1.3

5.2K 371 134
                                    

Ellerimle topuz yaptığım saçlarımdan lastik tokayı sıyırırken başıma masaj yapmaya çalıştım. Sınavlar yeniden başlıyordu ve buda benim için başlıca baş ağrısı sinyalini veriyordu.

Daha sınava girmeden yorulmuştum. Hatta sınav olacağım haberini aldığım an yorulmuştum.

Gidip terapi olarak yakışıklı erkek fotoğraflarına mı baksaydım acaba?

Bir keresinde televizyonda 'sizi mutlu eden şeyler sizin en büyük terapinizdir' diye bir cümle duymuştum. Beni yakışıklı erkekler genel olarak mutlu ediyordu. Ama ben terapi olarak daha çok Buvan'a bulaşmıştım şu sıralar.

Niye?

Çünkü canım onu istedi.

Niye?

Çünkü canım çok aptal.

Niye?

Çünkü canım aptal olmasa onu istemez.

Niy-

"Rosie!"

Başımı yasladığım sıradan aniden kaldırıp matematik hocamıza şirince sırıttım. En sevmediği şey derste uyumaktı. Ama ben sadece düşünmekteydim. Yani teknik olarak uyumuyor kendi rüyamı kendim kurguluyordum. Çünkü kendi rüyamı kendim düşünmesem gerçek olan kendi rüyam pek de iç açıcı olm-

"Sen neden uyuyorsun? Dersimi sıkıcı mı buluyorsun Chae Young? Benim dersimde uyumanın sebebi ben miyim? Ha, söyle!"

"Hocam?" diye soru sorar bir şekilde seslendim tripli hocamıza.

"Evet."

Kaşları kalkmıştı.

Bakışlarım tahtayı bulurken hızlıca sorduğu soru hakkında soru üretmeyi düşündüm.

"Hocam?"

"Söyle?"

Gözlerimi kıstım. Düşün düşün düşün.

"Hocam?"

Kaşları çatıldı. "Kızım söylesene?"

Hafifçe yutkunup gülümsedim.

"Hocam, üçün üzeri eşittir beş ediyorsa, beşin altında kalan üçü kim kurtarabilir?"

İşte ben!

Mükemmelim!

Bu mükemmel soruya dayanamayan hocamız dehalığımdan ötürü dışarı çıkmamı söylediğinde sırıtmamaya özen göstererek dışarı çıktım. İşte ben bu yüzden katılmıyordum derslere. Sizde gördüğünüz koskoca hoca bir soruya cevap veremedi.

Benim elimden başka ne gelir?

İyi öğrenci olmak da suç olmaya başladı.

Keyifle sırıtıp kantine girdiğimde sıcak çikolata alıp kendimi boş masalardan birine attım. Zeki olmanın faydalarındandı bu rahatlık.

Bakışlarım kantinde gezinirken çok sessiz olduğundan canımın sıkıldığını anladım. Telefonumu elime alıp google amcaya yakışıklı erkek fotoğrafları yazıp resimlerinde gezinmeye başladım. Burada çıkanların çoğu yakışıklı gelmemişti bana. Hatta biri tıpa tıp bizim sınıftaki Jimin'e benziyordu.

Biri de Lisa'nın partide dans ettiği Kai denen çocuğa benziyordu. İnanamıyordum, bu kadar benzerlik bünyeme fazla gelmişti. Sanki onların dünyadaki diğer eşleri gibi bir şeylerdi. Kendime gelmeyi deneyerek biraz daha aşağı indiğimde sarışın bir adam görmemle durup incelemeye başladım.

the smell of love - rosékook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin