14. Bölüm

2.8K 241 47
                                    

14. Bölüm: Kırgınlıklar ve pişmanlıklar.

Evet.

Megaloman bir megalodon olan ev arkadaşımla yan yana oturmuş aynı battaniyeyi paylaşırken karşımızda aksiyondan çok cinselliğin bulunduğu filmi izlemeye çalışıyorduk.

Balamir'e film seçtirirsen işte böyle olurdu.

Keyifler on numaraydı.

Sessizlik hat safadaydı.

Ve açıkçası kendimi gülmemek için zor tutuyordum. İkimizde sahneleri geçmek için bir harekette bulunmuyorduk ama malum sahne girdiğinde de televizyondan başka olabilecek her yere bakıyorduk. Hatta bir iki kere aynı anda sehpada duran telefonlarımıza davranırken göz göze bile gelmiştik. Aile evinde gibiydim.

Rezillikti.

Ve ben gülmeye bir başlarsam işeyene kadar susmazdım biliyordum.

Önümüze yığdımız koca bir leğen patlamış mısır da dahil olmak üzere her şeyin dibini görmüştük. Bu nasıl bir açlıksa, bir litre kola kesmemiş ikinci şişeyi de açmış, boş olanın yanına yerleştirmiştik.

Yediğimiz hurmalar gün gelip tırmalayacaktı.

Sırf bu akşam tükettiğim kalorinin haddi hesabı yoktu ki bana dönüşü de pek iç açıcı olmayacaktı. Aynı şeyi Balamir için söyleyemiyordum tabi...

Adam zaten askerdi. Bu cümle bile yeterliydi aslında.

Bir yerden sonra artık dayanamayarak Balamir'e doğru baktım. Sanki hissetmiş gibi o da hemen gözlerime çevirdi gözlerini. Bu sırada elindeki son cips kırıntısını da ağzına tepmeyi ihmal etmemişti.

- Zorlasan bu kadar kötü bir şey seçemezdin herhalde Balamir.

Dudakları gülmek suretiyle gerildi. Biliyordu gergin sessizliğin sebebini.

- Bu zorlamamış halim. Birde zorladığımı düşün...

Başını aşağı yukarı sallarken söylediği cümleye gülmeye başladım. Beni şaşırtarak, Balamir'e kıyasla ufak bir kahkahayla sınırlı kaldı bu gülme merasimim. Çünkü Balamir beyler, maşallah Allah bir ses vermişti. İtinayla kullanıyorlardı şuan o sesi.

Çarpılacaksın Ahsen.

Kahkaha atarken bu kadar çekici göründüğünün daha önce farkına varmamıştım hiç.

Gülerken kırışan göz kenarları, mükemmel kıvrımlara sahip çene hattı, kalın dudakları, düz inen burnuyla yakışıklıydı, antik yunan heykellerine benziyordu. Ve bu farkındalık gereksiz bir heyecan doğurmuştu bende. Yakışıklı erkeklere karşı hormonsal çekimimin olması benim suçum değildi. Tamamen vücudumla ilgiliydi, duygularımla değil. Suç kabul etmiyordum.

O an yaşadığım aydınlanmayla istemsizce yutkundum. Tamam yani evimde bir megalodon beslediğimi biliyordum da... bu hayvanın yakışıklılığı daha önce hiç bu kadar dikkat çekici olmamıştı benim için.

Odadaki kahkaha sesleri dinince ve ortam biraz olsun sakinleyince bile çevirmedim gözlerimi yüzünden. Normal bir zaman dilimi olsa Balamir asla dalga konusu yapmadan geçmezdi bu bakışı. Yandan yandan izledim çehresini. Bunun farkındaydı tabiki ama dönüp bana bakmadı ya da odağımı dağıtmadı, öylece durdu. Bunu yapması bile kafa karıştırıcıyken alnına düşmüş saç tutamını düzeltmem mikseri kaçıncı dereceye alırdı?

Saçmalama Ahsen.

- Bir dahakine filmi ben seçiyorum o zaman. Mısırı da sen patlatırsın.

BalbeyamirWhere stories live. Discover now