🍀15🍀

3.8K 545 332
                                    

"Çıktığım her yerin kapısını sert kapatmamla tanınırken, senin kapın çarpmasın diye arasına elimi koydum..."
🍂

(410 oy ve 300 yorum, keyifli okumalar)

🍀

Topuklu ayakkabımın zaten düzgün olan bantını içimdeki heyecan nedeniyle bir kez daha düzeltme ihtiyacı hissetim. On iki santim olan topuğu boyumu ve fiziğimi ortaya çıkarmış, ayak bileklerimi daha da zarif göstermişti. Fakat şuan düşündüğüm kesinlikle nasıl göründüğüm değildi. Titremeye fırsat kollayan ellerim ve dizlerim patlayacak gibi olan heyecanımın dışa vurumu olacaktı sanki.

"Sidelya, elbisene bayıldım. Nereden aldın acaba?"

Oturduğum sandalyede toparlanarak yanıma gelmiş Hira'ya baktım. Giydiği siyah midi boy elbiseyle oldukça hoş görünüyordu. Kibarca tebessüm ettim söylediğine karşın.

"Teşekkür ederim, babam İtalya'dan almıştı."

Gözlerini açarak; "Baban oldukça zevk sahibi gerçekten. Geçen gün takip ettiğim magazin sayfası İnstagram'da babanla ilgili bir haber paylaşmıştı. Orada gördüğüm takım elbisesi falan muhteşemdi." dedi hayranca.

Başımı salladım ne diyeceğimi bilemeyerek.

Her ne kadar fazlaca göz önünde olmayı sevmesemde ne yazık ki soyadım bazı şeyleri ortaya seriyordu. Ülkede adıyla oldukça ses getiren bir iş adamının kızı olmak elimde olmadan tanıtıyordu beni.

Hira kendince bir şeyler daha konuşup yanımdan gittikten birkaç dakika sonra nihayet Tuğkan göründü kapının eşiğinde. Üzerine kendi cübbe ve kepini giyinmişti. Benimkiler ise elindeydi. Sabahtan beri yorulduğumu söyleyerek beni oturtmuştu bu köşeye.

"Sid, getirdim. Sana ne kadar yakışacak şimdi bunlar."

Ellerimden tutarak kaldırdığında sanki bugün kendisi de mezun olmayacakmış gibi heyecanla cübbemi giydirdi. Dudaklarımda gerçek bir tebessüm yer edindi bu haline. Kepimi, ikiye ayırıp fön çektirdiğim upuzun saçlarıma taktı, en sonunda ise yanağımı okşayarak geri çekildi.

"Çok güzel oldun, amcam kesin ağlayacak."

Sesli bir şekilde kıkırdadım ve yaklaşarak omzuna yasladım kafamı. Babamın ağlayışına şahit olduğu için söylemişti. "Asıl sen kendine bak! Ne kadar yakışıklı oldun bugün."

Belime doladı kollarını. Bedenimi titreten heyecanım dinmişti omzunda. Ne kadar durduk öylece bilmiyorum ancak olduğumuz kulis tarzı yerin kapısı açıldığında girenin kim olduğuna bakmak için kafamı çevirdim.

Selim'di.

Tuğkan'a koala gibi sarılmış bana takılan bakışlarından dolayı hissettiğim refleksle kollarımı kendime çekmek istedim ancak Tuğkan buna izin vermediği gibi onu umursamadığını daha da gözüne sokarak; "Cübbelerini giyenler sahnenin yanına geçecekmiş birtanem. Gel hadi." dedi birde.

Elbiseme uyumlu bordo ruj sürdüğüm dudaklarımı hafifçe ısırdım yanından geçerken. Bana odaklı gözleri bir şey demek istiyor da cesaret edemiyormuş gibiydi sanki. Sormadım. Öylece yanından geçtim gittim.

Erkeklerle yakınlığıma (!) dair söylediği tüm sözleri bir bir karşısına çıkartmak istiyordum onu görmezden gelerek. Zira ben herkesle aramdaki mesafeyi bilir ve ona göre davranırdım. Her ne kadar evde babamın şımarık prensesi olsam da dışarıya karşı davranışlarım daha olgundu.

"Sidelya hazır mısınız? Rektörümüz konuşma yaptıktan sonra sizler çağırılacaksınız."

Danışman hocamız yanımıza geldiğinde ikimizde yerimizde toparlanarak hocaya odaklandık. "Hazırız hocam."

Sidelya Melek (Aile Serisi-2)Where stories live. Discover now