BÖLÜM 18

42 25 0
                                    

   Yine neyin içine düştüğümü bilmediğim bir andaydım. Önce bir not, şimdi ise iki fotoğraf. Birisi benimle nedenini bilmediğim bir şekilde uğraşıyordu. Anlamak için bir sebep arıyor ama bulamıyordum. Ya da birisinin bilmeden canını yakmıştım. Ama bunu yapanın kim olduğunu bulmam gerekiyordu.

   Ve işin daha da kötüsü var ki babama göndereceğini söylüyor olmasıydı fotoğraflardan birisini. Babama oraya tek gideceğimi söylemiştim ve bu fotoğrafı babamın görmesi yeni bir sıkıntıya yol açacaktı. Ne yapacağımı bilemiyordum ve bu durum bana kafayı yedirecekti.
Boş boş masaya baktığım için Beren durumu farketti ve "Ne oldu" diye sordu. Bende fotoğrafları ve arkasında yazanları gösterdim. "Nasıl oluyor bu ya, kim bu" diye şaşkınlıkla tepki verdi.
Beren eline aldığı ajandayı başka bir şeyler var mı diye düşünerek salladı. Ajandanın arasından bir kişinin kartviziti çıktı.
  
   'Niyazi Kunt - İnşaat Teknikeri'

   "Kim ki bu, seninle alakalı niye böyle birşey yapsın" dedi Beren.

   "Tanımıyorum böyle bir ismi" dedim. İlk defa duyduğum bir isimdi.

   "Müge'ye soralım, o birçok insanı tanıyor, belki birşey bulur. Gelir birazdan"

   Kafamda binbir türlü soruyla Müge'yi beklemeye başladım. Biraz sonra Müge bize yaklaşıp "Selam kızlar" dediğinde ise asık bir suratla sadece ajandayı uzattım.

   "Birisi Bolu'dayken Güneş'in fotoğraflarını çekmiş. Tabi Kerem'in de. Bildiğin tehdit mesajı gibi bu. Babasına göndermekle falan tehdit ediyor" dedi Beren Müge'ye.

   "Bunu yapan seni yakından tanımış biri bence. Şu fotoğraftaki ben olsam ve bu not bana yazılsa umursamam babamın görmesini. Babanla aranızın iyi olmadığını bilen biri bence bu. Ve kartvizitteki kişiyle bir alakası olan birisi"

   Sanırım Müge haklıydı. Babamın bana olan tavırlarını bilen birisi ancak bana böyle birşey yapar. Ama bu kadar yakınımdaki birisi benden ne istiyordu ki? Babamla zaten çokta iyi olmayan bağımızı iyiden iyiye koparmak isteyen kimdi?

   "Bir şekilde bu adamın kim olduğunu öğrenip, okuldan birisiyle bir alakası var mı öğrenmemiz lazım" dedi Müge. Böyle konularda en zekice fikirler Müge'den çıkıyordu. Beren ve bende bu fikri benimsemiş kartvizitin izini sürecektik.

   Dersimiz edebiyattı ve en son konuştuğumuz tiyatro oyunu için seçmeler yapılacaktı. Edebiyat öğretmenimiz Gaye Aryalı sınıfa geldi. "Merhaba arkadaşlar güzel bir haftasonu tatilinden sonra tekrar buradayız. Umarım eğlenmişsinizdir, en son bazı arkadaşlar yapacağımız tiyatro için katılmak istemişti. Şimdi o arkadaşlara görev dağılımları yapalım ve çalışmalarımız konferans salonunda olacak. Uygun saatleri belirleyip hızlıca çalışmalara başlayacağız. Kimler vardı bu sınıfta katılan" diye sordu Gaye öğretmen. Tolga, Sinan, Beren, Müge ve ben ellerimizi kaldırdık.

   "Çok güzel şimdi rolleri dağıtalım" diyerek oyun metninin yazılı olduğu dosyayı eline aldı Gaye öğretmen. "Bu sınıftaki arkadaşlarımıza roller konusunda biraz daha güveniyorum diyebilirim.   Tiyatro konusunu ilk bu sınıfta açmıştım ve ilk gönüllü çok iyi hatırlıyorum ki Güneş'ti. O yüzden başrol onun, Hermia rolü senin Güneş." dedi Gaye öğretmen bana." Güzel bir deneyim olacaktı. Daha sonra diğer roller dağıtıldı. Sinan Lysander, Beren Helena, Müge Titania, Tolga Oberon karakterlerini canlandıracaklardı. Hikayeyi hatırladığım kadarıyla Müge ve Tolga eş olmuş oldular ve Müge burnundan soluyordu adeta.

   "Kalan rolleri diğer sınıflardaki arkadaşlarınızla paylaşınca yarından itibaren çalışmalara başlar, kısa sürede sonuç alırız diye düşünüyorum." dedi Gaye öğretmen son olarak. Daha sonra yine rutin bir şekilde ders çalışmaya devam etmiştik.

DÖNME DOLAP Where stories live. Discover now