BÖLÜM 21

42 27 0
                                    

   Son dediğimiz şey nedir? Ne olunca artık sona geldik deriz? Ya da her zaman bir kaçış yolu var mıdır? Peki şimdi ne olacaktı?

   "Güneş ne yapacağız şimdi? Bittik kızım bittik. Annem öldürecek beni, hele senin baban. Eve polislerle gidersek varya, düşünemiyorum" diyordu Beren. O annesinden bu kadar çekiniyorken, ben babamı düşününce dizlerimin bağı çözülüyordu.

   "Beklesek burada, belki giderler" dedi Müge bir umutla.

   "Kimlik kontrolü varsa herkesi görmek isteyeceklerdir. Nasıl bir şansımız var anlamadım ki" diye sitem ediyordum. Bu ara bana iyi gelecek dediğim ne varsa, hep bir problem çıkıyordu sonrasında. Kapının tıklatılmasıyla üçümüzde korktuk.

   "Güneş, müsait misiniz, çabuk gelin benimle" diyordu Kerem kapının ardında. Hızlıca kapıyı açtım ve "Sesleri duyduk şimdi ne yapacağız" diye sordum.

   "Arkada kullandığım bir oda var oraya gidelim, gelmezler oraya" dedi Kerem. Elimden tuttu ve koşar adımlarla Kerem'i takip ediyorduk. Odanın ışıklarını açtı ve "Onlar gidene kadar burada bekleyin, ben geleceğim tekrar. Ama ışıkları kapatmak zorundayım. Dikkat çekmemesi için" dedi Kerem.

   "Ben çok korkarım" dedi Beren panikle.
  
   "Bir sus kızım ya ikimizde yanındayız işte" diye kızdı Müge. "Tamam ben daha fazla gitmezsem dikkat çeker. Gidiyorum, hemen geleceğim" dedi Kerem ve ışıkları kapatıp çıktı.
"Kurşun mu döktürsek ne dersiniz kızlar" diye laf attım ortaya. Kerem gelene kadar kızları da endişelendirmek istemiyordum.

   "Bence üzerimize kurşun yağmuru olması lazım. Anca öyle kurtuluruz" dedi Beren.

   "Ölmüş olacağımız için kurtuluruz haklısın" dedi Müge. Sinir bozukluğuyla gülmeye başladım. Ardından Beren ve Müge'de bana eşlik etmeye başladı. Gecenin bir vakti polislerden saklanıp karanlık bir kuliste ağzımızı tuta tuta kahkaha atıyorduk. Bunu birine anlatsanız size deli diyebilirdi, ama biz şu anda tam da bunu yaşıyorduk.

   Biraz zaman sonra kapı üç kere aralıklarla, fakat seri bir şekilde tıklatıldı. Bu kapı sesini tanıyordum ama kendimizi o kadar kaptırmıştık ki sesi duyar duymaz ufak bir çığlık attık. Kerem kapıyı açtı ve " Özür dilerim, korkutmak istememiştim. Gittiklerini haber vermeye geldim" dedi. Derin bir nefes aldık ve Kerem'in boynuna sarıldım.

   "Teşekkür ederiz, biz istersen gidelim sana daha fazla sorun çıkarmayalım" dedim Kerem'e. Yeni başladığı işinde benim yüzümden sorun yaşasın istemiyordum.

   "Benim için sorun yok, ama siz bilirsiniz" dedi Kerem.

   "Gidelim bence de, yeterince sıkıntı olduk sana da." dedi Müge. Beren zaten fazlasıyla korkmuştu. O yüzden Kerem'le vedalaşıp Griss'ten çıktık.

   Sadece eğlenmek ve sevgilimi şarkı söylerken dinlemek istemiştim. Ama sanki ilahi bir güç buna engel olmuştu. Bu ara hiçbir aktivite yapmamam gerekiyordu sanırım. Çünkü her şey elime yüzüme bulaşıyordu.

   "Kızlar söylemedim ama sizinleyim bu gece. Arkadaşımda kalacağım dedim evdekilere" dedi Müge.

   "Sıkıntı yok, Güneş'te eve gidemiyor olduğuna göre bize gidiyoruz" dedi Beren. Bir taksiye binip Beren'lerin evine gittik.

   "Tahminimden erken geldiniz" diyerek kapıyı açtı Melek teyze. Sahte bir gülümsemeyle içeri girdik. Tabiki de olanları anlatmayacaktık. "Arkadaşımın sahnesi bitti, geldik bizde" dedim. "Hem fena mı işte bak hemen gittik geldik" dedi Beren annesine.

   "Aç mısınız, gelin yemek var, ısıtayım yersiniz" dedi Melek teyze. Onca şeyin içinde yemek yememiştik. Korkudan açlık aklımıza bile gelmemişti açıkçası.

DÖNME DOLAP Where stories live. Discover now