10. Bölüm

3.7K 198 8
                                    

10. Bölüm: Olasılıklar


- Abla açacak var mı, açacak?

Öncelikle Allahım;
25 yaşıma kadar öğretmenlerimden, hocalarıma, hocalarımdan profesörlere hatta dekanlara çabasız sarf ettiğim her bir yalan için, Şırnak hazırlığında, Pelinin dünyanın en güzel şeyi olabilecek kadar ferah kokan saç kremini çaldığım için, Büşra'lara ders çalışmaya diye çıkıp akşamında götü başı dağıttım günler için, küçük bir kavga uğruna dünyalar kadar gurur yapıp eski arkadaşlarımın hiçbirini aramayıp vefasız bir bok parçası gibi davrandığım için, annemin gün sarmalarını tek seferde yuttuğum ve tüm suçu Pelin'in üzerine attığım için, televizyonu benim kırmış olmama rağmen Sinan salonda top oynadı diye ortalığı velveleye verip suçun Sinan'ın üzerine kalmasına vesile olduğum için... hocam bu böyle böyle uzar giderdi ya.

Neyse Allahım toptan tövbe ediyorum. Yaptığım her kötülük, işlediğim her günah için, ne kadar haklı olsam da, tek seferde tövbe ediyorum ve artık şu Sinan'ı yanına alman için sana dua ediyorum.

Ay şaka şaka.

Sinan'ı eve göndersek yeterdi.

Çünkü şakasız üç günde tüm mutfağı sindirmişti. Hayır yedikleri nereye gidiyordu bilmiyordum da. Kocaman bir bedene, yazın yaptığı bıngıl bıngıl etimsi kaslara sahipti, ha tabi birde diğer kaslarına oranla bayağı zayıf kalmış beyin kasları vardı. Yediklerinin göbek olarak geri döneceği günleri sabırla bekliyordum. Çünkü bence hiçbir şekilde kafa bölgesine protein gitmiyordu, zaten eğer gitseydi insan gibi davranırdı.

Evde yalnız bırakmaya bile gelmiyordu. Büyük bir hata yapıp, iki gün işe gideyim demiştim, hani azarlar işitilmesin üstlerim boşuna krizler geçirip beni köşeye çekmesinler diye, ama anlıyordum ki Sinan gibi bir organizmanın özellikle benim evimde tek başına kalmaması gerekiyordu, evin tesisatını söküyordu çünkü.

Neymiş? Duş vanası ayarsızmış.

Haspam.

Birde bozuk olmayan tesisatın onarımı için para ödemiştim.

Neyse evet sakindik. Derin derin nefesler alıyorduk.

- O açacağı gö...

- Abla!

Sinan'ın mutfaktan yükselen sesi az öncekine nazaran daha bir şaşkın çıktığı için kontrol etmekte fayda var diye düşünmüştüm.

Yanlış düşünmüşüm.

- Bu normalde de böyle miydi?

Elinde tuttuğu "Balamir'in" kahve makinesinin aparatı olan cezve sapına ve tezgahta düştüğü bariz şekilde yan duran cezvenin kendisine bakakaldım.

Sessiz sakin yanına doğru adımladım, yeni bir azar için efor sarfetmeyecektim çünkü Sinan şahsına hiçbir faydası olmuyordu. Onun yerine daha makul olan cezveyi kurcalamaya giriştim.

- Açacak ve cezve arasındaki farkı ayırt edemeyecek kadar kör müsün güzel kardeşim?

Balamir bunu bir görse tahminen beni şu balkondan sallandırırdı. Hani olasıydı böyle durumlar, ben onda bu potansiyeli sezmiştim.

Sapı cezveye geri takmaya çalışırken Tuna'da doğudan batıya kulaç atan bir sazan balığı gibiydim, yani Tuna'da sazan balığı var mı bilmiyordum, balıklar kulaç atar mıydı onu da bilmiyordum ama öyle imkansız hissediyor, öyle hüzün doluyordum. Olmayacağını bile bile kendimi kandırıyordum. Bir yandan Balamir'e ne diyebileceğimi de düşünüyordum.

BalbeyamirWhere stories live. Discover now