2.7

4.5K 290 69
                                    

Bir ay önce.

"Kedi mi?"

Başımı salladım. "Evet sadece bir kedi."

Dün Jungkook'un evindeyken onun kedisini kapının hemen yanında görmem beni oldukça şaşırtmıştı. Çünkü onun bir kedisi olduğunu bilmiyordum. Kediyle yani adının Fila olduğunu öğrendiğim kediyle biraz zaman geçirdikten sonra Jungkook'un da iyileştiği kanısına vararak eve dönmüştüm. Ardından sıcak bir duş alıp kendimi yatağıma bırakmıştım.

Şu an Lisa'yla öğlen arası yemeğindeydik fakat benim önümde iki adet çikolata ve kahve dışında bir şey yoktu. Yani teknik olarak bu da bir yemekti.

"Ama benim anlamadığım o kapıyı kedi nasıl açtı? Kapı bu yani, kedinin eli kolu yok ki."

Lisa önündeki makarnayla ilgilenirken söylediğine omuz silktim.

"Kapı yılıktır Lisa. Kapattığıma dair bir kesinlik yok." İkinci çikolata paketimi açarken bir ısırık alıp üstüne kahvemden büyük bir yudum daha aldım.

"Hem dedektifçilik oynamaya gerek yok. Burası sıradan bir okul ve biz henüz lise son sınıf öğrencileriyiz. Hayır yani o kapıda o kedi olmasaydı ne olabilirdi ki?" Güldüm. "Bir kız çıksaydı bile çokta şaşıracağımı sanmıyorum. Neticede genciz Lisa, hata yapmak için yaşıyoruz. Gece sarhoştur bir şeydir ve bir şekilde oradan bir kız çıkmıştır bu önemli değil. Önemli olan hissettiklerimiz."

"Eh yok devenin boynu!" Diye çemkirdi Lisa. "Kız çıksa nasıl önemsemeyeceksin acaba? Yani kızdan fazlası da doğa üstü şeylere giriyor Rosie. Sanırım seni şaşırtmak için Alacakaranlık'a falan hapsetmeliyiz. Ya da La Case de papel'a girip birkaç ekşın yaşarsan kendine gelebilirsin."

Gözlerimi devirdim. "Devenin boynu ne? Nalı o."

"Ha bu kadar kelimeden bunu anladın?"

Kahvemdeki son yurdumu da içerken başımı salladım. "Sen yine de dizilere ara ver."

"Hımm, sanırsın dizi manyağıyım," diye homurdandı. "Hepi topu üç netflıx dizim var onların da zaten birini az önce söyledim diğeri de Narcos'la, You. Zaten sezonlar da geç geliyor. Boşum yani, ne dizisi?"

Çikolatamın son parçasını da ağzıma atarken paketini elimde buruşturup masaya indirdim.

"Bana da dizi önersene," dedim bir anda. "Böyle hönküre hönküre ağlayacağım türden bir dizi ya da film, bilmiyorum. Ama uzun zamandır ağlayamadığım için beni ağlatmasını istiyorum."

Gerçekten de öyleydi. Son zamanlarda öyle umursamaz olmuştum ki, az önce de dediğim gibi ; Jungkook'un evinden kız çıksaydı şaşırmayacak raddeye gelmiştim. İçimde bir şeyler birikmiş gibiydi. Ve bu birikmişlikler içimde büyük bir boşluk yaratıyordu.

Sahiden, ağlamak istiyordum.

Lisa, "Bunu yanlış kişiden istiyorsun." Diyerek dudaklarını büzdüğünde kaşlarımı kaldırdım.

"Nedenmiş?"

"Eh, ben aksiyon seven ve ara sıra bilim kurguyla harmanlanan ki içinde  muhakkak korkuyu da barındıran aşk dolu psikopatlık kokan aynı zamanda da dram yaşatan şeyler izliyorum."

Gözlerimi kırpıştırdım. "Hiç söylemedim varsay."

Akşama doğru okul bitiminde sonunda evime kavuştuğumda kendimi odama kapatıp üzerime rahat şeyler giydim. Hem ruhen hem de bedenen çok ağır bir şekilde yorgunluk hissediyordum. Yatağımda bağdaş kurarak otururken kulaklıklarımı kulağıma geçirip slow bir şarkı seçtim.

Biraz sonra tam olarak kendimi uykunun huzurlu kollarına teslim etmek üzereyken telefonumun titremesi aniden beni kendime getirdi. Birkaç kez gözlerimi kırpıştırıp telefonun ekranına öylece baktım.

Ardından okuduklarımı anlama aşamasına girdiğimde gözlerime inanamadım.

Bilinmeyen numara: Hayat sıkıcı değil mi Rosie? O halde bu hayatı değiştirmeye ne dersin? Birazcık cesaretin varsa attığım konuma gelir ve olacaklara çok yakından tanıklık edersin.

Bekliyorum...

Görüldü. ✔️✔️

 ✔️✔️

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.
the smell of love - rosékook Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang