BÖLÜM 16

44 27 0
                                    

   Etrafta alkış sesleri vardı, ama sanki son cümleden sonra sesler susmuştu benim için. O son cümleden sonra gözümü sahnedeki adamdan ayırmadan hayretle onu izliyordum. Kafamın bir köşesinde düşünüp durduğum nottaki cümleyi sesli bir şekilde başka birinden duyunca beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Zaten anlaşılmamış bu durum yeterince karmaşık bir hal alıyordu.

   "Bizleri izlediğiniz için teşekkür ederiz" diyerek izleyenleri selamladı ve sahneyi terk etti. Bense arkasından bakakaldım.
  
   "İyi misin güzellik" diyerek beni dalgın halimden çıkaran kişi Kerem'di.

   "İyiyim"

   Aslında o kadar iyi değildim ki bunu derken bile  adamın gittiği yere bakıyordum. "Gösteri bitti, hadi gidiyoruz" dedi Kerem. Kafa sallayarak onunla beraber arkadaşlarımızın yanına gittik. Şu anda düşünmemem gerekiyordu. Herkes çadırdan çıkmış ve yürümeye başlamıştı.

   "Başta ufak bir tereddüt yaşamıştım. Ama buraya geldiğime sevindim" dedi Kerem. Kaşlarımı çatmış ona bakıyordum. "Açıkçası kalabalıkta sıkılmaktan korktum. Ama sen buradasın ve burası çok güzel bir yer" dedi etrafı inceleyerek.

   "Sadece beraber olmayı bende çok isterdim, ama böyle olması gerekti"

   "Ben halimden memnunum, hadi gel şu tarafa biraz gezelim" diyerek elimden tutup beni herkesin gittiği yönün tersine doğru götürdü Kerem.

   "Nasılsın bakalım. Evde durumlar nasıl?" diyerek kolunu omzuma attı.

   "İyi gibi, dediğini yapmaya çalışıyorum. Biliyor musun buraya gelmemi Ezgi sağladı diyebilirim. Babamla konuşmuş ve babam bana hiçbir şey demeden gitmemi söyledi. Şaka gibi değil mi?"

   "Sana söylemiştim, bazı durumlarda hayatını kolaylaştıracaktır diye. İşte bak bu güzel bir adım."

   Ormanın içinde yürürken bir anda duyduğum çıtırtı sesiyle tedirgin oldum ve arkama dönüp baktım. Ama tabi ki kimse yoktu.

   "İyi misin güzelim" dedi Kerem.

   "Sanki biri vardı arkamızda. Öyle hissettim"

   "Hayır, kimse yok burada. Sana öyle gelmiş"

   Bir daha bakındım arkama, kimse yoktu. Belki de gerçekten bana öyle gelmişti. Ya da belki bir kedi falan geçmişti. Umuyorum ki böyleydi. Ama bildiğim bir şey var ki iyi şeyler hissetmiyordum.

   Birlikte sohbet edip gezerek tekrar kalacağımız eve gelmiştik. Müge ve Beren'de, Yiğit ve Turna'yı yalnız bırakmamış beraber bizim kalacağımız eve gelmişlerdi. Yiğit mutfakta, kızlar da salonda oturuyorlardı. Kerem Yiğit'in yanına gitti. Bende "Biz geldik" diyerek kızların yanına gittim.

   "Biz de konuşuyorduk öyle" dedi Müge. Sanırım merak duygusunu bastıramıyordu artık.

   "Tam anlamıyla biz de tanıştık denmez. Nasıl tanıştınız aşırı merak ediyorum" dedim Turna'ya. Sanırım Müge'ye benzemeye başlamıştım.

   "Doğru, pek konuşamadık o gün. Kısmet bugüneymiş. Nasıl tanıştığımızı anlatacaktım. Yiğit ile bizim dünyamız oldu orası. Belki tuhaf gelebilir ama evimiz gibi." dedi Turna.

   "Bir banktan bahsediyor" dedim Müge ve Beren'e. Beren gözlerini kocaman açarak, Müge ise "Nasıl yani" diyerek şaşkınlıklarını gizleyemedi.

   "Polonezköy'de sahil tarafında boş boş oturduğum bir anda Yiğit bir anda yanıma oturdu ve "İnsanları anlamıyorum" diyerek bir arkadaşıyla alakalı hayal kırıklığını anlatmaya başladı. Hiç bir tanışıklığımız yoktu bu arada. İlk başta deli zannedip korkmuştum. Anlattıkça da ne yalan söyleyeyim dinleyesim geldi." dedi Turna. Hikayelerinin bu kısmı da değişikti bayağı.

   "O ilk gün belki iki saat boyunca bankımızda oturduk ve konuştuk. İlk defa tanışan biri gibi değil de uzun zamandır birbirini tanıyan iki kişi gibi. Daha sonra günler birbirini kovaladı, biz devamlı aynı bankta buluşup sohbet ediyorduk. Ne telefon, ne başka bir yerde buluşma, sadece o bank.

   Bir gün aynı saatlerde yine banktaydım ve Yiğit gelmedi. İkinci gün oldu, üçüncü gün oldu yine yok. İşte o üç gün boyunca telefon numarasının bende olmamasına çok sinirlenmiştim. Yiğit'e ulaşamama fikri beni boğmuştu. Sanırım o anda Yiğit'e olan duygularımı anlamıştım" dedi Turna ve derin bir nefes verdi.

   "Peki Yiğit neden gelmemişti" dedi Beren.

   "Annesini kaybetmiş o zamanda. Zaten üçüncü günün sonunda onu gördüğüm halini şu an bile hatırlıyorum. Çökmüştü ve beni gördüğünde gözlerinin dolduğunu gördüm. Kötü birşey olduğunu anlamıştım. O ağladı, ben ağladım." dedi Turna. Ses tonu ağlamakla gülmek arasındaydı.

   "Her şeyimizi birbirimize anlatır olmuştuk. İki sevgiliden önce iki iyi arkadaş olmuştuk. Ve birçok anımıza şahit olan yerde de evlendik"

   "Ne, bankta mı" diye adeta şok geçirdi Müge. "Evet. Güneş ve Kerem ile o anda tanıştık" dedi Turna gülerek.

   "Vay be, her anınız ilginçmiş. Senin de alacağın olsun Güneş. Hiç bahsetmedin" dedi Müge. Buradan Müge için nasıl bir dedikodu çıkacaktı merak ediyordum.

   "Kızlar karımı rahat bırakır mısınız" diyerek Yiğit elinde bir tepsi kahve ile yanımıza geldi. Kahveleri tepsiyle beraber sehpaya bırakıp Turna'nın yanına oturdu. Kahvelerimizi içip sohbete devam etmiş, Yiğit ve Turna'yı daha yakından tanımış olduk. Daha sonra Yiğit ve Turna bir odada kızlarla bende diğer odada yatmaya gittik. Kerem'i salonda bırakmaya gönlüm razı değildi ama yapacak birşey yoktu.

   "Güzel insanlar, enerjilerini sevdim." dedi Beren odaya girerken. "Bende öyle" dedi Müge.

   "Tanışmamız değişik oldu, ama ilk gördüğümde kanım ısındı ikisine de. Bende sevdim onları" dedim. "Kızlar, size başka birşey söyleyeceğim, ama bu aramızda kalacak bir süre. Henüz Kerem bile bilmiyor" dedim.

   "Ne oluyor Güneş, iyi misin sen?"

   "Tuhaf şeyler oluyor" diyerek valize sakladığım notu çıkardım ve kızlara uzattım. "Bunu buraya geldiğimde üzerimi değiştirmek için valizi açtığımda buldum" dedim.

   "Bu ne şimdi, senin bir tahminin var mı" diye sordu Beren. Hayır anlamında kafamı salladım.

   "Bir nefes kadar yakınında. Bu ne demek ya. Her yere çekebilirsin anlam olarak" dedi Müge. Haklıydı ve bende zaten ne düşüneceğimi bilmiyordum.

   "Kafam karıştı iyice. O gösteri yapan adamda benzer bir cümle kullanınca" dedim. Lafın devamını getiremiyordum.

   "O yüzden sahnede kalakaldın" dedi Beren.

   "Yok artık kızlar ya, kurmayın kafanızda. Tanımadığımız insan neden böyle birşey yapsın ki" dedi Müge. Haklıydı ama bilmiyorduk işte.

   "Peki, kim, neden böyle bir not bırakır bana Müge? Buna bir açıklaman var mı?" dedim. Müge'den bir cevap çıkmamıştı.

   "Acaba kamera var mıdır etrafı gören" dedi Beren. "Eğer sizin olmadığınız bir anda eve biri girdiyse görülürdü"

   "Burada olduğu ne malum Beren" dedi Müge. "Belki evinde, okulda boş bir anda biri koyuverdi notu"

   "Kafamı karıştırmak konusunda daha çok yardımcı oldun, sağol Müge'ciğim" dedim.

   "Başka fikri olan varsa söylesin" dedi Müge bana ve Beren'e bakarak. Bu sefer cevap vermeme sırası bizdeydi.

   "Bir dakika" dedi Beren. "Son zamanlarda burnunun dibine kadar girip seni rahatsız eden, sonra da tehditkar bir şekilde konuşan kim vardı?"

   Müge ile birbirimize baktıktan sonra aklımıza gelen ilk ve tek kişiyi söyledik.

   "Tolga"














Beğenirseniz çok sevinirim....

DÖNME DOLAP Where stories live. Discover now