17 x Kırıklıklar Ve Bozulmalar

23.6K 1.7K 285
                                    

Koç - Bölüm On Yedi : Bir Küçük Soğukluk Meselesi

Beş Gün Sonra - İstanbul

Babamla, baba kız ilişkisinin yanı sıra arkadaş gibiydik. Oldukça iyi anlaşırdık. Babam bu hayattaki ilk arkadaşımdı diyebilirim. Birlikte annemi delirtir, ablamın sinirini bozar, anneannemin yaptığı ve sonra yememiz için kaldırdığı tatlıları aşırırdık. Babamla her şeyi konuşurdum aslında. Arkadaşlarımla yaptıklarımız dışında tabi. Anlattığım şeyleri bir arkadaşımmış gibi dinler, yorumlar yapardı.

Kısacası babam bu hayattaki en büyük şanslarımdan biriydi.

Özgür meselesinde bana kızacağını biliyordum. Çünkü Beşiktaş ile ilgili her şeyi babam bilmeliydi. Aslında Beşiktaş'ın haricinde, kızıyla ilgili bir detay varsa bilmeliydi. 

Kızgınlığının uzun süreceğini düşünmüştüm ama şuan karşımda alayla bana bakması bu düşüncemin yanlış olduğunu kanıtlar nitelikteydi. 

İstanbul'a geleli birkaç saat olmuştu. Saat gece yarısını göstermek üzereydi. Babam ve annem yatmamıza izin vermemiş, bizi karşılarına almışlardı. Sürekli bakışıp, gülerek bize bakıyorlardı. Yokluğumuzda delirmiş olabilirler miydi acaba?

"Kızım." dedi babam gülmemek için direnir bir halde. "Biz ta Yılmaz Çalhan'ın attığı fotoğraftan biliyoruz Özgür ile tanıştığınızı." diyerek devam ettirdi annem. Sonra bakışıp kahkaha attılar. Gözlerimi kırpıştırarak onlara baktım. Ne? "Hayır evi terk ettiniz birde, bir hafta boyunca gelmenizi bekledim dalga geçmek için." dedi babam gülüşleri arasında. Ablam elini alnına koydu ve yüzünü kapatarak "Gerizekalı." diye mırıldandı.

Ben bunu nasıl düşünememiştim?

Babam her gün Beşiktaş'ı ve oyuncuları takipten çıkmış mıyım diye bakıyordu. Annem ise adeta bir stalk kraliçesiydi. Babamın da ondan aşağı kalır yanı yoktu gerçi. Ben bunları nasıl atlamıştım? "Neden kızdınız o zaman?" dedim huysuzca mırıldanarak. "E söylemedin çünkü?" diyerek omuz silkti babam. Göz devirdim. Annem meraklı bakışlarını bana dikti. "Anlat bakalım nerede tanıştınız, o fotoğraf nasıl çekildi?" 

Dudaklarımı yaladım. "Havaalanında çarptı ve tanımadı Özgür'ü." diyerek atladı ablam. Babamın gözleri kocaman oldu. Ardından kınayan bakışlarını bana dikti. Kollarını göğüs kafesinde bağlarken ayıplayan bakışlar atıyordu bana. "Yazıklar olsun. Ben seni böyle mi yetiştirdim?" diye sordu. Gözlerimi devirdim. "Ya baba konumuz bu mu? Yorgundum o gün." dediğimde omuz silkti.

Günlerce bunun muhabbetini yapacaktı. Hatta belki aylarca. Yıllarca yapsa yine şaşırmazdım gerçi.

"Özgür bizim okulda basketbol koçluğu yapıyor. Bende onun asistanıyım. Hatta Rize'de ve daha öncesinde takımdan birkaç kişi ile de tanıştım. Özgür ile arkadaşız. Bu kadar yani. Abartılacak bir şey yok." diyerek hızlıca konuştum.  Tabi canım abartılacak hiçbir şey yoktu. Alt tarafı adamdan hoşlanıyordum. "Arkadaş ne ya? Bende sevinmiştim damat geliyor diye." dedi babam. Gözlerim kocaman oldu. "Yuh artık baba. Babasın ya sen, kendine gel." dediğimde omuz silkti. Bu halimize annem gözlerini devirdi. Daha sonra hepimizi odalarımıza yolladığında pijamalarımı giyip yatağıma girdim ve Özgür'ün hesabına bakmaya başladım.

Sarı saçları, açık mavi gözleri vardı. Fazla uzun olmayan saçlarını genellikle dağınık kullanıyordu ve bu ona daha çok yakışıyordu. Kemikli yüzü vardı ve oldukça karizmatikti. Ama inkar edilemeyecek kadar da tatlıydı. Genellikle fotoğrafları Beşiktaş ile ilgiliydi. Onun dışında gece kulübü olduğu belli olan bir yerde otururken, düğünde, kafede, takımdakilerle, arkadaşlarıyla da fotoğrafı vardı. Futbolcu olmasaydı herkesin aşık olduğu bir Instagram fenomeni olabilirdi. Ya da bir manken.

KOÇWhere stories live. Discover now