6. Bölüm

4.8K 250 49
                                    

6. Bölüm: Arsız


- Beni yakaladın... Erkek kardeşin yavaş yavaş İstanbul'a namını salan büyük bir adama dönüşüyor. Yılanın başını küçükken ezmek lazım Ahsen. Muhbirimiz olur musun?

Biliyordum.

BİLİYORDUM.

Sinanın bir boklar peşinde olduğunu biliyordum. Akşamlara kadar ders çalışmak yerine sırt çalışmasında vardı bir dert. Aman Allahım yıllarımı verdiğim çocuk başka birinin yıllarını mı alıyordu.

Şaka mıydı bu? Hiç şaka gibi bir tarafı yoktu. Adamın yüzü beton gibi sertti. Sesi desen zaten gayet gerçek, yalandan uzak geliyordu.

Gerçek olabilir miydi?

Saçmalama, SAÇMALAMA.

Sinandan bahsediyoruz, iki yapıştırsan annesinin eteğine saklanacak çocuk. Bizzat denendi yani.

- Çok komiksin ya. Muhbir falan. Aşırı gerçekçi yani.

Beton gibi yüzü 180 derece dönüp kahkaha moduna girince, ona inanmış olan tarafım küçük bir sarsıntıyla başıma yıkılmıştı.

Bu kadar saflık sana fazla Ahsen.

Biliyordum. Evet farkındaydım.

Evi inleterek gülmesine gerek var mıydı? Şahsen ben komik olan bir şey göremiyordum. Güvenim, gururum, namusum yakılmış, yıkılmış harabelerime buldozerler girmişti. Yazık değil miydi?

- İnandın bu arada.

Gözlerimi sıkı sıkı yumarak geriye yaslandım. Çok yemiştim. Birde kızartma... Allahım sana geliyorum.

Sinirimin sebebi bana kilo aldıracak bol yağlı kızartma değildi elbet, karşımdaki angutun üç dakikadır falan nefes almadan anırışıydı mesele. Allahım... kulun kalk diyor, geçir diyor, ağzımın üstüne.

Ya sabır.

- Bir kere benim kardeşim dünya tatlısı, karıncayı bile incitmez. Şu kadar inanmadım ben sana.

Kollarımı göbeğimin üzerinde bağlamış, yönümü hafiften kapıya çevirmiş kesinlikle ona bakmıyordum. Kısaca kıçımı ona dönmüş, çiçek olmuştum. Hak etmişti çünkü.

- Surat ifaden...

Azıcık sakinleşen megalodon tekrar hönkürmeli bir gülüş sergilediğinde içli içli nefeslendim

Biliyordum.

Pişman olacağımı adım gibi de biliyordum.

- Bulaşıklar sende. Ben yatıyorum.

On saat sonra daha nereme uyuyacaktım bilmiyordum ama yapacaktık bir şeyler. Şuan her şeyi bu megalodonun yanında durmaya yeğlerdim.

İtiraz etmesine izin vermeden mutfağı terk ettim. Hızlı bir manevrayla da odama girdiğimde artık bütün sesler kesilmişti. Kapıyı da kilitlersem tamamdı.

Huzur böyle bir şeydi işte.

..

- Komutanım, Balamir komutanım gelmedi mi daha?

Kendine seslenildiğini fark eden Babür çay bardağını cam sehpaya koyarak Arif'e çevirdi başını. Önce bir süzdü. Bu saatte bu adamın komutanıyla ne iş olabileceğini düşündü.

BalbeyamirOnde histórias criam vida. Descubra agora