27 x Masal

21.9K 1.3K 247
                                    

Sürpriz💃

Sürprizim bir bölüm dahaydı. Umarım hoşunuza gider. Sebebi ise, bugün benim doğum günümdü. Ve bunun şerefine - umarım bu kelimeyi kullanmak doğru olmuştur- size minik bir hediye vermek istedim.

Umarım hoşunuza gitmiştir.

Koç - Bölüm Yirmi Yedi : '...Özgür ve Vera...'

2 Gün Sonra - Cumartesi

"Sürekli konuşup buluşamam ben, canım sıkılır." diyen Sude'ye döndü bakışlarım. Ağzını yüzünü yamultmasından beni taklit ettiği belliydi. Yıllar boyunca sevgili istememe sebebimi açıklarken kurduğum cümlelerdi bunlar.  Ağzının üstüne iki tane çakıp Allah'ına kavuşturmak istesem de bugün oldukça mutlu olduğum için göz devirdim sadece. "Bir saat daha uyusam olmaz mıydı?" dedi Arda iki koltuğun arasından başını çıkartarak. Dudaklarını büzmüş ve masum bakışlar atıyordu bana. Eniz ona göz devirirken, kafasını geriye ittim. "Söz hazırlıkları yaparken uyumana izin vereceğim Arda, ama şimdi sus." diyerek bıkkınlıkla mırıldandığımda kafa salladı. 

Ablamın doğum günü partisi için dün geceden gelmişlerdi. Ablamı Efe abim kendi evlerinde oyaladığı için, rahatça bizde kalmışlardı. Gece boyunca bugünü planlamış, sabaha karşı ise Sude'ye zorla börek yaptırmıştım. Şimdi ise saat yediydi. Eniz'in arabasında Nevzat Demir Tesisleri'ne doğru gidiyorduk. Maça gidemeyeceğim için, ona erkenden şans dilemek istemiştim. Kartal'a sorunca çoktan herkesin uyandığını söylemiş, sanki hiç onlara yaptırmamışım gibi börek yiyip yemeyeceklerini sormuştum. Kartal tabiki istemişti böreği. 

Özgür'ün bekletmeyeceğini söylediği o günden beri oldukça iyiydik. Flört gibiydik sanırım. Sürekli konuşuyorduk, antrenmanda ise yanımdan asla ayrılmıyordu. Şu iki gündür oldukça mutluydum yani. Kapkara bulutlarla dolu havaya rağmen içimde yaz esintileri vardı. 

Araba tesislerin önünde durunca saklama kabını ve telefonumu alıp indim. Çocuklar arabada bekleyeceklerini söylemişti. Fazla zamanımız yoktu zaten. Çok işimiz vardı bugün. Arabadan uzaklaşmadan camdaki yansımama baktım. Üzerimde mini kot eteğim ve siyah boğazlı kazağım vardı. Diz üstü topuklu çizmelerimi giymiş, saçlarımı doğal halinde bırakmıştım. Yüzümde hafif bir makyaj vardı. Dudaklarıma ise hafif kırmızı bir ruj sürmüştüm. Güzel olduğuma kanaat getirince koşar adım tesisin kapısına gittim. Kapının önünde durunca Özgür'ü aradım hemen.

"Günaydın." dedim telefonu açınca neşeli sesimle. Yüzümde kocaman bir gülümseme yer edinmişti. "Günaydın Gül Güzelim, erkencisin." dedi keyifli ses tonuyla. Keyifli ses tonu, içimdeki mutluluğu biraz daha arttırırken gülüşüm yüzüme daha çok yayıldı. "Öyle oldu. Birazcık ana kapının önüne gelir misin?" dediğimde birkaç hışırtı duyuldu. "Burada mısın?" dedi şaşkınlıkla. "Gelirsen göreceksin. Kapatıyorum..." diyerek telefonu kapattım. Havanın soğukluğu ile yüzüm buruşurken, yeniden gülümsedim. Birkaç dakikanın ardından Özgür belirdi. Gülümsemesinin ardındaki şaşkın ifade beni eğlendirirken bende ona adımladım ve ortada karşı karşıya geldik.

"Seni beklemiyordum." dedi bakışları yüzümde dolanırken. "Şans dilemek için geldim." dedim kafamı sol tarafıma eğip dikkatlice ona bakarken. "Bugün maça gelemeyeceğim, Özgür eksikliğimi hisseder dedim." diyerek devam ettiğimde güldü. Gülüşü içimde çikolata şelalesi oluştururken, dikkatlice izledim onu. "Hissederdim." dedi ve kollarını bana sardı. Tek kolum ile ona sarıldım bende. "İyi şanslar Çalhan." dedim kulağına mırıldanarak. "Orada olmayacağım ama her daim yanındayım." diyerek devam ettiğimde saçlarımın üzerine minik bir öpücük kattı. "Biliyorum." diyerek mırıldandı ve geri çekildi. Saklama kabını uzattım hemen. "Bu sizin." dediğimde gülmüş ve elimden almıştı. Gözleri üzerimde dolandı sonra. Kaşları çatılırken, "Vera, hava çok soğuk ve sen böyle dolanıyorsun." dedi. Kaşlarım havalanırken, hızlı hareketler ile üzerindeki kot ceketi çıkardı ve dikkatlice üzerime giydirdi. Kokusu burnuma dolarken, daha çok şaşırmıştım.

KOÇWhere stories live. Discover now