33 x Düğün

19.9K 1.2K 222
                                    

Günlerden Koç!

Nasılsınız? Okullar nasıl gidiyor? Şahsen ben daha ilk günlerden çok yorulmaya başladım ve geldiğimde aslaa yatıp dinlenmek dışında bir şey yapamadım. Ama halledeceğim. Ve tüm bunlara rağmen sanırım okulumu çok özlemişim.

İyi okumalar💖 Bölüm sonunda görüşmek üzere!

Koç - Bölüm Otuz Üç : '... sevgilim iyi ki doğdun.'

"Ablam gelin oluyor, sıra da bana geliyor.." diyerek beynimin içinde dolanan şarkıyı mırıldanırken, kırmızı rujumu dudaklarıma sürdüm. Ruju yedirdikten sonra bir adım geriledim ve aynadaki yansımamı süzdüm. Elbisemi giyince tamamdım.

"Ben hazırım." dedi Sude kuaförün içindeki kabinden dışarı çıkarken. Elbisesini giymiş, kollarını iki yanına açmıştı. "Maşallah." diyerek yaşlı teyzeler gibi yüzüne tükürüyormuş gibi yaptım. Yüzünü buruşturdu ve bir adım geriye gitti. Kıkırdayarak ruju masanın üzerine bıraktım. Ablam bile gelinliğini giymiş içeride oturup çalışanlar ile dedikodu yaparken, biz hala oyalanıyorduk. Efe abim birazdan içeri baskın yapıp, bizi almadan gidecekti. "Hadi bizimkiler delirmeden giyin." dedi Sude ayakkabasını giyerken. Kafa sallayarak elbisemin olduğu kabine girdim.

Saçlarımı ve makyajımı bozmadan, siyah elbisemi giydikten sonra içeriden çıktım ve aynaya koştum. Yüzümü ve saçım dikkatle inceledikten sonra sorun göremeyince, ayakkabımın yanına oturdum. "Telefonun çok titreyince baktım. Bizimkiler elbiseleri mekana bırakmış. Arda neden elbise değiştirdiğimizi sorup on saat söylenmiş. Birde eniştem..." dedi ve durdu Sude. Dudakları büzüldü. "Özgür Çalhan'a enişte diyorum, vay be." diyerek kendi kendine söylendi. Kafamı kaldırıp ona baktım. Bunu sık sık bende yaşıyordum. Evet. Özgür Çalhan'dı yani. Beşiktaş'ın genç sol beki. Hayatımın aşkı... "Ha. O da gelmiş, Efe abimlerin yanındaymış."

Kafa salladım ve gülümsedim. Özgür birlikte gidebileceğimizi söylemişti, ablama sorunca da seve seve kabul etmişti. Babam ise Özgür ile tanışacağı için ayrı mutluydu. Durup durup, 'Özgür gelecek değil mi?' diye soruyordu. Onu anlayabiliyordum. Babam takımdakileri bizden ayırmazdı çünkü. "Tamam bebeğim." diyerek ayağa kalktım ve masanın yanına gidip, annemin aldığı küpeleri kulağıma taktım. Gümüş, sallanan küpelerdi. Aynada kendimi süzerken, gülümsedim ve Sude'ye döndüm. "Hala sim dökebiliriz?" dedim eğlenen sesimle. Gözlerini devirdi ve orta parmağını havaya kaldırdı. Gülüşüm arttı. "Hazırım ben." dedim etrafımda dönerken. Sude yanıma yaklaştı ve beğeni ile süzdü seni. "Karşımda Özgür Çalhan gibi bir rakip olmasa, kendime almıştım seni." dedi keko moduna bürünerek. Kıkırdadım. Sonunda odadan çıktığımızda, ablam ve kuafördeki kızların dışarı bakarak konuştuğunu gördük. Çalışan kızlardan biri beni görünce heyecanla yanına çağırdı. Gülerek yanına gittim. "Dışarıda futbolcu var, adam ateş ediyor." diyerek dışarıyı işaret ettiğinde, kaşlarım çatılırken gözlerim oraya döndü.

Gözlerim direkt Özgür'ü bulurken, kaşlarımı daha çok çattım. "Kızlar!" dedim yükselerek. Hepsi irkilerek bana döndü. "Hadi önünüze." dediğimde sessizce önlerine döndüler. Gülen ablam ve Sude'yi umursamadan, yeniden baktım ona. Yanında Efe abim, Emre, Asrın abim ve çocuklar vardı. Siyah bir gömlek giymişti. Birkaç düğmesi açık, farklı bir hava katmıştı kendine. Saçları her zamanki gibi dağınıktı. Güldüğünde gülümsedim. Sağ elim kalbimin üzerine gitti. "Aha düştü." dedi Sude alayla. Elimi kalbimden hızlıca çektim ve yutkundum. "Her zamnki halim." dediğimde herkes gülmüştü.

KOÇTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon