1.0

3.5K 243 74
                                    

Geldiğimiz ev bu sefer Jimin'e aitti, buraya daha önce geldiğim için evi biliyordum. Arka bahçeye doğru ilerlerken Jennie'yle onun hakkında konuşuyorduk.

"Belki de bir şans vermelisin." dedi sakince ardından bana baktı.

Kaşlarımı çatarak ona döndüm.

"Tanrı aşkına hiçbir şekilde görmediğim ve adını bilmediğim birine şans vermek ne kadar mantıklı?" dedim sinirle. "Ayrıca bana aynı yaşta olduğumuzu söyledi ama doğru mu söylüyor onu bile bilmiyorum." konuşmayı bitirmek amacıyla omzumu silktim. Onu düşününce geriliyordum. Çocuklar dışarıda yerdeki pufların üzerinde oturuyorlardı. Akşam olmuştu ancak yaz ayına girdiğimiz için hava ılıktı. Jimin ve Taehyung vardı. Lisa ve Jisoo karşılarına oturmuşlardı ve konuşuyorlardı.

"Taeyong'lar gelmeyecek mi?" Jennie'ye döndüğüm anda omuzumda bir el hissedip saoluma döndüğümde Jaehyun karşımdaydı.

Ne?

Gülerek geri çekildiğinde geri geri giderek, "Bizsiz olur mu?" dedikten sonra arkasını dönüp boş bulduğu pufların birine oturdu. Arkasından Taeyong da gelmişti. Kısa bir selamlaşmadan sonra herkes yerleşmişti ve bütün puflar dolmuştu. Etrafıma bakarken ikili salıncak gördüğümde oraya yöneldim ve ekranın yarısı inmiş olan bilgisayarın yanına oturup hafifçe sallanmaya başladım. Salıncağın yanında açık renkli bir gitar vardı. Gitara bakmayı kesip ortama döndüm. Kızlar sağ tarafta, onların karşısında Jimin ve Taehyung vardı; Jaehyun ve Taeyong ise oturduğum salıncağın karşısındaydı.

"Çekimler nasıldı ve sen biraz daha iyi oldun umarım?" dedi Taehyung bana bakarken.

"Çekimler eğlenceliydi," kafamı yana yatırıp birkaç saniye düşündüm. "Daha iyiyim,sanırım."

Kafasını salladıktan sonra gülümsedi ve telefonuna döndü.

"Yuta ve Mark yok mu?" diye sordum, genelde dördü beraber gelirdi.

"Yuta Japonya'ya gitti bu sabah," dedi Jaehyun ardından gülerek "Mark, Renée'yle beraber."

Gülerek kafamı aşağıya eğdim, bu kızı merak etmiştim.

"Jungkook da gelecekti demiştin."

"Geldi, evde." Jimin gülerek konuştuğunda sol taraftan adım sesleri geldiğinde birçoğumuz oraya dönmüştü. Benim gözlerim gitardaydı. "Salak herif üzerine kahveyi dökünce yandı." dediğinde tekrar kahkahalarla gülmeye başladı Jimin. Jungkook yanımdaki bilgisayarı alıp oturdu ve kucağına koyduktan sonra yanımdaki yastığı alıp Jimin'e fırlattı. Yakın olduğumuz için yastık Jimin'in suratına isabet etmişti. Bu sefer gülen taraf Jungkook'tu. Ardından bilgisayarın ekranını kaldırıp tahminimce işine devam etti.

Diğerleri bilmediğim bir muhabbete girerken telefonumu açıp mesaj gelmiş mi diye baktığım, hiç bildirim yoktu. Gözlerimi devirip telefonu yanıma koyduktan sonra Jungkook'un bilgisayarına gözüm takıldı. Baktığımı fark edince bana döndü. Ben de kafamı kaldırıp ona baktım.

