7 x Trip

28.4K 1.9K 182
                                    

Koç - Bölüm Yedi : Bir Küçük Kıskançlık Meselesi

"Ulan Armağan..." diye bağırarak koşmaya devam ettim. Dün okuldan çıktığımdan beri beni Özgür'ün üzerine düşüren Armağan için intikam planları düşünüyordum. Ablama olanları anlatıp dalga geçince de, intikam planları Galata'dan aşağı sallandırmaya kadar gitmişti. Sabah ise Armağan beni görünce Oğuz'un arkasına saklanmıştı. Oğuz ise onun hak ettiğini düşünerek çekilince kovalamaca turumuz başlamıştı. Zilin çalmış olmasına rağmen bahçede koşuyorduk. "Koşmaya devam edersen seni köprüden aşağı atarım." diye bağırdım. 

"Durayım da pencereden sallandır değil mi?" diye bağırdı oda. "Valla ben sizin mükemmel aşkınızı düşündüm." diyerek kapıya koşmaya başladığında gördüğümüz iki beden ile, Armağan durmuştu. Bende hızımı alamayıp ona çarpmıştım. "Kızlar?" dedi müdürümüz tek kaşını kaldırmış bize sorgulayıcı bakışlar atarken. Yanında Özgür'ün ne işi vardı? Hemde bu saatte.

"Şey hocam, şey olunca şey yaptık biz. Ondan şey oldu." diyen Armağan'a dönüp 'ne diyorsun yapram?' bakışları attım. Derin bir nefes aldım sonra. "Hocam Armağan arkadaşımızın çok değerli bir şeyi kaybolmuş, onu arıyorduk." dedim hızlıca. Müdürün bakışlarıda bana döndü. "Neyi kaybolmuş?" dedi dedi Özgür bana sinsice gülümserken. Gözlerim kısıldı. Kafasına tekme yemek istiyordu herhalde. "Neden koşuyordunuz ayrıca?" diyerek ikinci soruyu sordu müdür. "Kaptırmışız." diyerek Özgür'ün sorusunu hiçe saydım ve masumca gülümsedim. Armağan yanımda gülmemek için kendini zor tutuyordu. 

"Anladım ben sizi." dedi müdür kızgınca. "Hemen derslerinize, bir daha da böyle bir olay istemiyorum." diyerek devam ettiğinde hızlıca kafa salladık. "Selahattin Bey, siz gidin ben birazdan geleceğim." dedi Özgür. Müdür bize kısa bir bakış attı ve kafa sallayarak yürümeye başladı. Özgür ellerini cebine katarak bana baktı. "Çok kötü yalan söylüyorsunuz." dedi alayla. Gözlerim kısıldı. "Bu sizi hiç alakadar etmez." diyerek meydan okudum. Güldü yeniden. "Sen bana kızgın mısın?" dedi alaylı sesiyle. 

Sarı saçları her zamanki gibi alnına dağılmıştı. Gözlerinin içinde mutluluk pırıltıları vardı. Dudakları kıvrılmış, eğlendiği her hali ile belliydi. "Neden sana kızgın olayım?" dedim bastıramadığım sinirle. İçimde düne dair ufaktan bir utanç vardı zaten. Ayrıca yanımda gevşekçe sırıtan Armağan işimi hiç kolaylaştırmıyordu. "Bilmem. Belki doğruları söylediğim için olabilirsin." diyerek omuz silktiğinde o yakışıklı yüzüne tırnaklarımı geçirmek istedim. Hem böylece kimse onu yakışıklı bulmazdı, benimde içim soğurdu. "Hah doğrularmış. Ben seni tanımıyordum bile, hatırlatırım." diyerek göz devirdim. Ardından arkamı dönüp yürümeye başladım.

"Gergin sanırım biraz." dedi arkamdan. "Hiç sormayın." dedi Armağan hayranlıkla. "Senin adın neydi?" dedi Özgür. Armağan adını söylediğinde, arkamdan geldikleri belliydi. Onları umursamadan merdivenlerden çıkmaya başladım. Müdürün odası ve bizim sınıf aynı katta olduğu için Armağan ve Özgür hala yan yanaydı. Sınıfın kapısını çalıp girerken "İyi dersler Vera." dedi Özgür arkamdan. "Ve Armağan." dediğinde umursamayıp sınıfa girdim.

Hocadan özür dileyerek yerlerimize oturduk. O anda camdaki yansımamı gördüm. Dağınık topuz olan saçlarım, eteğimin içine yarısını kattığım tişörtüm ile pek mükemmel değildim. Derin bir nefes verdim. Armağan ile göz göze geldik. "Bu halinle bile güzelsin kanka." dedi sanki anlamış gibi. Gözlerimi kıstım. "Sana sinirliyim." dedim huysuzca. "Yaptıklarımdan pişman değilim, aklım hala yapamadıklarımda." dedi Adana kekolarından hallice. Sonra masumca gülümsedi. "Ama sen bana kızgın olmasan harika olur."

Öğle arasında kantinde hep beraber yemek yiyorduk. Yanımızda sınıftan birkaç kişi daha vardı. "Elif neden bize kavgaya gelecekmiş gibi geliyor?" dedi Soner birden. Sınıftan biriydi. Çok kafa çocuktu. Baktığı yere bakınca gözlerinden ateş çıkan bir kız ile göz göze geldim. Ellerini masayı devirmek istercesine masaya katınca, çatık kaşlarımla ona baktım. "Kıraydın?" dedim düz bir sesle. "Ne oluyor?" dedi Oğuz da sakin bir sesle. Soner ise bizim aksimize "Kuyruğuna kim bastı kız?" demişti. Bakışlarım Soner'e döndü. Armağan ile kıkırdadık aynı anda.

