2.3

3.1K 212 49
                                    

The Neighbourhood, Wires.

*

Yapmaya karar vermenin ardından planladığım ve daha sonra vazgeçtiğim birçok olay olmuştu. Bunlardan birisi üniversite için Avustralya'dan Kanadaya taşınmaktı, bir arkadaşımla beraber. Ancak sonra o vazgeçmişti ve bende tek gidebilecek cesaret kalmadığı için ben de vazgeçmiştim. Sonuç olarak, buradaydım. Arkadaşlarım ve sevdiğim insanın yanındaydım. Bazen Kanadaya gitsem ne olurdu diye düşünmeden edemiyordum ama, buradaydım işte. Mutluydum.

"Beni ne zamandır tanıyorsun, bunu hiç sormadım." dedim saçlarımın arasındaki ellerini tutup doğrulurken. Saat gece yarısına geliyordu ve biz konuşmaya devam ediyorduk, eksik şeyler vardı. Elleriyle saçlarını dağıttıktan sonra dizinin üzerine gelişigüzel bıraktı. Başı koltuğun arkasına yaslıydı.

"İki seneye yakın sanırım," diye mırıldandı.
Kaşlarım çatılırken, beni nasıl tanıyabileceğini düşünmeden edemiyordum. Devam etti.

"Jimin sürekli Jennie'den bahsederdi, bende fotoğraflarda yanında seni gördüm işte birden gelişti." dedi başı yana eğilirken. "Sonra bir baktım Instagram hesabında dolaşıyorum, coverlarını dinliyorum, tweetlerini okuyorum."

Şaşkınlıkla ona bakmaya devam ediyordum, bunu beklememiştim.

"Ne zaman cover atacaksın." dedi sakince. İşaret parmağı elimin üzerinde dolaşıyordu, dikkatim oraya kayarken telefonumu eline aldı.

"Jungkook." dedim yerimde doğrulurken, doğrudan galerime girdiğini hissediyordum. Gözleri kısılırken ne gördüğünü gerçekten merak ediyordum, gerçekten.

"Bu şortu bir daha giyer misin?" dedi ekranı bana gösterirken. Dizlerimin üzerinde doğrulduğumda tek amacım, telefonu almaktı.

"Sapık mısın nesin." dedim sinirle.

"Sevgilinin böyle fotoğrafları görmesi gerekir, başkalarının değil."

Pembeleşen yanaklarım utancımın göstergesiydi, sadece alışık değildim.

"Buldum." diye mırıldanırken pes edip koltuğa attım kendimi. Oflarken yastığı yüzüme bastırıyordum ve birden kendi sesimi duydum.

"O kaydı şirkette yapmıştım." dedim boğuk çıkan sesimle, yastığı tek eliyle tutup yüzümden çekti ve üzerime eğildi. 

"Neden atmıyorsun bunları?" dedikten sonra hızlıca kararı değişmişti. "Ya da atma Jaehyun piçi sesini beğendim falan demişti bi ara."

Şokla ona bakarken ne dediğinin gayet bilincindeydi.

"Piç mi?" dedim yüksek sesle.

"Jungkook, çocuk ne yaptı?" dehşetle konuşurken elini koltuğun kenarına koyup beni sıkıştırdı.

"Sesini beğendi," dedi başı biraz daha yaklaşırken. "Yeterli sebep. Sen benim sevgilim değil misin?"

"O zaman değildik." diye mırıldandım gözlerinin içine bakarken.

"Artık öyleyiz, gerçi sen de onun sesini beğenmiştin. Değil mi?"

jamais vuWhere stories live. Discover now