Bölüm 4 - Zamansız Hâller Ne Çok Kırıyordu İnsanı!

126 14 57
                                    

Keyifli okumalar dilerim^-^/

Yayından ayrılan ok, hedef tahtasını bulamadı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yayından ayrılan ok, hedef tahtasını bulamadı. Narin, sadağından başka bir ok çıkardı ve tekrar denedi. Heyhat, ne ok varması gereken yerle hemhâl oluyor ne de genç kadın, zihnini boşaltabiliyordu. Atışları birer birer tahtanın merkezi yerine kenarlarında son bulunca daha çok gerildi, gerildikçe isabet oranı daha da düştü. Sonunda pes ettiğinde antrenmana odaklanan iki kişi dışında herkes şaşkınlıkla ona bakıyordu. Bunu daha fazla sürdüremeyeceğini sezdi, soyunma odasına yöneldi. Eşyalarını dolabının önüne hunharca bıraktı ve yüzünü yıkamaya gitti. Buz gibi su bile onu kendine getirmeye yetmedi. Buna bir de Hale'nin zafer nidası gibi çıkan neşeli sesi eklenince sinirlerine hâkim olmakta hayli zorlandı.

“Anlaşılan kötü bir dönemden geçiyorsun.” Döndü ve arkadaşı Nihal'e “Ne derlerdi şuna?” diye sordu yapmacık tavrıyla.

Nihal çekingence konuştu. “Nişanı can evinden vurmak mı?”

“Hah, tam da bu!” dedi onaylayarak. Sinsi nazarını tekrar Narin'e çevirdi. “Bugün nişanı can evinden vuramadın. Kıyamam, üzüldün mü?”

Narin onun sofistike hareketlerine daha fazla katlanamadı. Kendisine yöneltilen hiçbir lafı alttan alamayacak kadar gergin ve kederliydi. “Sadece senin gibi beceriksiz olmanın nasıl bir his olduğunu merak etmiştim.” dedi berbat bir tevazu oyunu oynayarak. “Emin ol, bir daha olmayacak!” Sahte bir temenniyle onun omzuna ıslak eliyle hafifçe vurdu ve arkasında öfkeden çıldıran bir Hale ile şaşkına dönmüş Nihal bırakarak soyunma odasına döndü.

Terlediği için üzerini değiştirecekti ama buradan bir an evvel uzaklaşmak istiyordu. Küçük çantasını beline taktı. Eşyalarını toparladı. Dizlerine kadar inen şişme montunu giydi. Sırt çantasını ve ekipmanlarının olduğu çantayı eline alarak hızlıca çıktı. Yer altı otoparkında birlikte geldiği Erman ile buluştu. Ruhunu dinginleştirecek mecali yoktu. Yine de gülümsemeye çalıştı.

“Sana berbat bir ok talimi izlettim.”

Kopkoyu lacivert takımının üstüne kırçıllı kaban giyen adam, içten bir gülümsemeyle karşılık verdi. “Herkesin sıkıntı yaşadığı bir dönem vardır. Mükemmeliyetçilik bu anlarda gizli değil midir zaten?”

“Böyle konuştuğun anlar üzerimdeki yük artıyor, biliyor musun?” dedi yorgun bakışlarla. “Mükemmellik kimin umurunda? Ben yalnızca duygularımı saklamak istemiyorum.”

“Madem öyle,” Arkasında duran elini öne getirdi, tuttuğu kırmızı gülü ona uzattı. “umarım duyguların bu gül vasıtasıyla bana ulaşır.” Titrek ellerle gülü alan Narin'in yanağını okşadı. Bunu yaparken hem korkak yanı ortaya çıkmıştı hem de cesareti hiç olmadığı kadar yoğundu. Sesi tizleşti. Buğulu bir şekilde “Lütfen, benim yanımdayken duygularını gizleme! Kendini gülümsemeye zorlama. Dayanamam.” dedi. Sonra ona sarıldı. Öyle sıkı sarıldı ki onu kendinden bir parça sandı.

SAKLI SOYLAR ¤ Yar-Sub ÇatlıyorWhere stories live. Discover now