Bölüm 27 - Kaçın Buradan!

58 10 32
                                    

Hoş geldiniz! Umarım okurken güzelce vakit geçirirsiniz^-^/

ww

Zaman kadar yaman bir düşman var mıydı bu dünyada? Lisede arayıp da bulamadığı bir sözdü Seni Seviyorum. Erman'a aşkını itiraf ettiğinde içinde var olan cesaret yetişkin olduğunda bile yoktu. Reddedildiğinde içine düştüğü boşluk hissinde günlerce kayıp bir çocuk gibi gezmişti. Dünya durmuş gibiydi. İnsanlar anlamını yitirmişti. Okul niçin vardı ki? İhtiyaç duyduğu anda yanında olmayan sosyal çevre neye yarardı?

Reddedildiğinde tam anlamıyla bir yıkım gerçekleşmişti. Ama zaman devreye girdiğinde bir anda her şey değişmişti. Hayatında yeni bir amaç bulduğunda sanki kendine has bir Büyük Patlama meydana gelmiş ve dünyası yeni baştan var olmuştu. Eski yıkıntılar yalnızca anılarında toza bulanmış, Erman'la tekrar karşılaşana dek de görünmez olmuştu ve zaman, nihai düşman yine oyununu oynuyordu. Senaryo, aynı senaryoydu ancak roller değişmişti. Bu defa itirafta bulunan Erman, reddedecek olan da Narin'di.

“Üzgünüm. Ben de eski Narin değilim. Sana olan hislerim o gün ölmüştü. Ölüler bir daha dirilemez.”

Erman ilkin algılayamadı. Zira onu pek değişmiş olarak bulmamıştı. Tekrar karşılaştıklarından beri eskisi gibi yanında rahatça konuşuyor, tüm içtenliğiyle gülüyordu. Narin’i çocukluğunda nasılsa şimdi de aynı şekilde bulmuştu. Kişi değişmediği sürece hisleri mutasyona uğrayabilir miydi? “Hata bende tabii. Damdan düşer gibi sana açıldım. Düşünmene fırsat bile vermedim. Senin de aklın bulandı doğal olarak. Ne söylediğinin farkında değilsin.”

“Erman!” diye seslendi. Onun yatışması için ismini yineledi. Ancak sakinleştiği zaman konuştu. “Sevdiğin insan sana yalan söylediğinde kızmaz mısın?”

“Kızarım.” dedi demesine de Narin'in konuyu nereye bağlayacağından kuşkulanıyordu.

“Ben de kızarım, hatta olay çıkarırım. Taş taş üstünde bırakmam, gerekirse ona dünyayı dar ederim ama sana kızmadım.”

Erman ayağa kalktı. Dünyası darmadağın edilmişti. Bir türlü toparlayamıyordu. Aklı allak bullak olmuş, zihnini yakan kıvılcım yüreğine sıçramıştı. “Sen bir düşün.” dedi sevdiği kadın dışında her yere bakarak. Kapıya yöneldi.

Narin, onun hâlinin hayra alamet olmadığını hissetti. Umutlu bir şekilde ayrılmasını istemiyordu. Belki de daha açık konuşmalıydı. “Erman, seni sevmiyorum.”

“Hayır, seviyorsun. Seviyordun.” Son hece, ağzından daha baskın şekilde çıkmıştı.

“Senin hatırladığın Narin on üç yıl öncesinde kaldı.” Erman bunu kabullenmeyi de reddedince sinirlendi. Ağzından çıkan sözcüklere kendi bile şaşırdı. “Ben başkasını seviyorum.”

Bunlar, Erman'ın delice hareketlerini durduran yegâne sözler oldu. “Yalan söylüyorsun.” Dedi. Şiddetli bir reddedişi yoktu. Yalan söylemediğini hissediyor, daha doğrusu biliyordu. Geçen gün Aram'a nasıl baktığına, elinin onun eline değince nasıl donup kaldığına tanıklık etmişti. Aram'dan başkası olamazdı. İçinde öylesine derin bir öfke kabardı ki yüreğini düşen kıvılcım sönüverdi. Bu, böyle bitemezdi. Reddetmeyi seçti. Narin, başka kimseye âşık olamazdı.
O an kapıyı Fulya açtı. Neşeli bir şekilde içeri girdi. Yanında da Semih vardı. Erman amansız bir hızla hareket etti ve Fulya'nın eldivenlerinden birini çıkararak eline dokundu. “Sen!” Gözleri Semih'i buldu. “Yalan söyledin.”

Korkutucuydu. Erman dışında salonda bulunan herkese yılmaz bir korkunun gölgesi düştü. Semih onun ellerini tuttu ve görev arkadaşını dışarı çıkardı. Kızlara da bağırdı. “Kaçın buradan!”

SAKLI SOYLAR ¤ Yar-Sub ÇatlıyorDonde viven las historias. Descúbrelo ahora