🍀8🍀

6.2K 563 154
                                    


"İnansaydım bir ömür beklerdim gelmeni.
Ve inan,
saydım,
Bir ömür geçti beni sevmeyeli...
🍂

(Sınırımız 200 oy ve 80 yorum, yoncalarımız hazır mı:)

🍀

Uykusuzluktan sızım sızım sızlayan göz kapaklarını avucunun sert yüzeyiyle hafif olmayacak şekilde ovuşturdu. "Sare, çok huzursuz. Dişten olduğuna emin misin?"

"Eminim abi, Tuğkan'da öyle. İçine sinmeyecekse acile götür istersen ama verdiğim ilacı yazacaklar."

Omzuna yatırdığı minik bedenin sessizliği korkutuyordu onu. Normalde ya olmayan dişlerini babasının yanağına geçirirdi ya da küçücük parmaklarını saç tutamlarına atar, babasına hiç acımadan çekerdi. Bugün ise saatlerdir yer yer ağlamış, en çok da halsiz halsiz durmuştu.

"Tamam sen öyle diyorsan. Rahatsız da ettim, kusura bakma n'olur. Ne yapacağımı bilemedim."

"Estağfurullah abi, buraya getir diyorum dinlemiyorsun da."

"Yok sabah getiririm yanına. Gecenin bir vakti zaten, ben bakarım kızıma."

Daha fazla uzatmadan iyi geceler diyerek kapattı telefonu Murat. Odanın bir köşesine rastgele fırlatırken; "Babam, neren ağrıyor ha güzel gözlüm? Ne yapacağımı da bilmiyorum, ben senin suskunluğuna alışkın değilim ki hiç." dedi sesine yansımasına engel olamadığı hüzünle.

Büyük yatağına yaklaşarak üzerine oturdu. Bebeğinin dudaklarından çıkan küçük şapırtılara bakılırsa uykuya dalmak üzereydi. Sarsmadan yavaşça yatağına yatırdı ve şifoniyerin üzerinde duran şurubu çalkalayarak ölçeğe biraz döktü. Minik dudaklarını araladı, hafifçe içirdi boynunu desteklediği kızına.

Yüzü anında buruşan bebek bağırmak için ağzını açmıştı ki babasının sesini duydu.

"Şşşt, ben buradayım babacığım. Bir şey yok..."

İlacın etki etmesi için su vermedi. Bebeğini beşiği yerine kendi yatağına iyice yerleştirerek gece lambasını yaktı. Güneşin doğmasına bir saatten daha az bir süre vardı ve bugün şirkete erken geçmesi lazımdı. Artık iyice uykuya dalmış kızının yanına kıvrıldı. Yorgun bakan gözleri yüzünü turlamaya başladı hemen sonra da.

Parmakları ağrısını almak istercesine karnına masaj yaparken belkide iki gündür uyku görmeyen bedeni bile umrunda değildi. Yeterki o iyi olsun, yine eskisi gibi cıvıl cıvıl babasına gülsündü.

Gözleri, karnında masaj yaptığı elini parmakları arasında tutan bebeğindeyken uykusuz kalmış yorgun bedeni ne zaman uyuyakaldı bilmiyordu. İçi geçmiş olmalıydı. İki saat belki de daha az bir süre geçmişti ki, gördüğü rüyanın etkisiyle çok da huzurlu olmayan uykusundan sıçrayarak uyandı.

"Sidelya?" dedi sesi korkudan titrerken. Sersemce odanın etrafına bakındı nerede olduğunu anlamak istercesine. Hemen sonra da bebeğinin beşiğine baktı.

Yoktu!

Kalbi korkudan göğüs kafesini delmek istercesine sertçe çarparken titreyen dizleriyle ayağa kalkmaya çalıştı. Bebeğini biri mi almıştı? Halbuki en son yanına yatırmıştı.

Yanına yatırmıştı?

Yatağın diğer tarafına doğru baktı. Küçük bir tırtıl gibi yatağının köşesine kıvrılmış minik beden babasının endişesinden habersiz mışıl mışıl uyuyordu. Gözleri doldu.

Sidelya Melek (Aile Serisi-2)Where stories live. Discover now