"Bakabilirsin, kayıt yaptığımı Twitter'da yayacak birine benzemiyorsun." dedikten sonra güldü ve ekran parlaklığını biraz yükseltti. Oturduğum yerde biraz ona kayarken burnuma şampuan kokusu geldiğinde saçlarına baktım, ıslaklardı. Gözlerimi kaçırıp tekrar ekrana döndüm.

"Altyapı mı hazırlıyorsun?" diye sordum. Cover yapmayı sevdiğim için bu konuları biraz biliyordum, arada bende kaydediyordum.

"Hazır sayılır," hafifçe kafasını kaldırıp bana bakmaya başladı. "Bu işlerden anlar mısın?"

"Senin anladığının yüzde beşi kadar falan," diye mırıldandım. "Yaptığınız işe saygı duyuyorum, çoğu sanatçı altyapısını kendi yapmıyor." dedikten sonra ona döndüm.

"Kendi albümüm olacağı için ben ilgilenmek istedim, genelde Namjoon hyung yapar."

Birkaç kez gözlerini kırpıp tekrar ekrana döndü.

"Kendi albümün?"

Birinin önerisiyle bu gruba dinlemeye başlamıştım, sesini en çok beğendiğim çocuğun yanında oturuyordum ve az önce solo albüm çıkaracağını öğrenmiştim.

Ne?

"Sesin gerçekten güzel." aniden gelen bu itirafımla bende şoka girerken o gülmeye başlamıştı.

"Seninkini duymak isterim." dedi sessizce.

"10 yıl sonra belki...." mırıldanarak ona döndüm. Şuana kadar birkaç kayıt yapmış ve söz yazmıştım. Müzik endüstrisine girmek gibi bir planım hiç olmamıştı, sadece arada kafam karışıyordu ve tekrar mantıklı düşündüğümde vazgeçiyordum. Kararsız bir insandım.

"Bence şansını dene, Jennie sesinin güzel olduğunu söylemişti."

Yerinden kalkarak bilgisayarı sağdaki sehpaya koydu ve salıncağın arkasından neden orada olduğunu anlayamadığım klavye piyanoyu getirdi. Doğru ya, altyapı hazırlıyordu.

Bu olay genelde stüdyoda yapılmaz mıydı?

Çocuklar bize döndüğünde, anlamsızca bakıyorlardı. Bende dahil.

"Chaeyoung şarkı söyleyecek." dedikten sonra piyanoyu benim çalabileceğim şekilde ayarladı ve önüme koydu. Aniden ona döndüm.

"Ne?"

Sol taraftan alkış ve ıslık sesleri gelirken ne yapmaya çalıştığını anlayamamıştım. Şarkı söylememi istiyordu, peki içimdeki birden gelen bu istek nedendi?

"Şarkı söylemeni istiyorum. Sonra sen de benden bir şey istersin." dedi sakince.

"Hadi Rosie!" diye bağırdı Jennie gülümserken. Gerilmiştim.

Parmaklarımı tuşların üzerine koyup aklıma gelen ilk şarkıyı söylemeye başladım.

So close with you on my lips

Touch noses, feeling your breath

Push your heart and pull away, yeah

Be my summer in a winter day love

I can't see one thing wrong

Between the both of us

Be mine, be mine, yeah

Anytime, anytime

Ooh, you know I've been alone for quite a while

haven't I? I thought I knew it all

Found love but I was wrong

More times than enough

But since you came along

I'm thinking baby

You are bringing out a different kind of me

There's no safety net that's underneath, I'm free

Falling all in you

You fell for men who weren't how they appeared, yeah

Trapped up on a tightrope now we're here, we're free

Falling all in you

Son tuşa bastığımda alkış sesleri kulaklarımı doldurmuştu. Ellerimi kucağımda birleştirip Jungkook'a döndüm,

"Oldu mu?"

Bir şey demeden elindeki telefonumu bana verdi, kilidi açıp ona geri verdiğimde numarasını yazıp bana uzattı.

"Yapmamı istediğin şeyi mesaj atarsın."

-

sizce ne yaptırmalı? :))❤

jamais vuWhere stories live. Discover now