15: kediler çok çabuk kaplana dönüşebilir.

891 126 80
                                    

hayatımın çok mutlu geçeceği bir dönemin olacağını düşünmek imkansız gibiydi.

standartların üstünde bir yaşam sürmek bile rüya gibi gelirken, hyunjin'in benim için yaptıkları bundan da öteydi. beni öyle mutlu ediyordu ki, neredeyse çekimlerimizden zaman kalan her saniyede konuşuyorduk. onunkiler biraz daha yoğundu doğal olarak ancak o, öyle kibardı ki boş zamanında dinlenmek yerine bana mesaj yazıyordu. neredeyse bana senin yaptığın kötülükleri unutturmuştu yoongi. neredeyse.

bir tür kuyruk acısı mıydı bilmiyorum ama benimle yeniden uğraşmaya başlamıştın.

tekrar ve tekrar aynılarını yaşamaya alışmış olmamdan ziyade, bu sefer yanımda bana daha iyi destek olan biri vardı. senin yerine koyduğum biri. ve o birinin beni ezmene izin vereceğini sanmıyordum yoongi. öyle de oldu. ne yaparsan yap, ona karşı gelemedin. çünkü yerini biliyorsun. kim olduğunu biliyorsun.

normal bir çekim günüydü. her zaman olduğu gibi o lanet kırmızı kapıdan geçip önlüğümü aldım. tezgahımda durdum ve günün tarifini incelemek adına kendimi oyaladım. herkes geldikten sonra ve şefler açıklamasını yaptıktan sonra bize bırakılmıştı. sana hiç bakmadım yoongi. tabii etrafıma da. kim ne yapıyor. hangi tarifi uyguluyor kontrol etmedim. en büyük hatam bu olmuştu.

çünkü son bir kez bile olsa bunların bittiğine inanmıştım.

eğer size güvenmeyip tarifimi, şeker ve baharat kaplarımı, kullandığım malzemeleri ve bozuk olup olmadıklarını kontrol ederdim ama o an, güvenmek istedim. çok büyük hataydı bu yaptığım. size güvenmenin beni daha önce ne kadar yaraladığını bilmeme rağmen tekrar yaptım.

yemeğimi sunuma çıkardıktan sonra sürenin bitmesini beklemiş ve etrafıma bakmıştım. diğerlerinin yaptığı yemekle benim yemeğimin farklı olduğunu gördüm. nasıl olabilirdi?

tabii park saf jimin, anlayamamıştı o an. benimle tekrar uğraştıklarını. yoonginin yüzündeki sırıtışı ve minhyukun neşeli ıslığı beni aydınlatırken yine gözlerim doldu. tabii ki tarifimi değiştirmişti.

yoongi, gerçekten söylüyorum. ellerim göz yaşlarımı silmekten o kadar tahriş oldu ki. bunu yapmayı asla kesmeyecek miydiniz? sizi durdurmanın bir yolu yoktu ve ben keşke diyordum. keşke ilk zamanlardan pes edip dönseydim.

süremizin bittiğine dair çalan ses stüdyoda yankılandığında, avuç içlerime batırdığım tırnaklarımı çektim. iz çıkmış, yer yer kanamaya başlamıştı. tabağımı tutup ana masaya götürdüm. geri dönüp kameraları ve şefleri bekledik. sakince sıranın bana gelmesini ve sizin dalga geçmenizi bekledim. sabırla, biraz gözlerim dolu bir şekilde.

tabağımı gördüğünde alay eden sırıtışını takındın hemen. minhyuk da durmadı ve diğerlerini kışkırtmak amaçlı şeyler söylemeye başladı. yemin ederim sesimin çıkması için bekledim. sizin bitirmenizi bekledim. yönetmen de yeterli bulduğunda -belki de acıdığından- kaydı kesti.

o sırada herkes tabağını alıyordu. ben de gidip almak için orada durdum ve "yarışmadan çekilmek istiyorum." dedim.

sesimin çıkması için biraz uğraştığımdan dolayı ikinci kez tekrar etmem gerekse de, sonunda söyleyecek cesareti buldum. masanın etrafındaki herkes sessizleşip şok olmuş gibi baktıklarında önlüğümü çıkardım ve katlayıp önlerindeki masaya bıraktım. diğer şeflere teşekkür edip arkamı döndüm ve yüzüne bile bakmadım yoongi. değmezdin çünkü.

çantamı almak için soyunma odasına döndüm ve ilk önce hyunjini aradım. açmadığında en kısa sürede gelip beni alması gerektiğine dair bir mesaj attım. oradaki dolabımı boşaltmam gerekti. bu yüzden sabah getirdiğim çantama gömleklerimi sığdırmam gerekti. peşimden kimse gelmediği için kendimi şanslı saymalıydım ancak bu hâlimin şanslı bir yani yoktu.

cooking studioHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin