum. İstikrarlı duruşum gözleri yaşartır nitelikte.

İçeri geçerlerken Haçin'in tek kaşı havada, gergin bakışları Artun'a dikilmişti. Aynı bakışla karşılık verince önüne döndü ve kısa süre sonra gözden kayboldu. Şimdi asıl meselimize dönelim. Son sözlerini unutmamıştım. Aslına bakarsanız geldiği andan beri söylediklerinin hiçbirini unutmamıştım. Durması gerektiği yeri, hatta durmamız gereken yerleri ziyadesiyle aşmıştık. Onun ne amaç güttüğünü bırakıp kendi sorunuma odaklanmalıydım. Zira ne halt etmeye ona uyup saçma sapan davrandığımı asla bilmiyorum.

Eğer kaşınmıyor ve yaralarımı kanatmaktan hoşlanmıyorsam onu kendimden uzak tutmalıydım. Keza gaza gelip bugün sergilediğim müthiş performansın tekrar etmemesi için kendimi de aynı mesafeyle ondan uzak tutmam gerekirdi.

Hiçbir şey söylemeden kapıyı suratına kapatacakken ayağını araya sıkıştırarak engel oldu. Yeni bir düzenek kurmaya hazırlanan yeşillerine tepkisizce baktım. Üzerinde durmak istemiyorum ama dedikçe de bir an sonra kendimi onun ne haltlar peşinde olduğunu düşünürken buluyorum ve bu hiç ama hiç hoşuma gitmiyordu.

"Geleceğim," dedi ve kapıyı ittirip bir adım kadar yakınıma yaklaştı. "Cevabını alamadığım her sorum ve sorunum için tekrar tekrar geleceğim, anlıyorsun değil mi?"

"Anlıyorum tabii," dedim gayet ılımlı bir baş sallamayla. "Yalnız anlamadığım konu başka. Neden? Yani neden sorunların için hiç tanımadığın birine gelesin ki? Ya da neden sık sık ısrarla hakkında hiçbir şey bilmediğini söyleyen o kişinin kapısına dayanasın? Sence de enteresan değil mi?"

Arkasını dönüp gitmeden evvel söylediği son sözler "Çünkü ne gariptir ki üç yıldan sonra kendi hayatımla ilgili tek hareketlilik senin etrafında dönüyor. Çok haklısın, bence de çok enteresan," oldu.

Saçmalıklarını bir kenara bırakıp derin bir soluk aldım ve uzun bir zamandır pansiyondan hallice olan evimin salonuna döndüm. Zira yeni bir macera da orada bekler. İçeri geçtiğimde Haçin bir koltukta kız kardeşi ona en uzak başka koltukta oturuyordu. Ortak olan tek şey birbirlerine olan öfkeli bakışlarıydı.

AYNADAKİ SARKAÇ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin