BÖLÜM 26

50 28 1
                                    

   Günler hızla ilerlemiş, okulun son gününe gelmiştik. Buraya geldiğim ilk anım daha dün gibi aklımdaydı. Bugünün son olduğunu bilmek ise boğazımı düğümlüyordu. En nihayetinde iyisiyle kötüsüyle dört yılım geçmişti bu okulda.

   Etrafa son olduğunu bilerek bakındım. Banklarda oturmamız, köşelerde konuşmalarımız bir film şeridi gibi gözümün önündeydi. Son zamanlarını çokta iyi geçirmesem de güzel hatırlayacaktım okulumu.

   Üniversiteye giriş için ilk sınavları başarıyla geçmiş, ikincisine hazırlanıyorduk. Hayalim tasarım okumaktı. Bunun için gerekli hazırlıkları yapıyordum. Ne kadar yetenek sınavlarına hazırlanıyor olsam da, üniversite sınavından alacağım puan da benim için önemliydi.

   Son kez her zaman oturduğumuz banka oturdum. Kızlarla birlikte yaşadığımız anılarımızı hatırlayıp gülüyorduk. Müge ve Beren ile kopmamız mümkün değildi. Ama diğer arkadaşların bir çoğuyla büyük ihtimalle bir daha karşılaşmazdık.

   Herkes herkesle belli bir diyalog kurup adeta vedalaşıyorlardı. Kimileri de kimilerinden kurtulduğuna seviniyordu.
Diplomalar, bahçede her sene yapılan şekilde bir törenle öğrencilere dağıtıldı. Daha sonra okul müdürümüz Nedim Bey konuşma yapmak için mikrofonu aldı.

   "Sevgili öğrencilerimiz, özellikle son sınıf öğrencileri son kez hoşgeldiniz diyorum. Yine bir grup öğrencimiz daha mezun oldu. Her sene bizim için hem gururlu, hem de buruk oluyor. Son sınıftaki arkadaşlarımıza önlerindeki sınavda ve tüm hayatlarında başarı diliyorum. Şimdi ise okul birincisi, ikincisi ve üçüncüsünü açıklamak istiyorum."

   Herkes heyecanlıydı, puanı yüksek olan öğrenciler ilk üçe girme ihtimali ile heyecanlanıyorlardı. Ben ise puanım yüksekti ve bir ihtimal üçüncü olur muyum diye düşünüyordum.

   "Şimdi tabiki üçüncü ile başlamak istiyorum" dediğinde kalbim gümbür gümbür atmaya başlamıştı. İçimden dua ediyordum.

   "Bu senenin üçüncüsü Sinan Gözcü" dediğinde ise adeta kafamda şimşekler çaktı. Etrafta alkış sesleri vardı. Sinan üçüncü olduğuna göre benim ihtimalim bence yoktu. Sinan teşekkür ederek kenara geçip beklemeye başladı.

   "Sıra ikincimizde" dediğinde ben artık iyice umudu kesmiştim. Herkes heyecanla müdür beyin ağzından çıkacak ismi bekliyordu.

   "Bu senenin ikincisi Güneş Algün" dediğinde kocaman gözlerle müdür beye bakıyordum. Kızların dürtmesiyle kendime gelip müdür beyin yanına geldim. Müdür bey mikrofonu bana bırakmıştı.

   "Açıkçası üçüncü olurum diye düşünmüştüm. Sinan'ın adını duyunca ufak bir hayal kırıklığı hissettim, ama kısa sürdü. Ben dört yıldır bize emek veren öğretmenlerimize, en kötü anımda yanımda olan dostlarıma, Kerem'e, babama ve geçen yıl kaybettiğim anneme teşekkür ediyorum. Onlar sayesinde kendimi hep sağlam kafada tuttum. Bu başarımda hepsinin bir payı var. Buraya bu şekilde veda etmek büyük bir gurur. Herkese teşekkür ederim." dediğimde herkes beni alkışlıyordu. Kızların "Bravo sana, helal olsun" diye bağırışlarını duyuyordum.

   "Bu arada iki hafta sonra doğum günüm ve sosyal medyadan paylaşacağım. On sekizinci yaş günümü büyük bir parti ile kutlamak istiyorum. Herkesi beklerim ve şu an birinciyi merakla bekliyorum. Umarım kalbimden geçen kişidir" deyip mikrofonu müdür beye verdim. Beren'e doğru sen geleceksin anlamında el işareti yaptım. Çünkü bir dersi haricinde dersleri muazzam derecede iyiydi. O bir derste onu birincilikten etmezdi.

   Sinan'ın yanına gittiğimde ise "Tebrik ederim Güneş, bence kendine haksızlık etme. Sende çok çalıştın ve hakkınla ikinci oldun" dedi.

   "Teşekkür ederim, bende seni tebrik ederim" dedim sadece.

DÖNME DOLAP Där berättelser lever. Upptäck nu