"Özgür'den uzak dur kızım." dedi bağırarak. Bakışları direkt bendeydi. Kaşlarım havalandı. "Özgür?" dedim gözümü kırparak. "Çalhan." dediğinde kaşlarım çatıldı. "Pardon?" dedim engel olamadığım şaşkınlıkla. "Biz flört ediyoruz, muhtemelen yakında sevgili oluruz. O yüzden onun çevresinde dolanma." dediğinde kaşlarım daha çok çatıldı. "Ben mi onun çevresinde dolanıyormuşum? Elif misin nesin sabrımı sınama benim! Zararlı sen çıkarsın. Özgür'ü de al başına çal. Manyak mıdır nedir ya?" diyerek masadan kalktım ve Elif'in omzuna çarprak bahçeye doğru yürümeye başladım. Bir yandan da içimden küfür ediyordum. Hayır yani bu kız bu hakkı nereden buluyordu? Şeytan diyor tut o sarı saçlarından sallandır pencereden aşağı. 

"Sabır ya." diyerek banka oturdum ve yayıldım. Telefonumu cebimdenn çıkarıp ınstagrama girdim. Gerçekten flörtler miydi yani? Gerçi Özgür'den ne bekliyordum ki? Erkek değil mi, hepsi aynı.

Diğerleri yanıma gelip oturdu. Soner bacaklarını bacaklarımın üzerine uzattı ve bankta daha çok yayıldı. Soner ve Armağan, Elif hakkında bildikleri dedikoduları anlatırken ablamdan gelen mesaj ile onları dinlemeyi bıraktım ve mesaja tıkladım. Odamın duvarında asılı olan Oğuzhan Özyakup ile çekildiğim fotoğrafı atmıştı. Tam bir yıl olmuş, yazmıştı. O gün aklıma gelince güldüm. Biraz olaylı bir fotoğraftı. Çünkü ayağım birbirine dolanmış ve Ozi'nin karnına hiçte yumuşak olmayan bir yumruk atmıştım. Twitter'a girip fotoğafı paylaştm ve Ozi'yi etiketledim. Fotoğrafın altında geçen senenin tarihi vardı zaten. Görmesi için hesabımı da gizliden çıkartmıştım. Bildirimler gelirken telefonu kapattım. 

"Vera?" dedi o anda yandan bir ses. Bakışlarım oraya döndüğünde Yılmaz amcayı gördüm. "Yılmaz amca." dedim yanında Özgür olmasını umursamdan. Soner'in bacaklarını ittim ve ayağa kalkıp yanına ilerledim. Bana sarıldığında bende ona şaşkınlıkla sarıldım. "Nasılsın kızım? Alıştın mı okuluna?" dedi gerçek bir şevkat ile geri çekilirken. "Alışmamak mümkün değil." dedim gülerek. "İyiyim, siz nasılsınız?" diyerek devam ettim. Güldü oda benimle. "İyiyim çok şükür. Şu hayta ile uğraşıyorum." dediğinde güldük beraber. 

"Özgür'e yardım için asistanlık seçimleri yapılacak. Katılacaksın değil mi?" dedi birden ciddileşerek. Bakışlarım Özgür'ü buldu. Dikkatle bana bakıyordu. Yeniden Yılmaz amcaya baktım. "Haberim yoktu." dedim mırıldanarak. "Ama katılacağımı sanmıyorum." diyerek devam ettiğimde Yılmaz amca kaşlarını çattı. "Olmaz öyle şey." dedi itiraz istemeyen bir ses tonuyla. "Herkes bu haytaya hayran olduğu için katılacak. Bize basketboldan anlayan biri lazım. Sende bildiğim kadarıyla gayet iyi anlıyordun." diyerek devam etti. Kararsızlıkla baktım ona. Özgür ile birlikte bir şeyler yamak mı? Sinir hastası olurdum, ayrıca ruh sağlığım bozulabilirdi bile!

"Senin adını ben listeye ekletirim. Hadi görüşürüz." diyerek cevap vermeme izin vermeden yürümeye başladı Yılmaz amca. Şaşkınlıkla baktım arkasından. "Neden istemiyorsun?" diyen Özgür ile irkildim. Sabahki alaycı havası yoktu. Ciddiyetle gözlerime bakıyordu. "Bir sebebi yok" dedim sakince. Cevap vermesine izin vermeden gidecekken kolumdan tuttu ve kendine çevirerek "Sen cidden bana kızgın mısın?" dedi. Aklıma birden Elif geldi ve gülümsemek üzerinde olan yüzümü düzelttim. Sakince dudaklarımı yaladıktan sonra kolumu ondan kurtardım. "Size kızgın olmam için bir sebep yok. Ve asistanlığınızı yapmak isteyecek çok kişi var. Eminim sizde beni değil onları istersiniz. Şimdi izninizle arkadaşlarım bekliyor." diyerek geriye bir adım attım. Şaşkın bir gülümseme oluştu yüzünde. "Sen bana trip mi atıyorsun?" diyerek sordu. Gamzesi ortaya çıkmış, dudakları karizmatik bir şekilde kıvrılmıştı. Gözlerim kocaman oldu. "Ne münasebet." dedim hızlıca. Daha sonra arkamı dönüp hızlıca yürümeye başladım. Tüm okulun bakışları üzerimizdeydi neredeyse. Gülüşü kulaklarıma dolarken yüzümü buruşturup dilimi ısırdım.

Ben cidden az önce trip mi atmıştım?

Bir dakika.

Özgür'ü kıskanmış olamazdım değil mi?

KOÇWhere stories live. Discover now