Çam Ağacının Yalnızlığı

49 18 40
                                    

Merhaba bebekler. Bölüm içinde yine bir şiir var ve şiirle hiçbir alakası yokmuş gibi görünse de bölümün ismi aslında o şiirin başlığı. Bir de normalde kitaplarımda bu kadar çok şiir kullanmıyorum ama bu kitap aslında bir nevi bunun için yazıldı. Bilgisayarı açmıştım, bir şiir yazmak istiyordum ve oturup Mor Gökyüzü'nü yazdım.

Keyifli okumalar. Yorumlarınızı bölümde bir yerlere düşürmeyi unutmayın.

*****
"Bilmiyorum."

"Korkudan bayıldığına göre biliyor olmalısın." diyor Remi. "Neyi biliyor olmalı?" Kalliope'nin sorusu üzerine bakışlarımı ona çevirip dudaklarımı büküyorum. Hiçbir şeyi olmamasına rağmen sızlayan boynumu ovuşturuyorum.
"Korkudan bayılmadım ben." diyorum yorgun bir sele. Aynı açıklamaları kaçıncı tekrar edişimdi bilmiyorum ama bir kez daha deniyorum. "En son yatağımda olduğumu hatırlıyorum, yemin ederim. Neden burada olduğumu bilmiyorum. Daha önce hiç bu gemiye de binmedim."

"Uyurgezer olduğunu ve tesadüfen geminin gizli odasını ve de anahtarını bulduğunu mu söylüyorsun?"

"Hayır, sadece bunun nasıl olduğunu bilmediğimi söylüyorum." Gerçekten de bilmiyordum ama Remi'nin buna inanmasını beklemiyordum. O yüzden Kalliope'ye yönelik konuşmuştum.
"Remi, yeter bu kadar." diyor Kalliope. Remi gülüyor. "Küçük arkadaşını gereğinden fazla savunmuyor musun Kalliope? Gerçekten şüphelenmeye başlayacağım."
"Hayır Remi. Garip olan sensin. Gemide bu odaya dair hiçbir yasak yoktu ve Marin yanlış hiçbir şey yapmadı. Kalk Marin." Ayağa kalkıp Kalliope'ye doğru bir adım atıyorum. Remi kolunu uzatarak beni durduğunda gözlerimi onunkine çeviriyorum.

"Bu sondu Marin. Bir tuhaflık daha ve bu gemideki işin biter." Başımı sallayıp hâlâ önümde duran kolunu ittiriyorum. Bir şey daha olmamalıydı. Remi'nin iş bitirmekten kastının gemiyi kıyıya yanıştırıp beni evime uğurlamak olduğunu hiç sanmıyordum.
Kamaramda yalnız kaldığımda derin bir nefes alıyorum. Boynum korkunç bir şekilde sızlıyor ve ağlamak istiyorum. Tiarum'da yazılmış ve istemsizce sıkı sıkıya bağlı olduğum tek kuraldı ağlamamak. Nasıl bir his olduğunu merak ediyorum esasen. Gerçekten tüm acıyı hafifleten şey bu olabilir miydi? Ondan mı ağlamamalıydı periler? Hıçkıra hıçkıra ağlasaydım birkaç saat ve gözyaşlarıyla birlikte denize karışsaydı tüm korkularım ve unutsaydım hangi çiçeğin perisi olduğumu ve gül festivallerini, sahi, kalır mıydı benden bir şey geriye?

Elimdeki bıçağı sıkı sıkıya kavrayarak gecenin geri kalanını uyuyarak geçirmeye çalışıyorum ama gözlerim kilitli kapımda takılı kalıyor ve gözüme bir an olsun uyku girmiyor. Bu gemide bir tuhaflığın kol gezdiğini ve ömrünce tuhaflıkların beni kovaladıklarını biliyorum. Ne kadar saklanırsam saklanayım bir şekilde bulunuyordum işte.

Sabah olduğunda odadaki aynadan suratıma bakıyorum. Altlarında koyu halkalar dolaşan çekik gözlerime ve yaz günlerinde ortaya çıkan belli belirsiz çillerime. Hep biraz fazla soluk bulduğum ten rengim şimdi daha çok gözüme batıyordu. Normalde kıvırcık ve dalgalı arası olan saçlarım insana dönüşünce sadece kabarık hâle gelmişti. Güzellik hakkında çok bir şey bildiğim yoktu ama aynada gördüğüm kişinin güzellikten uzak olduğu kesindi. Tarağı nereye fırlattığımı bilmediğimden saçlarımı ellerimle düzeltiyorum ve kamaradan çıkmadan önce yaptığım son şey bu oluyor.

Kahvaltı yaparken gözlerimi masadan ayırmıyorum. Masayı toplaması gereken Kalliope'nin sıkılgan yüzü, o sabah beni biraz olsun gülümseten tek şey oluyor. Güldüğümü gördüğünde peri olduğumu herkese söyleyeceğini ve böylece masayı toplamak için her gün büyü yapmak zorunda kalacağımı fısıldıyor. Sadece blöf yaptığını bilsem de gülmeyi bırakıyorum.
Kalliope'ye gülüşümün cezasını almam hiç uzun sürmüyor. Geminin ilk temizliği için ayarlanan birkaç kişiden biri olmamın Remi'yle bir alakasıyla olduğunu biliyorum. Işıl ışıl parlayan yeşil gözlerine bakmaya yalnızca birkaç saniye dayanabiliyorum. Canım sıkılsa da kendime düşen bölümü çabucak temizlemeye çalışıyorum. Güneş günümü daha da çekilemez hâle getirmek için parlıyor.

Mor Gökyüzü - Bir Peri MasalıWhere stories live. Discover now