10 x Gülümseme

27K 2K 250
                                    

Herkese merhaba!
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir ve umarm bölümü seversiniz.
Hepinize iyi okumalar🍒

° °

Koç - Bölüm On : "...bazen ufak, samimi bir gülümseme yeter..."

Hayattan dışarı çıkmak istediğimde derin bir nefes alır ve Mario Gomez'in gol krallığında attığı golleri izlerdim. Mario'ya, Beşiktaş'a geldiği zaman fazlaca aşık olmuştum. Gülüşü, bakışı, duruşu, koşuşu...  Adam bana terapi gibi geliyordu. Sanki üzerinde bir büyü var gibiydi, ona baktığım anda tüm kötü şeyler üzerimden uçuyordu. Arınmış oluyordum.

Mario, şimdi Özgür olmuştu.

Bakışlarım Özgür'ün üzerinde dolanırken, içimde bir şeylerin mayıştığını hissediyordum. Sakinleştirici bir etkisi vardı. Takımla birlikte gülüyordu. Sanki ünlü bir futbolcu değilde, takımdan biri gibiydi. Antrenman bitince evine gidecek, ertesi gün okulda aynı sırada yeniden buluşacakmışız gibiydi. Beşiktaş'ın genç sol beki Özgür Çalhan değil, sadece Özgür oluyordu onunla ne zaman yan yana gelsek. Bu iyi miydi kötü müydü pek emin değilim. İki farklı insan gibiydi, ama bir o kadar da aynıydı. Onun bu halleri hoşuma gitmiyor değildi yinede.

Bakışları bana döndüğünde ışık hızından daha hızlı bir şekilde telefonuma döndüm. Takımın eksiklerini not almamı istemişti. Aynı zamanda da sahanın hepsini görecek bir yere kamera katmıştık. Antrenmanları bunlar göre şekillendireceğini söylemişti. Sahada oldukça eğleniyorlardı. Ben ise onları izlemekten büyük keyif alıyordum. Armağan olsa adamın otururken bile onu izleyenlere keyif vereceğini söylerdi. Özgür Çalhan, birçok kadının kalbini kolayca çalabilecek bir adamdı. Ama özel hayatı ile gündeme geldiği pek söylenemezdi. İnsanların onun hakkında duygusal dediklerini okumuştum birkaç yerde. İşi ve özel hayatı karıştığında toparlayamayacağını söylemişlerdi, bence öyle değildi. Özgür duygusal bir insan değildi, olsa bile işine etki etmezdi.

"Yardım etmek ister misin bize? Zora düştük." dedi Özgür yanıma otururken, nefes nefeseydi.  Takım yere yığıldığında ara verdiklerini anlamıştım. Dün attığı gol aklıma gelince yanımda durun suyu ona uzattım. Şaşkınca elimdeki suya baksada alıp içti. "Bana gelecek kadar da düşmüş olamazsınız." dedim gülümseyerek. Güldü yaramaz bir çocuk gibi. "Kendini küçümseme, fark atarsın sen." dediğinde benimle eğlendiğini anladım. Başka zaman olsa dalga geçtiği için laf atardım ama bugün hiç yapasım yoktu. Karnına gelen basketbol topu ona yeterdi bence. "Şakacı çocuk." dedim alayla. Güldü ve suyundan içti. Yutkunurken gözüm adem elmasına takıldı. Aşağı yukarı hareket ettiğinde içimdeki kelebekler iç çekti, gözlerimi hızlıca oradan kaçırdım. Normal davranacağım dedikçe kendi kendimi çıkmaza sokuyordum resmen. Bilmediğim bir yolda yürüyordum. Güvenli değildi. 

Suyu kapattı ve gözlerini üzerime dikti. Bakışlarından dolayı utandığımı hissederken "Gelecek misin?" diyerek suyu bırakıp ayağa kalkarken sordu. "Çok ısrar ettin, geleyim bari." dediğimde güldü ve elini uzattı. Dudaklarımı yalayarak uzattığı eli tuttum ve ayağa kalktıp elimi çektim. Birlikte sahaya yürürken, el ele tutuşmuş mu olmuştuk şimdi biz? Yani sadece yardım etmek istemişti bence. Herkes, herkese kalkmasına yardım etmek için elini uzatabilirdi. Heyecan yapmaya gerek yoktu. Beni gören Oğuz sahte bir üzüntü yerleştirdi yüzüne. Kafamdakileri atıp ona odaklandım. "Koç, insan arkadaşıyla rakip yapılır mı?" dedi annesine saçını çeken arkadaşını şikayet edercesine. "Korkma aslan parçası, yemem seni." dediğimde alayla güldü. Gülüşüm yüzümde daha çok yayıldı. "Bu dediğine seni pişman edebilir Kaptan." dedi Özgür beni desteklercesine. "İyi olan kazansın." dedi Oğuz. Havalı olduğunu düşündüğüm bir şekilde göz kırptım ona.

KOÇWhere stories live. Discover now