1.7

3.1K 225 69
                                    

oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfeen♡♡
-

Uçaktan indiğimiz gibi kiraladığımız arabayla birkaç saat içinde Paris'e gelmiştik. Otelin önündeyken Mark bizden ayrılırken Taeyong bizimle beraber bir oda tutmuştu. Otelimiz konserin yapılacağı stadyuma oldukça yakındı ve onlarla aynı oteldeydik. Bunu olabildiğince gizli yapmaya çalışmıştık ancak fanların ne kadar çılgın olduğunu düşünürsek, aynı otelde kaldığımızı bulabilirlerdi. Yorumları hepimiz görmüştük elbet ama cevap verebilen yoktu, shiplerin ne kadar fazla olduğunun onlarda farkındaydı. Herkes kendi odasına geçerken dinlenmek üzere ayrılmıştık, valizi yatağın yanına sürükleyerek küçük masanın önündeki minik pufa çöktüm. Onlarca bitki çayının ardından iyiydim ancak yol uzun olduğu için aşırı yorulmuştum. Kısa bir duş alıp lacivert renkteki pijamalarımı giydim ve telefonumu alıp yatağa yattım. Gözlerim kapanırken Jen'e kısa bir mesaj atıp daha fazla direnemeyen gözlerimi kapattım.

-

Kalktığımda saat altıya geliyordu, akşam olmuştu. Esneyerek yattığım yerden kalkıp cama doğru ilerledim. Perdeyi aralarken kalabalık ve ışıltılı sokağa göz atıp yatağa ilerledikten sonra telefonu elime aldım. Gelen mesaja kaşlarımı çatarken ne yapmış olduğumu sonradan fark edip kendimi geriye doğru attım.

rosie : çok yoruldum biraz dinleneceğim yemeğe giderken çağırırsınız:)

iletildi(13.58)

✔✔(16.29)

kjjkjj : tamam çağırırım :D (16.30)

kjjkjj : gidiyorum geliyor musun? (18.02)

✔✔(18.05)

rosie : çook üzgünüm

rosie : yanlışlıkla sana atmışım

Anında çevrimiçi olmuştu.

kjjkjj : fark ettim, problem değil

Son attığı mesaja bakamadan ekranı kapatıp yatağa koydum ve çalan kapıya baktım. Jennie hızlıca içeri girdi. Saatine bakıp hızlıca bana döndü.

"Hazırlanmak için beş dakikan var herkes seni bekliyor."

"Ne?" Kaşlarımı çatmış ona bakarken beni umursamayıp valizimi yere indirdi ve içini açıp hızlıca bakındı. Kot pantolon, beyaz renkteki tişörtümü elime tutuşturup son olarak siyah deri ceketimi çıkarttı ve valizi kapattı. Elimdekileri hiçbir şey anlamayarak hızla üzerime geçirirken o telefonumu ve elindeki deri ceketimle odadan çıktı. Odanın kartını cebime atıp onun arkasından gittim. Hala bir şey anlamamıştım. Ona yetiştiğimde konuşmaya başladı, elindeki siyah ceketimi giydim ve telefonu elime aldım.

"Güzel bir restorantta yer ayırtmışlar, yemeğe gidiyoruz," dedi sakince. Asansörden indikten sonra hızla bizi bekleyen kalabalığa doğru ilerledik, grubu ilk defa bir arada görüyordum.

Ve o hala adını bilmediğim kjjkjj'nin son mesajına bakmak için telefonumu açtım.

kjjkjj : iyileştin mi?

rosie : daha iyiyim ve

rosie : yemek yemeye gidiyorum

kjjkjj : bir şey oldu zannettim birden gidince

rosie : hemen hazırlanmam gerekti

rosie : üzgünüm

kjjkjj : üzgün olmana gerek yok

kjjkjj : iyi eğlenceler

✔✔ (18.13)

Bir şey yazamadan çevrimdışı olunca ekrana bakakaldım ve sakince telefonu cebime koydum. Onların yanına ulaşmıştık, kısa bir selamlaşmanın ardından herkes arabalara dağılmıştı. Üç tane araba kiralanmıştı ve karışık bir şekilde yerleştiğimizde ; Jimin, Jennie, Jungkook ve ben bir arabadaydık.

Ben arkaya geçerken Jungkook da benim yanımda geçmişti. Jimin arabayı çalıştırdığında ortada hafif bir muhabbet dönüyordu. Ellerimle saçlarımı düzenlerken, onları dinliyordum.

Onun hakkında birkaç tahminim vardı, instagram hesabını incelemiştim, takip ettiği kişilere ve takipçilerine bakmıştım. Fazla takipçisi yoktu, yaklaşık elli kişiydi. Takip ettiği kişilerde o civardaydı. Postlarınında kendisi fazla yoktu, birkaç fotoğraf vardı ve onlarda da üzerinde siyah bir hoodie oluyordu ve genelde arkası dönüktü. Piyano ve gitar fotoğrafları vardı, manzara fotoğrafları vardı ki fotoğraf sayısı zaten azdı ve bu kişi onu bulmamı istemese daha iyi bir profile sahip olurdu. Hem onu bulmamı istiyordu hem korkuyordu. Merak ettiğim şey neden korkuyordu? Neden bana kendini göstermekten kaçıyordu?

Jungkook'a baktığımı onun bana bakmasıyla fark ettim, sakin bir şekilde önüme döndüğümde saçlarım önüme düşmüştü. Parmağımdaki ince yüzükle oynarken o da önüne dönmüştü.

O olabilir miydi?

O olsa beni neden seviyordu? Birsürü kadın idol arkadaşı olduğuna emindim. İdoller idollerle çıkardı, değil mi? Hep böyle olurdu. Beni sevemezdi, değil mi? Etrafında onunla sevgili olmak isteyen birsürü insan vardı. Bu kişi ben olamazdım. Araba durduğunda kafamı kaldırıp geldiğimiz yere baktım, Eyfel'in yakınlarıydı. Baya yakındaydık. Sakin bir heyecanla arabadan inerken Eyfel'e bakmaya devam ediyordum,

"Hadi Rosie," dedi Jennie gülerek, kolumdan tutup beni yanına çekti ve yürümeye başladık. Diğerleri arkamızdan gelirken, Jungkook ve Jimin arabada çıkarttıkları maskeleri ve şapkaları tekrar takmıştı. Şık bir restorantın önüne geldiğimizde bize ayrılan özel odaya geçmiştik. Herkes istediği yemeği sipariş verdikten sonra sohbete başlamışlardı. Ceketimi çıkartıp sandalyenin arkasına astım ve konuşulanları dinlemeye başladım.

Uykum daha yeni açılmıştı.

jamais vuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin